702. Ey güzeller Yusuf'u, neden kuyudasın, neden dışarı çıkmıyorsun,
kendini göstermiyorsun?
Mefa'îlün, Mefa'îlün, Mefa'îlün,
(c. III, 1436)
• Bilmiyorum, sen güneş misin, Zühre yıldızı mısın? Yoksa ay mısın? Aşkla başı dönmüş bu deliden ne istiyorsun, bilmiyorum.
• Ne olduğu, ne kadar üstün bir yaratıcı olduğu anlaşılamayan bu aziz varlığın dergahında, hep lütuf var, güzellik var. Nasıl bir ova, nasıl bir yeşillik, nasıl bir dergah bilmiyorum.
• Galaksilerin süslediği hududsuz göklerde, güzeller gibi sayısız yıldızların etrafında döndükleri dergahın nasıl bir dergahtır bilmiyorum.
• Senin güzel yüzünden canımız gül bahçesi halini almış; menekşelerle, nergislerle, süsenlerle dolmuş, parlak ayın ile yolumuz aydınlanmış, nasıl bir yol arkadaşısın bilmiyorum.
• Gönlün içinde hakîkat balıkları ile dolu, kıyısı olmayan bir deniz var. Ben böyle acayip bir denizi de görmedim, böyle balıklar da görmedim. Bunların ne olduklarını bilemiyorum.
• İnsanların padişahlığı masaldan ibaret! îri taneli inci, padişahın nazarında nasıl değersizse, mana padişahlığının yanında da dünya padişahlığı öyle değersizdir. Ben bakî olan ölümsüz padişahlar padişahından başka bir padişah bilmiyorum.
• Sen ne de sonsuz bir güneşsin ki, senin ışığın içinde oynaşan bütün zerreler söz söylemede. Sen Allah'ın zatının nuru musun? Yoksa Allah mısın, bilmiyorum!
• Binlerce Yakub'un canı bu güzellik, bu kudret yüzünden yanıp duruyor. Ey güzeller Yusufu! Sen neden kuyudasın, neden dışarı çıkmıyorsun, neden kendini göstermiyorsun, bilmiyorum.