Hocam, dinimizde başörtüsünün yeri nedir? Cevaplarsanız sevinirim.
Sorunuz vesilesiyle bir konuya açıklık getirmek istiyorum.
Başörtüsü niçin sadece Kur'ân'da geçtiği şekliyle ele alınır?
Dinin Kur'ân'dan başka hadis/sünnet olarak bilinen çok önemli bir kaynağı neden göz ardı edilir?
Sadece bu açıdan bakılacak olsa bile, başörtüsünü diğer dini meselelerden ayrı düşünmek mümkün olmadığı gibi, müstakil olarak değerlendirmek yeterli değildir.
Kur'ân'da yer alan ibadetlere baktığımızda şöyle bir tabloyla karşılaşıyoruz: Kur'ân'da namazı emreden 100 kadar âyet var .
10 kadar da oruç tutmayı emreden âyetler mevcut.
Zekatla, hacla ilgili çok sayıda âyetler bulunuyor.
Ama hiçbir âyette namazın nasıl kılınacağı, kaç vakit olduğu ve rekât sayısı belirtilmiyor.
Oruç için de öyle. Orucun nasıl tutulacağı, orucu bozan, bozmayan şeyler de bildirilmiyor.
Zekât için de aynı şeyleri söylemek mümkün. Zekâta tabi malların hangileri olduğu, nasıl, ne şekilde ve kaçta kaç verileceği, oranı da dahil Kur'ân'da yer almıyor.
Haccın ne zaman, nasıl yapılacağını da Kur'ân'dan öğrenemezsiniz. Sadece hacca gitmenin farz oluşunu, yapılmaması gereken bazı hususları bulabilirsiniz, ama bir Kur'ân mealini elinize alarak gidip de hac yapamazsınız.
Bu ibadetlerin zamanını, şeklini, tarzını, nasıl yapılacağını, eda ediş biçimini öğrenmek ve uygulamak için mutlak surette hadislere müracaat etmek, Allah Resulü'nün uygulamasına bakmak gerekir .
---
Kur'ân, genel hatlarıyla her ibadetin yapılması gerektiğini bir prensip olarak belirler, anlatır ve bildirir, ama şekil ve şemâilini bütünüyle hadislere havale eder. "Allah'a itaatle Resulullah'a itaati" bir tutar, "Resulullah neyi emretmişse onu yapın, neden yasaklamışsa ondan kaçının" diyerek temel kuralları tespit eder. Ayrıca "Allah Resulü'nde sizin için güzel bir örnek vardır" tavsiyesiyle de dinin uygulamasında Peygamberimizi örnek alıp Peygamberimiz gibi yapmamızı ister.
Peygamberimiz " Beni nasıl namaz kılıyor olarak gördüyseniz, siz de o şekilde namazı kılın " diye namazın nasıl kılınacağını, " Hac ibadetinin yapılışını benden alıp öğrenin " buyururken de nasıl yapılacağını kendisine bakarak yapmamızı ifade eder.
---
Örtü için de temel olarak aynı hususlar geçerlidir.
Başörtüsüyle ilgili Nur Suresi 31. âyeti gelince sahabe hanımların bu âyeti hayatlarına nasıl geçirdiklerini Hz. Âişe anlatırken diyor ki:
"Allah ilk muhacir kadınlara rahmet eyleye! Yüce Allah, 'Mü'min kadınlar başörtülerini yakalarının üzerine salsınlar' âyetini indirince, onlar eteklerinden bir parça keserek, onunla hemen başlarını örttüler." (Buhârî, Tefsir, Tefsir-u Sûreti'n-Nûr:13; Ebû Dâvud, Libâs:33).
Hz. Âişe'nin ablası Esmâ'nın, ince bir elbise ile Hz. Peygamber'in huzuruna çıktığı zaman, Hz. Peygamber'in " ergenlik çağına gelen bir kadının elleri ve yüzü dışında kalan yerlerini göstermesinin caiz olmadığını " bildirmesiyle, yine bileklerinin dört parmak yukarısını işaret ederek, " Allah'a ve ahiret gününe iman eden bir kadına, ergenlik çağına gelince yüzü ve şuraya kadar elleri hariç, herhangi bir yerini açması caiz değildir " buyurmasıyla örtünün nasıl uygulanacağını açıkça anlatmış ve öğretmiştir.
Bu açıdan son haftalarda başörtüsünün tartışmaya açılması sıradan bir habercilik olayından öteye geçmemektedir.
Mehmet PAKSU