669. Mü'minlerin annesi Meymûne bint-i Haris (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullah (s.a.v.) Meymûne'nin yanında gecelemişti. Geceleyin kalkıp namaz için abdest aldı. Abdest alırken o-nun "Lebbeyk, lebbeyk=buyur buyur" dediğini işittim. Bunu üç defa söyledi. Ayrıca "Sana yardım edildi, yardım e-dildi" dedi. Bunu da üç defa söyledi. Abdesti bitirdiğinde "Ya Resûlallah, abdest alırken senin üç defa "Buyur, buyur sana yardım edildi, yardım edildi" dediğini işittim. Sanki birisi ile konuşuyordun. Yanında biri mi vardı?" dedim.
Resûlullah, "Şu Ka'boğullarının recez [şiir] okuyucusu feryad ederek bana sesleniyor ve imdatlarına yetişmemi istiyor. Kendilerine karşı Kureyşlilerin Bekiroğullarma yardım ettiklerini söylüyor" buyurdu.
Sonra Resûlullah (s.a.v.) çıktı ve Aişe'ye hazırlık yapmasını ve bunu hiç kimseye söylememesini tembihledi. Bir zaman sonra Ebû Bekir Âişe'nin yanına girdi. Onun hazırlık yaptığını görünce, "Kızım, bu hazırlığı niçin yapıyorsun?" dedi. Âişe, "Vallahi bilmiyorum" dedi.
Ebû Bekir, "Allah'a yemin olsun, şu Benî Asfar (Rumlar) ile savaş zamanı değildir. Resûlullah nereye gitmek istiyor olabilir?" diye sordu.
Âişe "Vallahi ben bilmiyorum" dedi.
Aradan üç gün geçti. Resûlullah halka sabah namazını kıldırmıştı. Birinin ona şiir okuduğunu işittim:
Allah'ım, ben Muhammed'den bizim babamızın ve onun kadim babasının antlaşmasını istiyorum ve onu hatırlıyorum.
Sen çocuk biz ise doğuranlar olmuştuk.*
Biz sana teslim olduk, yardımımızı da esirgemedik.
Eğer Kureyş seninle anlaştıkları va'de muhalefet eder, ahdi bozarsa,
Eğer senin tekidli misâkmı bozarlarsa,
Ve kimseyi yardıma çağırmayacağını zannederlerse,
Allah seni hazır bir yardıma kavuştursun.
Allah'ın kullarını çağır ki yardıma gelsinler.
Aralarında Allah'ın Resulü var.
Ayın on dördü gibi parlak ve yüksek.
Resûlullah (s.a.v.) ona üç defa "Buyur, buyur, sana yardım edildi, sana yardım edildi" dedi. Sonra Resûlullah (s.a.v.) çıktı. Kendisine Ravha'da bir bulut görününce "Şu bulut Ka'boğullarına yardımı müjdeliyor" buyurdu.
Ka'b kabilesinin kardeşi olan Adiy kabilesinden bir adam kalktı ve "Ey Allah'ın Resulü ve Adiy kabilesinin yardımcısı" dedi.
Resûlullah (s.a.v.) "Boynun toprağa bulansın. Adiy Ka'b'dan, Ka'b da Adiy'den başkası mıdır?" buyurdu.
O adam o gazvede şehid edildi.
Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Allah'ım, onların gözlerini bizim haberimize karşı bağla. Onları aniden yakalayalım." Sonra [ordu hazırlandı ve Resûlullah Mekke üzerine sefere çıktı]. Merru'z-Zehran'da konakladı. O gecelerde Ebû Süfyan bir Harb, Hakim bin Hizam ve Budeyl bin Verkâ haber araştırmak üzere Merru'z-Zehran'in ileri gelenlerinin yanına çıkmışlardı. Ebû Süfyan bir ateş gördü ve "Ey Büdeyl, bu ateş akrabaların Ka'boğullarının ateşidir" dedi. Büdeyl, "Belki de sertinle savaşmak için toplanmışlardır" cevabını verdi. O gece Müzeyneli süvariler onları yakaladı. Onlar kendilerinin Abbas bin Abdulmüttalib'e [Peygamberimizin amcasına] götürülmelerini istediler. Onlar da kendilerini Abbas bin Abdulmüttalib'e götürdüler. Ebû Süfyan Abbas'dan kendileri için Resûlullahdan eman almasını istedi. Sonra Abbas çıkıp Resûlullahm (s.a.v.) yanma girdi, kendisinin eman verdiği kimseye eman vermesini diledi. Resûlullah (s.a.v.) "Ebû Süfyan dışında, eman verdiğin herkese ben de eman verdim" buyurdu. Abbas, "Ey Allah'ın Resulü, bana sınır koyma" dedi. Resûlullah (s.a.v.), "Senin eman verdiğin herkes emindir" buyurdu. Abbas onları Resûlullahm yanma götürdü. Resûlullah onları Müslüman olmaya davet etti.
Hakim bin Hizam ile Büdeyl bin Verka hemen Müslüman oldular. Ebû Süfyan ise, "Yâ Re-sûlallah, beni himayene al" dedi. Resûlullah (s.a.v.) "Sen eman verilenlerdensin" buyurdu. Abbas (r.a.) onlarla beraber çıktı. [Geceyi beraber geçirdiler. Resûlullah sabah tekrar getirmesini istediği için] Abbas Ebû Süfyan ile Resûlullahm yanına gitti. [İçeride Resûlullah Ebû Süfyan'ı tekrar Müslüman olmaya çağırdı. Ebû Süfyan Hz. Abbas'm da telkiniyle nihayet Müslüman oldu.] Beraberce çıktılar. Ebû Süfyan, "Biz gitmek istiyoruz" dedi. Abbas, "Günün ağarmasını bekleyin" dedi. [Gün ağardığında] Resûlullah abdest aldı. Müslümanlar Peygamberimizin abdest suyunu yüzlerine sürmek için uçuştular. Ebû Süfyan Hz. Abbas'a, "Ey Fadl'ın babası, kardeşinin oğlu kadar saltanatı büyük olanı görmedim" dedi. *
Hz. Abbas, "Bu saltanat değil, peygamberliktir. Bunun için onun üzerine titriyorlar" cevabını verdi.