HAKÎKATEN LÂYIKMIŞ

“Alî bin ebî Tâlip”, çok büyük evliyâdır.

Ne kadar güzel ahlâk var ise, onda vardır.

Peygamber-i zîşânın kalbinden çıkan "Nûr"lar,

Onun vâsıtasıyla, kalpden kalbe akarlar.

Zîrâ Resûlullahın elinde yetişmiştir.

Herşeyi, o kaynaktan doğruca edinmiştir.

Peygamber-i zîşân da, onu çok seviyordu.

Sahâbe, hikmetini, Resûlullaha sordu.

Huzûruna gelerek, dediler ki: (Acep siz,

Alî'yi, ne sebepten böyle çok seversiniz?)

Buyurdu ki: (Alî'yi çağırın öyle ise.

Niçin çok sevdiğimi, söyliyeyim ben size.)

Çağırmaya gidince sahâbeden birisi,

Suâl etti onlara ın Sevgilisi.

Buyurdu: (Ey eshâbım, bir kimseye eğer siz,

rızâsı için, bir iyilik etseniz.

O da, buna karşılık, kötülük etse size,

Sizler ne yaparsınız o zaman o kimseye?)

Şöyle cevap verdiler buna eshâb-ı kirâm:

(Biz, iyilik yapmaya ederiz yine devâm.)

Buyurdu ki: (O kimse, kötülük etse yine.

Peki ne yaparsınız, onun bu ettiğine?)

Peygamber-i zîşânın suâline cevâben,

Dediler ki: (İyilik yaparız yine aynen.)

Peygamber Efendimiz, sahâbeye bakarak,

Sordu aynı suâli, üçüncü kez olarak.

O zaman, başlarını aşağı indirdiler.

Bir cevap veremeyip, hep sükût eylediler.

İşte tam bu esnâda, geldi "Hazret-i Alî".

Resûlullah, ona da sorunca bu suâli,

Dedi: (Bana kötülük yapsa dahî bir adam,

Ben iyilik yapmaya, ederim yine devâm.)

Resûlullah, bir daha sorunca o suâli,

Yine aynı cevâbı verdi Hazret-i Alî.

Tekrâr etti o Server suâli yedi kere.

Aynı cevâbı verdi, o yine Peygambere.

Sonunda arz etti ki: (Ey ın Habîbi!

Bana, mahşere kadar sorsanız bu suâli,

Size, aynı cevâbı veririm yine de ben.

O kötülük ettikçe, vazgeçmem iyilikten.)

Onun, Resûlullaha verdiği cevapları,

Sahâbe-i kirâm da, duydular ayrı ayrı.

Bu güzel ahlâkına, oldular hepsi hayrân.

Niçin sevildiğini, anladı hepsi o an.

Dediler ki: (Efendim, siz, Hazret-i Alî'yi,

Niçin çok seversiniz, anladık daha iyi.

Hakîkaten lâyıkmış sizin çok sevginize.

Aramızda en güzel, o cevap verdi size.)