2 sonuçtan 1 ile 2 arası

Konu: Kendine Böyle Bir Arkadaş Bul

    Share
  1. #1
    ***
    DIŞARDA
    Points: 18.904, Level: 87
    Points: 18.904, Level: 87
    Level completed: 11%,
    Points required for next Level: 446
    Level completed: 11%, Points required for next Level: 446
    Overall activity: 7,0%
    Overall activity: 7,0%
    Achievements
    yagmurdamlasi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Sitemizin Ninesi
    Üyelik tarihi
    Jan 2009
    Mesajlar
    2.304
    Points
    18.904
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    19

    Standart Kendine Böyle Bir Arkadaş Bul

    Kendine Böyle Bir Arkadaş Bul
    Elektrik, ampulde parlayarak belli olur. Aslında ampulde elektrik yoktur, ancak orada varlığı ortaya çıkar. İnsanda da Allahü teâlâ, yürek denilen et parçasında aynen o ampuldeki elektrik gibi kalb denilen görünmeyen kuvveti yaratmıştır. İnsanın içinden, dışından gelen her şey ama her şey bu kalbde toplanır. Kur’an-ı kerim okur, tesbih çeker, kötü düşünceler, akıldan, nefsten, duygu organlarından gelen her şey burada toplanır. Kalb bu kadar karışık tesirler içinde ne yapacağına karar verecektir. Çünkü dimağ kalbden ne emir gelirse onu yaptırır. İyi olsun, kötü olsun, hayır olsun şer olsun dimağ peki efendim der ve kalbin söylediğini yaptırır. Ne emredersiniz onu yaparım der. İşte kalbin bu karışık duygular, fikirler içinde doğru karar verebilmesi için kuvvetli, sağlam olması lazımdır. Allahü teâlâ insanın içine nefsi koymuş. 24 saat her nefes, her an, bütün ömür bu kâfir, hep Allahü teâlâya düşmanlık yapacaktır. Bunu böylece bilmek lazımdır. Bütün bu kötülüklerin aslı içimizde. Bunu böylece bileceğiz, kabul edeceğiz.

    Peki Allahü teâlâ niye nefsi yarattı, niye bu kadar kötü şeyi içimize soktu? Nefsin bu kadar kötülüğü yanında faydaları da vardır. Çünkü nefs olmazsa kimse iş yapamaz, çalışmaz, üremez, evden çıkmaz, hiçbir şeye karışmaz. Bütün bunların olması için nefs lazımdır. Mesela elektrik ne kadar faydalı, insanları imha eden silahları ateşleyen, geceleri fuhşu yaptıran, kötü yayınları yaptıran da bu. Su da çok faydalı, susuz hayat olmaz. Seller, boğulmalar, evleri yıkan harap eden de hep su...

    İşte Allahü teâlâ içimize böyle bir nefsi koydu, ama bunun yanında insana her zaman doğruyu gösterecek, iyiyi-kötüyü, eğriyi-doğruyu tartacak bir miyar, ölçü aleti verdi. Bu da akıldır. Aklın vazifesi; içerden dışardan gelen karmakarışık şeylerin eğrisini doğrusunu kalbe bildirmek. Aklın da doğruyu bulabilmesi için, bu karışık şeylere dalmaması için, sağlam sıhhatli olması lazımdır. Akıl nasıl sıhhatli olur. Aklın sağlam olması için kefen giymesi lazımdır. Peygamber efendimiz, (Yürüyen ölü görmek isteyen Ebu Kuhafe’nin oğluna [Ebu Bekir’e] baksın) buyurdu. Çünkü Hazret-i Ebu Bekir (radıyallahü anh) kendini her an kefen içinde görürdü. Eshab-ı kiramın en akıllısı idi. Çünkü kendini bir an kefenin dışında görmedi. İşte aklın doğru karar verebilmesi için ölümü ve ölümden sonrasını hiç unutmaması lazımdır. Eğer ölümü unutursa o zaman dünyaya göre hareket eder. Halbuki ahiret sonsuzdur. İşte bu bozuk akla (ahireti, ölümü unutmuş, dünyaya dalmış akla) akl-ı meaş denir, bu yanılır. Ölümü unutmayan, ahirete göre karar veren akla, akl-ı muad denir. Akl-ı selim budur. Bunun için de doğru yazılmış ilm-i hâl kitapları okumalıdır.

    Akıl kalbe doğrusu budur, böyle yap der. Evet hepimiz, bunları ilimleri biliyoruz, her şeyi öğrendik, ama netice, bildiğimiz gibi olamıyoruz, bildiğimizi yapamıyoruz. Peki, şimdi ne yapacağız? Çare? Her şeyin çaresi vardır. İki şeyin çaresi yoktur. İhtiyarlık ve ölüm..

    İmam-ı Rabbani hazretleri bunun çaresini, çok kolay, herkesin anlayacağı şekilde iki üç kelime ile özetliyor:
    Elektrik, ampulde parlayarak belli olur. Aslında ampulde elektrik yoktur, ancak orada varlığı ortaya çıkar. İnsanda da Allahü teâlâ, yürek denilen et parçasında aynen o ampuldeki elektrik gibi kalb denilen görünmeyen kuvveti yaratmıştır. İnsanın içinden, dışından gelen her şey ama her şey bu kalbde toplanır. Kur’an-ı kerim okur, tesbih çeker, kötü düşünceler, akıldan, nefsten, duygu organlarından gelen her şey burada toplanır. Kalb bu kadar karışık tesirler içinde ne yapacağına karar verecektir. Çünkü dimağ kalbden ne emir gelirse onu yaptırır. İyi olsun, kötü olsun, hayır olsun şer olsun dimağ peki efendim der ve kalbin söylediğini yaptırır. Ne emredersiniz onu yaparım der. İşte kalbin bu karışık duygular, fikirler içinde doğru karar verebilmesi için kuvvetli, sağlam olması lazımdır. Allahü teâlâ insanın içine nefsi koymuş. 24 saat her nefes, her an, bütün ömür bu kâfir, hep Allahü teâlâya düşmanlık yapacaktır. Bunu böylece bilmek lazımdır. Bütün bu kötülüklerin aslı içimizde. Bunu böylece bileceğiz, kabul edeceğiz.

    Peki Allahü teâlâ niye nefsi yarattı, niye bu kadar kötü şeyi içimize soktu? Nefsin bu kadar kötülüğü yanında faydaları da vardır. Çünkü nefs olmazsa kimse iş yapamaz, çalışmaz, üremez, evden çıkmaz, hiçbir şeye karışmaz. Bütün bunların olması için nefs lazımdır. Mesela elektrik ne kadar faydalı, insanları imha eden silahları ateşleyen, geceleri fuhşu yaptıran, kötü yayınları yaptıran da bu. Su da çok faydalı, susuz hayat olmaz. Seller, boğulmalar, evleri yıkan harap eden de hep su...

    İşte Allahü teâlâ içimize böyle bir nefsi koydu, ama bunun yanında insana her zaman doğruyu gösterecek, iyiyi-kötüyü, eğriyi-doğruyu tartacak bir miyar, ölçü aleti verdi. Bu da akıldır. Aklın vazifesi; içerden dışardan gelen karmakarışık şeylerin eğrisini doğrusunu kalbe bildirmek. Aklın da doğruyu bulabilmesi için, bu karışık şeylere dalmaması için, sağlam sıhhatli olması lazımdır. Akıl nasıl sıhhatli olur. Aklın sağlam olması için kefen giymesi lazımdır. Peygamber efendimiz, (Yürüyen ölü görmek isteyen Ebu Kuhafe’nin oğluna [Ebu Bekir’e] baksın) buyurdu. Çünkü Hazret-i Ebu Bekir (radıyallahü anh) kendini her an kefen içinde görürdü. Eshab-ı kiramın en akıllısı idi. Çünkü kendini bir an kefenin dışında görmedi. İşte aklın doğru karar verebilmesi için ölümü ve ölümden sonrasını hiç unutmaması lazımdır. Eğer ölümü unutursa o zaman dünyaya göre hareket eder. Halbuki ahiret sonsuzdur. İşte bu bozuk akla (ahireti, ölümü unutmuş, dünyaya dalmış akla) akl-ı meaş denir, bu yanılır. Ölümü unutmayan, ahirete göre karar veren akla, akl-ı muad denir. Akl-ı selim budur. Bunun için de doğru yazılmış ilm-i hâl kitapları okumalıdır.

    Akıl kalbe doğrusu budur, böyle yap der. Evet hepimiz, bunları ilimleri biliyoruz, her şeyi öğrendik, ama netice, bildiğimiz gibi olamıyoruz, bildiğimizi yapamıyoruz. Peki, şimdi ne yapacağız? Çare? Her şeyin çaresi vardır. İki şeyin çaresi yoktur. İhtiyarlık ve ölüm..

    İmam-ı Rabbani hazretleri bunun çaresini, çok kolay, herkesin anlayacağı şekilde iki üç kelime ile özetliyor:
    (Kendine böyle bir arkadaş bul.) [Yani kurtulmuşlarla beraber ol]
    Bu arkadaş zengin, mevki sahibi değil, çöpçü de olur. Bu takva işi. Sen onu bul, bırakma yapış...

    * İnsanın nefsi, Allah’la kul arasında en büyük engeldir. İnsanın nefsi, Allahü teâlânın rızası ile kendisi arasında en büyük duvardır. Bu duvarı delmek lazım. Bu duvar nedir? Bu duvar şöhrettir, Allah korusun. Bu duvar âmir olmaktır, emir vermek arzusudur. Tehlikeli. Bu duvar kibirdir, Allah korusun çok tehlikeli, çok tehlikeli, çok tehlikeli... Çünkü Cenab-ı hak bir hadis-i kudside “Bütün günahların cezasını affederim, Azamet ve Kibriya bana mahsustur. Kim bunda bana ortak olmak isterse, hiç acımam, Cehenneme atarım” buyuruyor. Bütün günahlara Allahü teâlâ, sıfatları ile düşmandır. Kibirliye ise zatı düşmandır. Bu duvarların yıkılması için aletler farklıdır. Bunun ilacı ibadet değildir. Bunun ilacı, imam-ı Rabbani hazretleri gibi bir Allah dostunu sevmek, onunla beraber olmaktır. Onları seven, kitaplarını okuyup yollarında olan, onunla beraber olmuş demektir.
    [Yani kurtulmuşlarla beraber ol]
    Bu arkadaş zengin, mevki sahibi değil, çöpçü de olur. Bu takva işi. Sen onu bul, bırakma yapış...

    * İnsanın nefsi, Allah’la kul arasında en büyük engeldir. İnsanın nefsi, Allahü teâlânın rızası ile kendisi arasında en büyük duvardır. Bu duvarı delmek lazım. Bu duvar nedir? Bu duvar şöhrettir, Allah korusun. Bu duvar âmir olmaktır, emir vermek arzusudur. Tehlikeli. Bu duvar kibirdir, Allah korusun çok tehlikeli, çok tehlikeli, çok tehlikeli... Çünkü Cenab-ı hak bir hadis-i kudside “Bütün günahların cezasını affederim, Azamet ve Kibriya bana mahsustur. Kim bunda bana ortak olmak isterse, hiç acımam, Cehenneme atarım” buyuruyor. Bütün günahlara Allahü teâlâ, sıfatları ile düşmandır. Kibirliye ise zatı düşmandır. Bu duvarların yıkılması için aletler farklıdır. Bunun ilacı ibadet değildir. Bunun ilacı, imam-ı Rabbani hazretleri gibi bir Allah dostunu sevmek, onunla beraber olmaktır. Onları seven, kitaplarını okuyup yollarında olan, onunla beraber olmuş demektir.
    Yuvasız Kuşa Bile Dal Verip Yuva Kurduran Rabbim...Hakkımızda En Hayırlısı Neyse Bizlere de Onu Nasip Eyle. AMİN..


  2. #2
    ***
    DIŞARDA
    Points: 7.557, Level: 58
    Points: 7.557, Level: 58
    Level completed: 4%,
    Points required for next Level: 193
    Level completed: 4%, Points required for next Level: 193
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Mü$FiKuN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Apr 2009
    Mesajlar
    446
    Points
    7.557
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    17

    Standart Cevap: Kendine Böyle Bir Arkadaş Bul

    yazı çok güzel ama paragraflar hep tekrar yazılmış düzenlense iyi olur.

    Birde bu yazının sahibi kim biliyomusunuz?

Benzer Konular

  1. Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 21.08.09, 16:06
  2. Iki arkadaş
    By BaRLa in forum Hikayeler
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 27.06.09, 19:07
  3. ArkadaŞ
    By BaRLa in forum Hikayeler
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 22.05.09, 13:08
  4. Arkadaş seçerken
    By Konyevi Nisa in forum İdarecilik bilgileri
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 20.09.08, 10:50
  5. Sen hiç yaşamamışsın arkadaş!...
    By SiLa in forum Dini Hikâyeler
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 15.09.08, 14:04

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •