1129. Beden, dün balçıktan meydana gelmiş bir gölge varlık, ben ezelden gelmiş bir ölümsüzüm.
Müfte'ilün, Fa'ilat, Müfte'ilün, Fa'ilat
(c. VI.3012)
• Ey merhametsiz, demir yürekli sevgili! Meğer senin o demir yüreğin, üstü cilalanmış bir aynaymış. Halbuki, ayna, benim canımın çok eski bir dostu, çok yakın bir arkadaşıdır.
• Ben aynayı çok seviyorum. Bu yüzden de ona sık sık bakıyorum. Ona baktığım zaman hayalen onun içine düşüyor, gönlüne giriyorum. Ayna da benim gönlüme giriyor. Beden de kim oluyor? Çünkü ben beden değilim ki, ben başkayım, beden de başka! Beden dün, evvelki gün meydana gelmiş bir gölge varlık, ben ezelden gelmiş bir ölümsüzüm.
• Sen bedene, bu gölge varlığa bakma, o bir görünüşten, balçıktan yapılmışbir şekilden ibarettir. Sen, ezelden gelmiş ölümsüz bir varlıksın. Bazen padişah, kendini göstermemek için, kıyafetini değiştirir, kaba, yün bir hırka giyer.53
53 Mevlana, Dîvan-ı Kebîr'in 1576 numaralı gazelinde şöyle buyurur:
"Şu bedenimiz, şu insan şeklinde görünen maddî varlığımız, bizim gerçek varlığımızın perdesi, yüz örtüsüdür. Aslında biz, bütün secde edenlerin kıblesiyiz."
• Aklını başına al da, gönlünü tamamıyla ölümsüz bir dilbere ver, ver de gönlün, dünya malı kazancına, hasede, kine düşmesin, mahvolup gitmesin.
• Hiddet, şehvet, şöhret gibi manevî kirlerden arınmış, güzel, tertemiz bir hale gelmiş ve durmadan ilahî aşkı arayan gönlün önünde, Tür Dağı bile aşka gelir, paramparça olur, yerlere serilir, ayaklarının altına döşenir.
• İlahî aşk şerbetine susamışsın. Fakat dünya hayatının mihnetleri, sıkıntıları seni yaralıyor, hasta ediyor. Sen, bu gurbette (=dünyada) çeşitli ihtiyaçlar, istekler içinde çırpınırken huzuru, tam inancı bulamazsın.
• İnsanın aklı şekere benzer, bedeni ise şeker kamışı gibidir. Manalar şaraptır harfler ise şarap küpü! 54
54 Balçıktan yaratılmış olan bedenimizde ilahî emanet olan ruh bulunduğu için, onun etkisiyle düşünürüz, duygulanır, hayaller kurarız. Mevlana, bu beyitte aklı şekere, bedeni de şeker kamışına benzetmiş. Bir kitabı elimize alıp okumak istediğimiz zaman, gözlerimiz, harfler üzerinde dolaşmaya başlar. Harfler nedir? Kargacık burgacık bir takım şekiller, çizgilerdir. Bunların birleşmesinden meydana gelen kelimeler, manalı sözlerdir. Kitaptaki kelimeler arasında sanki o harfleri yazanın duyguları, fikirleri gizlenmiştir. Harfler vasıtasıyla biz o fikirlerin, duyguların zevkine vardığımız zaman, sanki, (harfler küpünden) manevî şaraplar içmiş gibi olunuz.
• Eğer gelin güzel değilse, boynuna taktığı gerdanlıkla, parmaklarına geçirdiği yüzüklerle, bileğindeki bileziklerle, atlastan yapılmış, yahut altın işlemeli elbiselerle göze hoş görünmez. Gönüller, güzeller arar, çirkinlerden hoşlanmazlar.
• Sen, mademki bu dünyadan vazgeçip can meyhanesine gitmiyorsun. Sen, evde otur da, manevî ve ruhanî zevkler veren şarap yerine tarhana çorbası iç!
• Aklını başına al da, beden evini kirliliklerden, günahlardan temizle, orasını hoş bir bağ, bir gül bahçesi yap! Gönlünü de bir mabed, bir Cuma mescidi haline getir!
• Bu hale gelmiş kişiye her nefeste ruhanî, gönül alıcı bir güzel kendini gösterir. Varlıklara, Allah'ın yarattığı her şeye, her hadiseye vahdet (=birlik) gözüyle bakarız. Hakk aşığına her an bir peri kızı, bir güzel gelir. Ona altın bir tabak içinde badem helvası sunar.