456. Geceleri ben ağlamasam, inlemesem bile hasta gönül ağlar, inler!
Mefa'îlün, Mefa'îlün, Mefa'îlün, Mefa'îlün
(c. 11, 571)
• Gül, bu gece, sevgilinin saçları gibi canlar bağışlıyor; ayın nürlar saçan yüzü de, sevgilinin yanağına benziyor.
• Yıldızlar, gökyüzünde başıboş avare aşıklar gibi dönüp dolaşıyorlar. Onların gönüllerinin yanışından akıl bile işten güçten kaldı, düşünemez oldu!
• Can sakîsi gizlilik aleminin kadehi ile öyle bir şarap sundu ki, yıkılıp kendimden geçtim; ayık kalan kim, belli değil!
• Sen, geceleri, hastalardan başkasını ağlayıp inler, uyanık kalır bulamazsın! Ama, ben ağlamasam, inlemesem bile hasta gönül ağlar, inler!
Fuzülî merhumun bir beyti şöyle:
"Şeb-i yeldayı müneccimle muvakkıt ne bilir!
Mübtela-yı gama sor kim geceler kaç saat!"
(Uzun geceyi vakit belirleyen, yıldızlarla uğraşan kişiden sorma; gecelerin ne kadar uzun olduğunu sen gamlı kişilerden sor!)
• Ey gönül; çırpınıp duran şu denizde Yunus gibi ağla, inle! Çünkü, gece timsahı aşk denizinde adam yiyeceğe benziyor!
• Canda, şu yeryüzünden, şu gökyüzünden bambaşka, acaip bir gök, acaip bir pazar var fakat, kıskançlığından ötürü o pazar gizli kalıyor!