366. Tebrizli Şems hazretlerine karşı duyulan sevgi ve saygı.• Her ne kadar haset eden kişi incinirse de, sen o büyük varlığın (Tebrizli Şems'in) vasıflarından bahset. Onun üstünlüğünu çekinmeden anlat. Zaten şu gök kubbesinin altında öteden beri haset etme huyu azalmamıştır.
Fa'ilatün, Fa'ilatün, Pa'ilatün. Fa'ilat
(c. II, 757)
• Ben dün geceyarısı kalktım, baktım ki, "gönül" yok! "Ne oldu; nereye gitti?" diye onu evin her tarafında aradım, fakat bulamadım.
• Sonra kendi evimden çıktım. Onu ev ev aramaya başladım. Nihayet zavallıyı bir yerde buldum. Orada "Ya Rabbî! Ya Rabbî!" diyerek secdeye kapanmıştı.
• Bakayım, kime kavuşmak istiyor, kime yalvarıyor diye onun yalvarışına kulak verdim. Ağlarken şunları söylediğini duydum.
• Gizli şeyler de senin önünde, aşikar olan şeylerde senin önünde. Sen her şeyi bildiğin gibi, elbette bunların her ikisini de bilirsin. Benim gizli olan seyim, şu içimdeki "sevgi ateşi"; açık olan şey de ah edişim, yalvarışım, yakarışımdır.
• Gönül, o padişahın eserlerini, vasıflarını sayıp duruyordu da, adını söylemiyordu. 0, gecenin karanlığında herkes uykudayken yalvarıp yakarmaya dalmıştı.
• 0, arada dudak ucuyla gizlice diyordu ki: "Adını söyleyemedim ama, o ad öd ağacından daha güzel kokar, kokusu her tarafa yayılır."
• Gönül diyordu ki; "Ey seven, sevilen Rabbim! Belki, bir insan bulunur da gece yarısı benim bu sözlerime kulak verir diye korkuyorum, ürküyorum.
• Birisi onun adını duyar da ona gereken saygıyı göstermez diye ödüm kopuyor. 0 güzel ada hürmetsizlik bana çok ağır gelir.
• Başka birisi adını işitir de, ona sevgi ve saygı gösterirse, bu defa kıskançlık beni yakar, yandırır." Böylece, gece yarısı yalvarıp duran gönül şaşırmış, ne yapacağını bilemez hale gelmişti.
• Derken gönüle hatiften, ötelerden bir ses geldi. "Sevdiğinin adını an, ey inatçı şaşkın, korkma, adını an, gam yeme; kimseden çekinme!
• Onun adı, senin canının muradına anahtardır. Çabuk, onun adını an! An da hemen sana kapıyı açsın!
• Gönül, haset korkusundan onun adını anamıyordu. Kapı da kapalı kaldı. Seher vaktine kadar bu hal devam etti. Derken ansızın gündüz oldu. Güneç doğdu, yüzünü gösterdi.
• Hatifin binlerce defa yalvarışı üzerine gönül, ancak "Tebriz" diyebildi. Aklı başından gitti, varlığından oldu.
• Kendinden geçince de o, efendiler efendisi Şemseddin'in, o cömertlik denizinin adı, gönlün yüzüne nakşoldu.