İnsan iyi bir arkadaşla beraber olursa, arkadaşı ona her hususta yardımcı olur, zararlardan kurtarır, faydalı şeylere ulaşmasını sağlar. Bu zaviyeden baktığımızda Kur’an en iyi bir arkadaştır. Bizi kötülüklerden sakındırır, iyiliklere sevk eder.

Mesela boş şeyler konuşan kimselere rastladığımızda "Cahillerden yüz çevir" (A’raf, 199) ayeti bize ne yapmamız gerektiğini bildirir.

Haram bir manzarayla karşılaştığımızda “Müminlere söyle! Gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar” (Nur, 30) ayeti elimizden tutar, fuhşiyattan bizi kurtarır.

Malımızdan muhtaç olanlara vermek hususunda nefsimiz bize cimriliği emrederken, Kur’an “Kendilerine rızık olarak verdiklerimizden (Allah yolunda) infak ederler” (Bakara, 3) gibi ayetlerle bize cömertliği emreder, yaptığı teşviklerle bizi coşturur, hatta “Kendileri şiddetle muhtaç bile olsa, onları kendilerine tercih ederler” (Haşir, 9) gibi ayetleriyle başkalarını kendimize tercih ettirecek yüksek bir ahlak derecesi kazandırır.

“Yaratan Rabb’inin adıyla oku!” (Alak, 1) ayetiyle hem bize okumayı emreder, hem de nasıl okumamız gerektiğini bildirir. “Kaleme ve yazdıklarına andolsun” (Nun, 1) ayetiyle yazmaya teşvik eder. Bunlar gibi ayetlerle “okuyan ve yazan bir toplum” meydana getirir.

Kısacası o, en iyi bir arkadaş olarak, nerede ne yapmamız gerektiğini bize bildirir, bizi “kâmil insan” haline getirir.


alıntı