Zikrin fazileti oldugu gibi bir de adabi vardir. Bir insan hakiki zikir sahibi ise, o zikir o kiside bir netice meydana getirir. O netice sudur ki: Bir emr-i ilâhi geldigi zaman veya bir haramla karsilastigi zaman Allah Tealâ'yi hatirlamak; karsilastigi is günah ise derhal terk etmek, emr-i ilâhi ise hemen yapmaktir. Iste zikir ve dervislik anlayisi bundan ibarettir.

Demek ki zikreden kisi devamli zikir sayesinde öyle bir mertebeye gelir ki, onun kalbinde olusan hassasiyet, nerede bir emr-i ilâhiye gelirse derhal yapmasini, nerede haram bir is, gaflet, isyan varsa derhal elini çekmesini gerektirir. Iste bunu yapan mümin dervistir, bunu yapan zat-i muhterem gerçek zikir ehlidir. Bu yapilmiyorsa dervislik hayaldir, o insana çektigi zikrin de faydasi olmamis olur.

Bir kimse Allah'a itaat ederse, teslim olursa Allah'i çok zikretmis olur. Namaz kilmasi, oruç tutmasi, Kur'an okumasi az da olsa durum degismez. Bir kimse Allah'a isyan ederse Allah'i unutmus olur. Öyle birinin namazi, Kur'an okumasi çok olsa da durum degismez.

Su halde Hz. Habib-i Hüda s.a.v. Efendimiz'in mübarek beyanlariyla zikirden murad sudur:

“Zikreden zâkirin kalbi mamur olur, saflasip arinir. Onun kalbinde ilâhi bir idrak ve anlayis meydana gelir.”

Iste nafile namazi-orucu az olsa da, eger bir kimse Allah'a itaat ediyorsa, Allah'i zikretmis olur. Su halde zikreden kisi helali gördügünde kosmayi, haramdan kaçmayi, kalbinin arinmasi neticesinde kazanir. Onun için hadis-i serifte Efendimiz s.a.v.: “Kiyamet gününde benim sefaatimden en çok yararlanan kisi, içtenlikle lâ ilâhe illallah diye zikredendir.” buyurmustur.

Yine Efendimiz s.a.v. buyurdu ki:

- Kim içtenlikle Allah'i zikrederse cennete girer.

- Bunu içtenlikle söylemek nasil olur ya Rasulallah, diye soruldugunda ise buyurdu ki:

- Bu kelimeyi söyleyen, Allah'in bu zikrini yapan kimseyi o zikri günahlardan alikoyuyorsa, o kimse içtenlikle Allah'i zikretmis olur.

“Bu zaman zikir zamani degildir” diyenlerin kulaklari çinlasin! Zikirden maksat günahtan kesilmek içindir. Insan Allah'i ya tanir veya unutur. Unutmasi gaflet, hatirlamasi zikirdir.

O zâkir olan zikir sahibi günahtan kendini alikoyuyorsa Allah'in dervis kulu olur, mümin kulu olur. Adamin otuz bin, elli bin zikri var ama yalancidir, ama giybet eder, ama gözünü haramdan kaçirmaz, bu adam zikretmemis, Allah'i içtenlikle anmamis olur. Zikir haramdan alikoymak içindir.

Su halde zikir nuranî, rabbanî bir haldir ki, müminin kalbini vazifesine döndürür, nefsin dünyaya, nefsaniyete, seytana, menfaate olan baglarini koparir. Ne zaman seytanin basi yarilir, ne zaman nefsin basi ezilirse günahin kapisi kapanmis olur.

Iste böylece zikirden esas maksat ortaya çikmis olur. Bu hal islaha isarettir. Günahtan alikoymak islaha isarettir. Allah kulunu islaha çagiriyor.

Hocalik, mollalik, müftülük ilimdir; ilim amelin rehberidir. Kimi kulda ilim vardir, amel yoktur, noksan kalir. Kimi kulun ilim ve ameli vardir, ihlâsi yoktur. Ihlâssiz amel sönmüs lamba gibidir. Amelden maksat ihlâs, ihlâstan maksat rizadir. Riza-yi ilâhiyeyi tahsil edemeyen, nefsin bagini kopartamayan, seytanin enaniyet ve benliginde kendisini harap eden kisi alim olsa ne çikar?

Halbuki zikir, lambaya gelen isigi tasiyan kablolar gibi, Allah'in nurunu kalbe tasir. Böylece kalp nurlanarak selim bir hâl alir. Kalb-i selim sahipleri de nefsin heva ve hevesine uymayip, yalnizca Allah'a baglanirlar.

Zikir böyle bir faydaya vesile olur. Ama zikrin fayda vermesi için de, dinimizin emir ve yasaklarina uygun bir hayat yasamak gerekir. Mahser günü, ‘zikrettin ama sifatinla da Allah'in hükmünü tekzip ettin' denilirse, halimiz ne olur? Zâkir samimi olmali, sabirli olmali, dürüstlükten ayrilmamalidir. Böylece biiznillah zikrin faydasi hasil olur, kalp temizlenip nurlanir ve bütün vücuda tesir eder.

Alinti: Mehmet Ildirar