Neyi Taşladınız?..


Eski bir yazı bu Taa 2001 de yazmışım..

Ama değişmiyor hiç bu taşlama hikayesi istisnalar her zaman mevcut



Faniliğin karanlıklarından ebediyyetin aklığına çıkan; İHRAMIYLA

İslam dini üzerinde yaşanacağının taahhüdü olan;
TELBİYESİYLE


Mahşeri ve muhasebesini andıran;
VAKFESİYLE


Kulluk imzası olan;
KURBANIYLA


İslam dışı düşünce ve duyguları koparıp atmak olan;
SAÇ KESMESİYLE


Bütün kötülükleri ve kaynaklarını kınamak olan;
ŞEYTAN TAŞLAMASIYLA


Ve din gerçeği etrafında pervaneleşmeyi simgeleyen;
TAVAFIYLA Hac ancak yapıldığı ve yaşandığı zaman kavranacak bir ibadettir..


Sezâi Karakoç



NEYİ TAŞLADINIZ?


Hac’dan dönenlere ;

-Hangi günahlarını taşladın?.
-Hangi konularda nefsine dur deme sözü verdin?
-Bundan sonra hayatına öteler için neleri katacaksın?. Diye sorarım genelde

Öyle ya gittin temizlendin.. İlk günkü gibi..
İnşâAllah tertemiz bir sayfa açıldı..
Bu sayfaya neler yazacaksın?..

Mesela sigara içiyorsundur; “Elde duman kalpte iman” nasıl olur diye de rahatsızsındır..Şeytana –nefsine- ilk taşı atarken dersin;

-Artık bundan sonra sigara yok!..

Namazlarını bir türlü tam ve vaktinde kılamıyorsundur dersin ;

-Rabbim! Bundan sonra 5 değil 5x5 huzurundayım!.

Hep örtünmeyi düşünen bir bayansındır dersin;
-Allah’ım bundan sonra ben ve bedenim emrine âmâdeyiz!.

Örnekleri çoğaltmak mümkün herkesin kendi durumuna göre..


İnanınız sorduklarımdan çoğu şöyle dediler;

-Vallahi gittik taşladık herkes gibi.. Hiç öyle şeyler düşünmedik !!

Bir de şu var; Böyle nefislerini taşlamayı Rabblerine söz vermeyi düşünmedikleri gibi bazıları orada şeytan var sanıyor orada gerçek bir şeytanı taşladığını zannediyor..


Gerçekten : )) Bir hırs bir öfke )

Yahu sen nefsine isyan et! Kendine günahlarına kız! Sormayın : )

Taşları atıyor; “Ya Allah Ya bismillah kör şeytan!!” Hızını alamıyor.. Artık eline ne geçerse; terlik şemsiye su matarası bulabildiği daha büyük taşlar... Fırlatıyor şeytana(!)

Eskiden bir gazetede okumuştum bir Karadenizli Vatadaşımız diyordu: "Ahh! Alacaktım elime 14 lüyü saydıracaktım o kahrolası şeytana ahh" : ))

Maneviyata kapalı ham ruhların bir nev’i rahatlaması mı acaba bu grup terapisi misullü...

Ah!.. Güleriz ağlanacak hallerimize...

-Bu anlattıklarımdan kendini O’nun potasında eritmeyi başarmış ilmi olmasa da ihlasıyla o ışığı yakalayabilmiş olan nadir insanlarımızı tenzih ediyorum-

Şeytana duyulan bu öfke ve tezahürleri neyi cağrıştırdı biliyor musunuz bana?.


Bir şehrimizin – Urfa ya da Maraş olsa gerek yanlış hatırlamıyorsam- geleneksel düşman işgalinden kurtuluş törenlerinde her yıl piyes şeklinde canlandırılırmış olay..

Bir tarafta temsîlî Fransız askerleri bir tarafta da Türkler.. İşte kıyasıya bir savaş(!)

E şimdi tabii ki temsil bu.. Fakat bizim aşırı duygusal bir “heeeeyttt!” le parlayıveren çabucak ta sönüveren-maalesef- insanımız o havaya girince şahlanmış ve kendini gerçek bir savaş ortamında zannederek hınçla öfkeyle saldırmış Fransızlara(!)..


O ne hınç o ne öfke.. Vurduklarını deviriyorlarmış.. Fransızlar ve herkes neye uğradıklarını şaşırmış J)) Feryat figan.. Tabii bazı milletvekilleri şehrin ileri gelenleri gazeteciler de orada.. Tam bir rezalet..

Yetkililer son çare; almışlar mikrofonları anonsa başlamışlar..


“Türk Askerleri! Fransızları bırakın! O Fransızlar Türk!..”

“O Fransızlar gerçek Fransız değiiil!” : )))

Düşünebiliyor musunuz durumun komikliğini.. Ne kadar gülmüştüm bunu okuduğumda...


Şimdi ben de düşünüyorum; Şeytan taşlama yerlerinde anonslar yapılsa : ))

“Ey Güzel insanlar! O şeytanlar şeytan değiil!”

“Taşladıklarınız nefislerinizdir... Taşladıklarınız günahlarınız bîat dilekçelerinizdir!”

Hazır bu konu açılmışken bir iki şey daha söylemek istiyorum;


Bilirsiniz;Hac’dan dönünce âdet olmuş sanki herkes dünya işinden uzaklaşmaya gayret eder yani o zamana kadar unlar elenmiştir ve dee elekler duvara asılmalıdır..

Ama neden?..

Esas bundan sonra dört elle herşeye sarılacaksınız ki cümle âlem bir müslümanın bir tüccarın nasıl olması gerektiğini fiilen görsün öyle değil mi?...


Bir Allah dostu bakın ne demiş;

Kâbe’ye sarılmış sarsılarak ağlayan oldukça yaşlı birini gördüm.. Kalbine nazar ettim ki ; Dünya ile dopdolu.. Dışarı çıktım baktım pırıl pırıl bir genç ticaret konuşuyor anlaşma yapıyor.. Elinde kese kese altınlar.. Kalbine nazar ettim ve gördüm ki; Allah ile dopdolu..

İşte böyle olmalı..

İkinci bir konu; İsimlere eklenen Hacı lakâbı..
Sevenleriniz olabilir herkes hür tabii.. Bana hoş gelmiyor nedense

Allah rahmet eylesin Said Çekmegil’den bir hatıra okumuştum onu anlatayım Said Bey de çok kızarmış kendisine "Hacı" denmesine.. Bir gün yine böyle diyen birisine;

-Yahu! Ben 7 yaşımdan beri namaz kılıyorum kimse bana hiç Musalli Said demedi ömrümde 1 kez Hac’ca gittim Hacı demeye başladılar! Demiş o meşhur öfkesiyle

Ne dersiniz haklı değil mi?..


muhabbetle efendim

Ayşe Reşad