1073. Sararmış, solmuş yüzümü gör de, bana hiç bir şey söyleme!
Fe'ilatün, Fe'ilatün, Fe'ilatün, Fe'ilün
(c. V, 2217)
• Sararmış solmuş yüzümü gör de, bana hiç bir şey söyleme! Sayısız dertlerimi seyret de, Allah aşkına olsun, hiç bir şey sorma!
• Kanlarla dolmuş gönlüme bak, ırmağa dönmüş gözyaşlarımı seyret! Ne görürsen geç hepsinden; neymiş, nasılmış diye bir şey sorma!
• Dün gece hayalin gönül evinin kapısına geldi de, kapıyı çaldı. "Gel!" dedi. Kapıyı aç, fakat hiç bir şey söyleme!"
• Senin verdiğin ıztıraptan, gamından feryad diye elimi ısırdım. "Ben artık seninim, elini ısırma, hiç bir söyleme!" dedi.
• "Sana bağlanan şu canı, ne zamana kadar dünyanın etrafında döndürüp duracaksın?" diye sordum. "Hiç ses çıkarma, nereye çekersem tez gel!" dedi.
• "Sussam, hiçbir şey söylemesem, gönlün buna razı olur mu?" dedim. "Bir ateş yaktın, yandırdın, alevlendirdin. Sonra da gir içine; hiç bir şey söyleme!" diyorsun.
• Benim bu sözlerime karşı sevgili gül gibi güldü de; "Gir ateşe!" dedi. "Gir de o ateş içinde yaseminler, yapraklar, çayır, çemenler gör ve hiç bir söz söyleme!"
• Aşk ateşi, baştanbaşa söz söyleyen gül oldu. Gül yapraklan ateşten dil kesildi de; "Bizi yaratan sevgilinin lütfundan, ihsanından, büyüklüğünden, güzelliğinden başka hiç bir söz söyleme!" dedi