Üstad hazretleri r.a Barla lahikası 266. Sayfada “Mecazi olan aşk-ı dünya aşk-ı hakikiye inkılab ettiği zaman vahdet-i vücuda inkılab eder” ifadesi kullanılmaktadır. Oysa bizim gayemiz aşk- hakiki değil midir? Bunu nasıl anlamalıyız...?
Bu cümlede geçen vahdet-i vücud ifadesini bir meşrep olarak değil lügat manasıyla ele almak gerekir..Aşk-ı mecazi, mümkin varlıklara karşı gösterilen şiddetli sevgi ve alakadır..Sevgi., saygı hoşgörü sadakat şefkat hayranlık duymak gibi hisleri içinde barındırmaktadır..Bunlar zaten yaradılış itibarı ile insanoğlunun fıtratına verilmiş nimetlerdir..Her nimetinde şükrü kendi nevinden eda edilir hakikati çerçevesinde baktığımızda sevmek ve sevgiyi dairlerin hayatımız içinde hayat bulmaları bu şükrün ifadesidir..İşte bu nimetin şükrünü eda ederken birşeyleri veya kimseleri severken tüm varlık alemini yaratan tek ve bir olan vedüd Allâh'a tefekkür etmek O'na doğru hicret etmek yani tüm yaratılanları Yaradan'dan ötürü sevmeye yolalmak bütün bu varlıkların ancak Allah’ın yaratmasıyla var olduklarını, varlıklarının Onun vacip olan varlığı yanında bir gölge kadar zayıf kaldığını düşünüldüğünde kesretten kurtulup vahdete erer ve muhabbetini o yegane vacip vücuda yönlendirir ve ona hasreder...1001 Esmaul Hüsnanın içindeki Vedüd ism-i celili ''Aşk'ın kaynağı.,sevginin zirvesinde sevilmeye layık tek varlık'' manalarını içerir..Bizlerde bu ismi celilin bir aynası olarak bunu yansıtır ve O'nun verdiği yürekle O yarattığı için O'ndan ötürü O'nun rızası dairesinde ve ölçüsünde severiz...Allâh'a götürmeyen ve bu istikametten saptıran ve ölçüsü kaçırılan sevgilerin esaretindeki bir tutsaklık özgürlük olamaz...
Selam Sevgi Dua ile ilkAy ONAY