2 sonuçtan 1 ile 2 arası

Konu: Sünnette şakanın yeri

    Share
  1. #1
    ACİZKUL
    ACİZKUL - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Sünnette şakanın yeri

    535. Abdullah bin Ömer (r.a.) rivayet ediyor:
    Şüphesiz ben de şaka yaparım. Fakat şaka yaparken de ancak gerçek olanı söylerim.

  2. #2
    ***
    DIŞARDA
    Points: 455.346, Level: 100
    Points: 455.346, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 100,0%
    Overall activity: 100,0%
    Achievements
    SiLa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    EMEKTAR KURUCU

    .
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    ISPARTA
    Mesajlar
    18.956
    Points
    455.346
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Sünnette şakanın yeri

    Peygamber Efendimiz’in (asm) şakaları nasıldı?


    Peygamber Efendimiz (asm) de şaka yapar mıydı? Şaka yaparken ölçümüz ne olmalıdır? Efendimiz’in (asm) şaka yapanlara uyarıları nelerdir?

    Cevap:

    Peygamber Efendimiz (asm) insanların en nüktedanı idi

    “Hz. Peygamber (asm) ahlak olarak insanların en nüktedanı idi.” (Kenzu’l Ummal)
    Peygamber Efendimiz (asm) şaka yaparken bile hakikati söylerdi

    “Ben şaka yaparım; fakat ben, şaka yaparken bile sadece hakikati söylerim.” (Taberani)
    Hz. Peygamber (asm) insanlarla şakalaşır ve aynı zamanda:
    “Allah doğru söyleyen şakacıyı, şakasından dolayı hesaba çekmez.” buyururdu. (Muafa Bin Zekeriya)
    “Kendileri (asm), bir taraftan yeri geldikçe zaman zaman şakalar yaparlar; bir yandan da ashabına, şaka yapmamalarını tenbih ederlerdi.”
    “Arkadaşınla ağız kavgası yapma; ona şaka da yapma; bir söz verip tutmamazlık da etme!” buyurunca, çevresindekiler tarafından:
    “Ama Ya Resulallah (asm) siz de şaka yapıyorsunuz?” diye sorulduğunda:
    “Evet, ben de şaka yaparım; fakat ben, şaka yaparken bile sadece hakikati söylerim.” cevabını vermişlerdir. (Buhari)

    Peygamber Efendimiz’in (asm) şaka yaptığı kimseler

    “Peygamber Efendimiz (asm) daha çok çocuklara, aile saadetinin devamını canlı tutacak olan hanımlarına, bir nevi kenara itilmiş olup da hiç kimsenin ilgisini çekmeyen fakir fukara zümresine ve çevresinde sevgi bekleyen kimselere şakalar yapmıştır.” (Peygamberimiz'in Şemaili)
    Peygamber Efendimiz’in (asm) hoşlanmadığı şakalar

    “Peygamber Efendimiz (asm); alay etme, hafife alma, dalga geçme, küçük düşürme gibi insani olmayan bir maksatla yapılan şakaları şiddetle kınamıştır.” (Peygamberimiz'in Şemaili)
    Resulullah’ın (asm) şaka adabıyla ilgili uyarıları

    “Şakada yalana yer verilmemelidir.” (Kütüb-i Sitte)
    “Kul, şaka da olsa yalan söylemeyi, doğru da olsa münakaşa etmeyi bırakmadıkça iyi bir mümin olamaz.” (Kütüb-i Sitte)
    “Başkalarını güldürmek için yalan söyleyene yazıklar olsun.” (Kütüb-i Sitte)
    “Şaka da dahil yalan söylemeyene cennette bir köşk garanti ederim.” (Kütüb-i Sitte)
    “Şaka yoluyla başkası küçük duruma düşürülmemelidir.” (Kütüb-i Sitte)
    “Kardeşinle münakaşa etme, alaya alarak onunla şakalaşma.” (Kütüb-i Sitte)
    “Bir Müslüman’ın kardeşini korkutması helal değildir.” (Ebu Davud)
    “Ateşle, silahla korkutarak şaka yapılmamalıdır.” (Kütüb-i Sitte)
    “Şaka caizse de ifrata gidilmemeli, hele hele insanları güldürmek meslek yapılmamalıdır.” (Kütüb-i Sitte)

    Peygamber Efendimiz’in (asm) şakalarından birkaç misal

    Deve yavrusu:
    Bir adam Peygamber Efendimiz’e (asm) gelerek:
    “Ey Allah’ın Resulü (asm)! Beni bir deveye bindir!” dedi.
    Peygamber Efendimiz (asm) de:
    “Ben seni devenin yavrusuna bindireceğim! dedi. Adam:
    “Ey Allah’ın Resulü (asm), ben deve yavrusunu ne yapayım ona binilmez ki!” deyince Peygamber Efendimiz (asm):
    “Acaba deveyi deveden başka bir mahluk mu doğurur?” buyurdular. (Tirmizi, Ebu Davud)
    Enes (ra), Resulullah’ın (asm), kendisine:
    “Ey Zü’l-üzüneyn (iki kulaklı)” diye hitap ettiğini, bu sözüyle şaka yapmayı kastettiğini rivayet etmiştir.” (Tirmizi, Ebu Davud)
    Yaşlılar cennete giremez:
    Yaşlı bir kadın bir gün Hz. Peygamber'e (asm) geldi ve:
    "Ey Allah Resulü! Benim için dua et de cennete gireyim." dedi. Hz. Peygamber (asm):
    "Cennete yaşlı kadınlar girmeyecek" buyurdu. Yaşlı kadın neye uğradığını şaşırarak büyük bir üzüntü içinde ağlayarak geri döndü. Hz. Peygamber (asm) ashabına:
    "Ona söyleyin yaşlı kadınlar cennete yaşlı olarak değil, genç olarak girecekler." buyurdu. (İmam Tirmizi, Peygamberimiz'in Şemaili)
    Kardeşinin karnı yalancıdır:
    Yine bir gün bir kişi gelerek:
    "Kardeşimin karnında bir sertlik ve ağrı var" dedi. Hz. Peygamber (asm) de ona:
    "Bal şerbeti içir." buyurdu. Adam gittikten bir süre sonra tekrar geldi ve:
    "Bal şerbeti içirdim ama rahatsızlığı devam ediyor." dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (asm), yine bal şerbeti içmesini tavsiye etti. O kişi üçüncü kez geldi ve yine aynı cevabı aldı. Dördüncü defa gelince Hz. Peygamber (asm):
    "Allah doğrudur. O Kuran-ı Kerim'de balda şifa olduğunu bildiriyor. Ama kardeşinin karnı yalancıdır. Git tekrar bal şerbeti içir." buyurdu. Gitti tekrar içirince bu defa şifa buldu. Midedeki bozuk madde fazla olduğundan ancak dördüncüde iyice temizlendikten sonra sertlik ve ağrı sona ermişti. (Son Peygamber Hazreti Muhammed, Mevlana Şibli)
    Bu köleyi satıyorum, var mı alan?:
    Peygamberimiz’in (asm) bir başka latifesini de Enes Bin Malik'ten (ra) dinleyelim:
    "Çöl halkından Zahir adında bir adam vardı. Zahir Peygamberimiz’e (asm) her gelişinde kendi yetiştirdiği ürünlerden hediyeler getirirdi. Şehirden çöle döneceği zaman da, Peygamber Efendimiz (asm) ihtiyacı olan şeylerle onun heybesini doldururdu. Gelen hediyelere bu şekilde karşılık verdikten sonra da şöyle buyururdu:
    "Zahir bizim çölümüz, biz de onun şehriyiz."
    Peygamberimiz (asm) Zahir'i çok severdi. Halbuki Zahir hiç de güzel değildi. Fizikî olarak son derece çirkin bir adamdı.
    Bir gün pazarda çölden getirdiği malları satmaya çalıştığı bir sırada Peygamber Efendimiz (asm) gitti, sessizce yaklaştı, Zahir'i arkasından kucakladı ve elleriyle gözlerini kapadı.
    "Zahir tutanın kim olduğunu göremiyordu. Tutan kimse bıraksın.”diye çabalamaya başladı. Bu arada göz ucuyla arkasından tutanın Efendimiz (asm)olduğunu anlayınca sırtını Peygamberimiz’in (asm) göğsüne iyice dayamaya başladı.
    "Zahir'in bu neşeli hareketinden hoşlanan Peygamber Efendimiz (asm) yüksek sesle:
    "Bu köleyi satıyorum, var mı alan?' diye seslenmeye başladı.
    Zahir boynu bükük, mahzun bir halde:
    "Ya Resulullah, benim gibi değersiz bir köleye kuruş veren olmaz.” deyince Peygamber Efendimiz (asm):
    "Hayır, ya Zahir! Sen Allah katında hiç de değersiz değilsin.” buyurdu.
    (İmam Tirmizi, Şemail)

Benzer Konular

  1. Bedduanın yeri
    By BaRLa in forum Risale-i Nur'u Yeni Tanıyanlara
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 20.06.09, 09:53
  2. Şakanın Dozu
    By BaRLa in forum Nasihatlar
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 16.06.09, 12:34
  3. Cennetin Yeri
    By Günışıgı in forum cennet ve cehennem
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 02.06.09, 22:48
  4. Develerin Yeri...
    By kamilya in forum İslam Büyüklerimiz ve Alimlerimiz..
    Cevaplar: 8
    Son Mesaj: 06.03.09, 09:45
  5. Ashabın Sünnette İttibada Gösterdiği Hassasiyet
    By Admin in forum Eshabın hepsi Cennetliktir
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 03.02.09, 22:27

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •