iki gecedir düşlerimi sarıyor,
iki hecelik adın…
iyi ki geldin yeşil!
sen beni sevmekten gidince,
korkuyorum günbatımlarından,
korkuyorum yanılmaktan.
işte yanımdasın yine.
yine Eylül tarıyor saçlarımı.
sen yokken,
sana dokunan şiirler yazıyordum.
ben yazdıkça sen kayboluyordun,
mavi kederlerimizde.
ilk kez hasretten uzağım,
uykularımı bölmenin anlamı ne?
ben hiç yakamoz ışıltısında uyumamıştım.
işte bu sayede yakıyorum korkularımı.
Bırak! düşümde kalsın yeşil,
her ağacın zamanı vardır bilirsin.
hatırlıyorum da,
tanışmamız çok da neşeli olmamıştı.
öykülerimiz hüzünde buluşmuştu.
onlar elele vermiş yürürken,
biz de her aşık gibi arkada kalmıştık.
iki gecedir düşlerimi sarıyor,
iki hecelik adın…
dinlediğim her şarkı,
ağladığın sabahları hatırlatıyor.
şairliğimse gün geçtikçe azalıyor.
“yelkenler fora” diyor hayat,
lügatimde yabancı imgeler dolaşıyor.
yine de vazgeçmiyorum senden.
çünkü ben yeşilde büyüyorum…
her dalında biraz daha insan,
her yaprağında biraz daha kadın oluyorum.
anneliğimden kucağına fidanlar bırakıyorum
ki adımlarında ezilmeyecekler, biliyorum.
iki gecedir düşlerimi sarıyor,
iki hecelik adın…
her uyanışımda,
yeniden kapılar açıyorum sevecenliğine dair.
yalnız sana uyuyorum,
yalnız sana ayrılıyorum.
içselliğim bir başına çıkıyor Toroslara,
ve haykırıyor!
sevda denilen, yaşlandığı sürece anlamlıdır.
benim sevdam da her karanlıkta,
seninle yeşilleniyor,
seninle yaşlanıyor…
Mine Gültepe