3 sonuçtan 1 ile 3 arası

Konu: Çağa göre tefsir olmaz

    Share
  1. #1
    ***
    DIŞARDA
    Points: 455.346, Level: 100
    Points: 455.346, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 100,0%
    Overall activity: 100,0%
    Achievements
    SiLa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    EMEKTAR KURUCU

    .
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    ISPARTA
    Mesajlar
    18.956
    Points
    455.346
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Çağa göre tefsir olmaz

    Çağa göre tefsir olmaz

    Sual: (Kuranı her çağda, o asrın teknolojisinin, ilminin ışığında yeniden tefsir etmek ve Allah�ın muradını açıklamak gerekir) diyerek Kur�an-ı kerimi asra uydurmaya çalışanlar var. Bu uygun mudur?
    CEVAP
    Tefsir, moda kitabı değildir. Her çağa, her asra göre değişik tefsir olmaz. Dinimiz eksik mi ki tamamlanacaktır? Yoksa fazlalık mı var ki çıkarılacak? Dinde eksiklik ve fazlalık olmadığı için değişik, yeni bir tefsire ihtiyaç olmaz. Çünkü dine yeni bir şey eklemek bid�at olur. Dinimizin emirlerini değiştirmek kadar büyük sapıklık olur mu? Her çağa, her asra göre değişik tefsir yazmak demek, dini her asırda, bozmak demektir.

    Kur�an-ı kerimin manasını Muhammed aleyhisselam anlamış ve hadis-i şerifleri ile bildirmiştir. Doğru tefsir kitabı Onun hadis-i şerifleridir. Tefsir âlimleri, tefsirlerini Peygamber efendimizden ve Eshab-ı kiramdan naklederek meydana getirdiler. Bunların tefsirleri asra uygundur. Kur�an-ı kerimin emirleri, her asırdaki insan için aynıdır. Önceki asırlar için başka, sonraki asırlar için başka manası yoktur.

    Tehlikeli kimseler
    Peygamber efendimizden gelen bilgileri, aynen nakleden İslam âlimlerinden farklı bildirmek, dini bozmak demektir. Kur�an-ı kerimi en iyi bilen Peygamber efendimizdir. Onun açıklamaları bellidir. Bundan daha başka şekilde açıklamak, dini değiştirmek olur, reform olur. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
    (Ümmetime en çok tehlikeli olacak kimse, Kur�an-ı kerimi yersiz tevil edendir.) [Taberani]

    Her asırda, her insana gereken iman ve ibadet aynıdır. Asra göre iman esasları ve ibadet şekli değiştirilemez. Bundan yarım asır önce, bazı profesörlerce namaz kılma şeklinin değiştirilmesi düşünülmüş, camilere �Asra göre modern ibadet aletleri� konulması teklif edilmişti. Asra göre, çağa göre tefsir yazanların böyle bir düşünceleri yoksa, İslam âlimlerinin bildirdiklerinde değişiklik yapmadan aynı şeyi naklediyorlarsa, o zaman �Asra göre tefsir� demenin manası yoktur. Eğer değişiklik varsa, zaten muteber değildir.

    Asrımızdaki insana göre kitap yazılacaksa, İslam âlimlerinin kitapları aynen alınır, günümüzde kullanılan kelimelerle, buluşlarla açıklanabilir. Mesela; müşrikler Peygamber efendimize, (Mescid-i Aksanın kaç kapısı, kaç penceresi vardı?) gibi sualler sormuşlardı. Fakat Resulullah efendimiz Miraca giderken etrafına bakmadığı için bunları görmemişti. Cebrail aleyhisselam Mescid-i Aksayı gözünün önüne getirince bakıp sorduklarına cevap verdi. Bu hadise anlatılırken, (Televizyonda görür gibi görmüştü) denebilir. Bu şekildeki bir açıklamaya da Asrın Tefsiri veya Çağdaş Tefsir denmez.

    İlmin ve Fennin Işığında Tefsir diyenler de vardır. İlim ve fen, dinden ayrı mıdır da ilmin ışığı deniyor? Ecnebiler, din ile ilmi ayrı zannettikleri için böyle yazıyorlar. Ecnebiyi taklit eden reformcular da aynı şeyi söylüyorlar.

    Dini değiştirmek
    Mecelle�nin Dürer-ül-hükkam şerhinde (Zamanın değişmesi ile, örf ve âdete dayanan hükümler değişebilir. Nassa dayanan hükümler zamanla değişmez) deniyor.

    İmam-ı Rabbani hazretleri de buyuruyor ki:
    Bazıları, yapacakları değişikliklerle, dini düzelteceklerini, olgunlaştıracaklarını zannediyorlar. Ortaya bid�atler çıkarıyorlar. Bid�atlerin zulmetleri ile sünnetin nurunu örtmeye çalışıyorlar. Bunlar, dinin noksanlıklarını tamamladıklarını iddia ediyorlar. Bilmiyorlar ki din noksan değildir. Kâmildir. Kur�an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
    (Bugün sizin için dininizi ikmal eyledim. Üzerinize olan nimetimi tamamladım ve size din olarak İslamiyet�i vermekle razı oldum.) [Maide 3]

    Dini noksan sanıp, tamamlamaya [asra göre, çağdaş tefsir yazmaya] çalışmak bu âyet-i kerimeye inanmamak olur. (1/260)

    Allahü teâlâ ve Onun Resulü Muhammed aleyhisselam, kıyamete kadar hayat şekillerinde ve fen vasıtalarında yapılacak değişikliklerin, yeniliklerin hepsine şamil olan hükümleri bildirdiler. Müctehidler de bunların hepsini açıkladılar. Sonra gelen müceddid âlimler, bu hükümlerin yeni olaylara nasıl tatbik edileceklerini, tefsir ve fıkıh kitaplarında bildirdiler.

    Tefsir akla değil, nakle dayanır
    Sual: Kur�an-ı kerimin manasını Muhammed aleyhisselamdan başkası anlayamaz mı?
    CEVAP
    Kur�an-ı kerimin manasını tam olarak yalnız Muhammed aleyhisselam anlamıştır. Ondan başka hiç kimse tam anlayamaz. Eshab-ı kiram, ana dili olarak Arabi bildikleri, edib ve beliğ oldukları halde, bazı âyetleri anlayamaz, Peygamber efendimize sorarlardı. Resulullahın Kur�an-ı kerimin tefsirini Eshabına bildirdiğini imam-ı Süyuti haber vermektedir. (Hadika)

    Tefsir, akılla yapılmaz. Eshab-ı kiramın bildirdiğinden başka türlü söyleyenler, dalalete, hatta küfre düşer. Tefsir nakle dayanır.

    Muhammed Masum-i Faruki hazretleri buyuruyor ki:
    Kemalatın, üstünlüklerin ve olgunlukların her çeşidi nübüvvet kaynağından ve ışığından alınmıştır. Fakat herkes bu kaynaktan istidadı kadar ve kabiliyeti nispetinde istifade eder.

    Resulullah, Hak âşıklarının istidatlarına uygun olarak, onların ruhlarına manevi sırlar bildirir, feyz ve marifetleri ulaştırır ve yansıtırdı. Hadis-i şerifte, (İnsanlarla akıllarının seviyesine göre konuşunuz) buyuruldu.

    Bir gün Peygamber efendimiz, Hazret-i Ebu Bekir�e derin, ince marifetleri, onun seviyesine göre anlatıyordu. Yanlarına Hazret-i Ömer gelince, konuşma üslubunu onun da anlayacağı şekilde değiştirdi. Yanlarına Hazret-i Osman gelince, yine konuşma üslubunu değiştirdi. Oraya Hazret-i Ali de gelince konuşmasını, hepsinin anlayacağı şekilde değiştirdi. Peygamber efendimizin her defasında konuşma üslubunu değiştirmesi, oraya gelen zatların yaratılış ve istidatlarının farklı oluşlarından meydana gelmiştir. (1/59)

    Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

    (Biz Peygamberler, herkese, seviyesine göre muamele yapmak ve anlayabileceği şekilde hitap etmekle emrolunduk.) [İ. Gazali]

    (Aklın almayacağı şeyi söylemek, fitne olur.) [İbni Asakir]

    Hazret-i Ali, göğsünü işaret edip, (Burada istediğiniz kadar bilgi vardır. Ancak bunu taşıyabilecek birisi olsa, hepsini ona anlatırım) buyurdu. Adamın biri bir âlime ince bir mesele sordu. Âlim cevap vermeyince, o kimse dedi ki:
    � Sen, (İlmini gizleyene Allahü teâlâ ateşten gem vurur) hadis-i şerifini bilmiyor musun?
    � Eğer anlattıklarımı anlayabilecek bir kimse sorar da söylemezsem, o zaman bana gem vurulur. Kur�an-ı kerimde, (Sefihlere, akılsızlara malınızı vermeyin) buyuruluyor. Mal verilmezse, ilim hiç verilmez. Hadis-i şerifte buyurulduğu gibi fitneye sebep olur. (İhya)

  2. #2
    ***
    DIŞARDA
    Points: 455.346, Level: 100
    Points: 455.346, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 100,0%
    Overall activity: 100,0%
    Achievements
    SiLa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    EMEKTAR KURUCU

    .
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    ISPARTA
    Mesajlar
    18.956
    Points
    455.346
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Çağa göre tefsir olmaz

    Nakli esas almayan tefsirler
    Sual: Günümüzde, yerli veya yabancıların, nakli esas almayan, şahsi görüşle yazdıkları tefsirler vardır. Bunları okumakta mahzur var mıdır? Hatasız Kur�an tercümesi var mı?
    CEVAP
    İslam âlimlerinin büyüklerinden ibni Hacer-i Mekki hazretleri bir fetvasında buyuruyor ki:
    İslam âlimlerinin tefsirlerinden almayıp da, kendi anladığını ve kendi görüşlerini tefsir olarak yazan ehliyetsiz kimselerin tefsirlerini milletin önüne sürenlere mahkemeler mani olmalıdır! Böyle nakli esas almayan tefsirler bâtıldır, bozuktur. Bu tefsirleri milletin önüne süren din adamları sapıktır. Başkalarını da doğru yoldan saptırmaya çalışmaktadır. (Fetava-yı hadisiyye)

    Tefsir, akla değil, nakle dayanır. İslam âlimlerinin, Peygamber efendimizden ve Eshab-ı kiramdan alarak yaptıkları tefsirlere aykırı tefsir yazan, küfre düşer.

    Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
    (Kur�an-ı kerimi kendi görüşüne göre tefsir eden kâfir olur.) [Mek.Rabbani 234]

    Bir kimse, kendi görüşüne göre Kur�an-ı kerime mana verse, verdiği mana doğru olsa da, meşru yoldan çıkarmadığı için, hata etmiş olur. Verdiği mana yanlış ise kâfir olur. (Berika)

    Mezhepsizler, bu inceliği anlayamadıkları için, (Herkes Kur�an okumalı, dinini bundan kendi anlamalı, mezhep kitaplarını okumamalı) diyerek, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarının okunmasını yasak ediyorlar.
    Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
    (Kur�an-ı kerimi, kendi görüşü ile açıklayan, doğru olsa dahi, mutlaka hata etmiştir.) [Nesai]

    Her tefsiri herkes anlayamaz. Kur�an-ı kerimi tercüme etmenin imkânsız olduğu yukarıda bildirildi. Ancak tefsiri yapılabilir. Tefsir yapmak da büyük iştir. Bir hadis-i şerifte, (Kur�an-ı kerimi kendi görüşüne göre tefsir eden kâfir olur) buyuruldu. O halde tefsir denilen her kitaba güvenmemelidir!

    Kur�an-ı kerim ilmi, içinde şaşılacak, akıllara durgunluk verecek, sayısız acayip hâller bulunan engin bir denizdir. Ondaki her ilmi öğrenmek, sırrına erişmek imkânsızdır. (Mevduat-ül-ulum)

    Kur�an-ı kerimin hakiki tefsirini yapan, doğru manasını veren, ancak Muhammed aleyhisselamdır, Onun hadis-i şerifleridir. Bu hadis-i şerifleri de, ancak Eshab-ı kiram ve müctehid imamlar anlayabilmiş, müslümanlar da bu âlimlerin anladıklarına uymuştur. Şu halde, Kur�andan ve hadisten ve bunların tercümelerinden din öğrenmek mümkün olmaz. Her müslüman, dinini, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarından hazırlanan ilmihâllerden öğrenmelidir.

    Bâtıniliğe sapmamalı
    Sual: Âyetleri ve hadisleri kendi görüşüne göre yorumlamak, mesela Kur�an-ı kerimde bildirilen dabbetülarz denilen hayvan, aids hastalığıdır demek caiz midir? Güneş batıdan doğacak demek, Avrupa müslüman olacak demektir demek caiz midir?
    CEVAP
    Hadis-i şerifte, (Kur�anı kendi görüşüne göre açıklayan kâfir olur) buyuruluyor. Hadis-i şerifleri de kendi görüşüne göre açıklamak sapıklıktır. Hâşâ Peygamber efendimiz bilmece gibi hadis-i şerif mi söylüyor. Her dilde deyimler vardır. Bunlar kelimelerin ifade ettiği anlam değil, cümlenin ifade ettiği anlam esas alınır. Bunu caiz olmayan tevil ve yorumla karıştırmamalıdır.

    Mesela kaş yapayım derken göz çıkarmak deyimin de ne kaş ne de göz ile ilgisi vardır. Bir iş yapılırken daha büyük zarara uğramak kastediliyor.

    Mesela Kur�an-ı kerimde (Sen ölülere işittiremezsin) buyuruluyor. Buradan ölüler işitmez anlamı çıkarılmaz. (Sen ölüye işittiremezsin!) mealindeki âyet-i kerimede, diri olup, gözü kulağı ve beyni olan kâfirler ölülere benzetilmiştir. Yani (Ölü kalbleri [kâfirleri] imana kavuşturamazsın!) demektir. Nitekim, Bekara suresinin (Kâfir, sağır, dilsiz ve kördür, anlamazlar) mealindeki 171. âyet-i kerimesi de böyledir. Yani (Kulakları var, hakkı işitmezler, gözleri var, hakikati görmezler) demektir. Yoksa kâfirler, bedenen de sağır, dilsiz ve kör demek değildir. (Beydavi ve diğerleri)

    (Ölülere işittiremezsin, ancak âyetlerimize iman edenlere işittirebilirsin.) [Rum 52,53]

    Fatır suresinin (Diri ile ölü [Mümin ile kâfir] bir olmaz. Allah dilediğine işittirir. Sen kabirdekilere [inatçı kâfirlere] işittiremezsin [imana kavuşturamazsın] mealindeki 22.âyet-i kerimesinde de, kâfirler, ölülere benzetilmiştir. (Beydavi)

    Neml suresinde (Sen ölülere işittiremezsin) buyurulduktan sonra, (Sen ancak âyetlerimize iman edeceklere işittirebilirsin) mealindeki 80 ve 81. âyet-i kerimelerinde de, kâfirlerin işitmeyeceği, yani hakkı kabul etmeyeceği, ancak iman edeceklerin işitecekleri açıkça bildirilmektedir.

    Milel-nihâl kitabında diyor ki:
    (Şiiler yirmi fırkadır. Onsekizinci fırkası, İsmaili fırkasıdır. Bu fırkaya, Bâtıniyye de denir. Bunlar, Kur'an-ı kerimin zahiri, yani anlaşılan manası olduğu gibi, bâtıni, yani gizli, iç manası da vardır. Bâtıni manası lazımdır, zahiri manası lazım değildir diyorlar. Bu ise küfürdür.)

    Müslümanlar bâtıniliğe sapmamalıdır. İslam âlimleri âyetlere ne anlam vermişse, onu bildirmeli, kendiliğinden bir şey ilave etmemelidir.

    Dabbetülarz denilen hayvan, aids hastalığı değildir. Veya bir sapığın dediği, falan ingiliz, yani insan değildir. Dabbetülarz hayvandır. Özellikleri ve yapacakları da bildirilmiştir. Güneş batıdan doğacak demek, Avrupa müslüman olacak demek değildir. Dünya kendi yörüngesinden çıkacak başka yörüngeye girecek, şimdikine göre ters dönecek, yani güneş batıdan doğacaktır. O zaman tevbe kapıları da kapanmış olacaktır.
    devamı dinimizislam.com da

  3. #3
    ***
    DIŞARDA
    Points: 7.004, Level: 55
    Points: 7.004, Level: 55
    Level completed: 27%,
    Points required for next Level: 146
    Level completed: 27%, Points required for next Level: 146
    Overall activity: 16,7%
    Overall activity: 16,7%
    Achievements
    kuzat - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Nov 2010
    Yer
    İstanbul
    Mesajlar
    904
    Points
    7.004
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    15

    Standart

    M. Esed'in ve Ötekilerin Meâl ve Tefsirlerindeki Yanlışlar

    BELÇİKALI mühtedi Müslümanlardan Abdülaziz kardeşimizden bizzat dinledim:Şu anda tam tarihini hatırlamıyorum, 1975 veya 1977'de olacak, hacca gitmiş, dönüşte bazı İslâm ülkelerine de uğramış. Tanca'da meşhur Muhammed Esed''i de ziyaret etmiş. Bu zat Avusturyalı bir Yahudi iken ihtida eden çok zekî, çok kültürlü, çok ziyalı (aydın) bir kişidir; Arapça dahil olmak üzere beş altı lisan bilirdi. Bizde daha ziyade, İngilizce'den Türkçe'ye çevrilen Kur'ân meâli ve tefsiri ile tanınır.
    Muhammed Esed, Tanca'da bahçe içinde bir villada yaşıyormuş.Abdülaziz ve yanındakiler kaşane gibi evde hazretin üçüncü hanımını görmüşler. Amerikalı bir hanımmış, dekolte kıyafetliymiş, elinde bir sigara ağızlığı varmış, misafirleri görünce "Hello!.." demiş.
    Belçikalı mühtedi dostum, büyük ve tanınmış bir İslâm mütefekkirinin (düşünürünün) hanımının kıyafetinden rahatsız olmuş; bize taaccüp ve üzüntü ile bahs etmişti.
    Muhammed Esed, rahmet-i Rahman'a kavuşmuş bulunuyor. Aleyhinde konuşmak istemem. Lâkin İngilizce'den Türkçe'ye çevrilen ve epey "sükse" yapan Kur'ân meâli ve yorumu hakkında Müslüman kardeşlerimi uyarmak isterim.
    Beyan dergisinin 47'nci sayısında (Ocak 2003) Ahmet Tekin imzasıyla bir makale yayınlanmış, bunda Esed'in kitabı tenkit edilmişti. Bu tenkitler üzerine Yeni Şafak gazetesinde Sami Hocaoğlu takma adıyla Mustafa İslamoğlu, Esed'in müdafaasına soyunmuş, yedi gün boyunca Ahmet Tekin'in, Esed'i tenkit eden bendenizin, tefsir profesörü Suat Yıldırım'ın haksız olduklarını iddia etmişti.
    Esed'in Kur'ân meâl ve yorumu "Kur'ân Mesajı" adını taşıyor. Bir gazete tarafından Ramazan'da okuyucularına dağıtıldığı için hayli yayılmıştır.
    Önce bu kitabın İngilizce aslı ile ilgili bilgi vereyim:
    "Bu tefsirî meâl, merkezi Mekke'de olan Rabitâtü'l-Âlemi'l-İslâm tarafından M.Esed'e yayınlanmak üzere sipariş ediliyor. İlk cildi Cenevre'de basılıyor. Rabıta, Nedvî'nin, sekreterinin ve merhum Hasanü'l-Benna'nın damadı Dr.Said Ramazan'ın da içinde bulunduğu sekiz kişilik bir heyeti bu kitabı inceleyip duyurmak ve Avrupa'da dağıtımını sağlamakla görevlendiriyor. Heyet, inceleme sonucu, bu kitabın yayılmaması, Müslümanlara dağıtılmaması sonucuna varıyor ve basılan 100 bin adet kitabı, hamur yapılmak üzere kâğıt fabrikasına gönderiyorlar. Bunun için M. Esed'e ödenen paranın da geri istenmemesine karar veriyorlar. İslâmî bir kuruluş olan Rabıta'nın yayınlamaktan vazgeçtiği bu kitabı M.Esed Darü'l-Endülüs'te basma yoluna gidiyor. Bu hadisenin bütün safahatı ile birlikte görgü şahidi sayın Doç. Dr. Mustafa Bilge bu yazdıklarımızı te'yide her an hazırdır." (Kur'ân Yolunda Kalem Oynatanlar, Ahmet Tekin, Kelâm Yayınları, İst. 2006, S. 170)
    Değerli Prof. Dr. Ahmet Akgündüz, Esed'in tefsirli meâlini okumuş ve konu hakkında ilmî bir rapor hazırlamıştır. Kitapta vahim ve büyük yanlışlıklar olduğunu iddia etmektedir. Prof. Suat Yıldırım da Esed'in kitabını tenkit edenlerdendir.
    Şimdiye kadar değerli eserler telif etmiş ve yayınlamış bulunan Ahmet Tekin hoca, "KUR'ÂN YOLUNDA KALEM OYNATANLAR" adıyla 335 sayfalık bir kitap çıkartmış bulunuyor. Bu kitapta:
    (1)Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından 300 bin dolar telif ücreti ödenerek Prof. Hayreddin Karaman'a, Prof. Mustafa Çağrıcı'ya, Prof. İbrahim Kafi Dönmez'e, Prof. Sadettin Gümüş'e hazırlatılan "Kur'ân Yolu Türkçe Meâl ve Tefsir",
    (2) Eski Diyanet İşleri Başkanı Prof. Süleyman Ateş'in "Yüce Kur'ân'ın Çağdaş Tefsiri",
    (3) Yahudilikten İslâm'a dönmüş merhum M. Esed'in "Kur'ân Mesajı",
    (4) Meşhur Yaşar Nuri Öztürk'ün Yüce Kitabımızın meâllendirilmesi ve yorumlanması konusundaki sayısız büyük yanlışları ortaya konulup tenkit edilmektedir.
    Son yıllarda ülkemizde Kur'ân meâllerinin ve tefsirlerinin sayısı hayli çoğaldı. Bu meâl ve tefsirler niçin yayınlanıyor? Bu konuyu aydınlatalım:
    (1) Bir kısım müfessirler sırf Allah rızası için, Kur'ân-ı mübîne bir hizmet olsun diye meâl ve tefsir yazmakta ve bunları ya kendileri bizzat yayınlamakta, yahut bir yayıncıya verip telif ücreti almaktadır. Meâl ve tefsiri para kazanıp zengin olmak niyet ve kasdı ile hazırlamayanların bir miktar telif ücreti almalarında bir mahzur (sakınca) ve ahlâksızlık olmasa gerektir.
    (2) Bazıları Allah rızası için değil de sırf para kazanmak, zengin olmak, köşeyi dönmek için meâl ve tefsir hazırlayıp bastırmaktadır. Bunların yaptıkları "Âmeller niyetlere göredir" hadîsine göre değerlendirilir.
    (3)Meâl ve tefsir yazan bazı kimseler icazetli din âlimidir, kendilerinde müfessirlik ehliyeti vardır. Tefsirlerini rivâyet ve dirayet metodu üzerine yaparlar ve Ehl-i Sünnet yolundan ayrılmazlar. Tefsir perdesi altında dinde reforma, tahrife kalkışmazlar. Bunların tefsirleri muteber tefsirdir.
    (4) Bazı kimselerin ilmi, Arapçası, ehliyeti, icazeti yoktur.Bu gibilerin yazdığı meâl ve tefsirler "Hevâ ve re'y tefsiridir" ve kesinlikle makbul değildir.
    (5) Bazı yayınevleri Fransızca'dan, İngilizce'den Kur'ân meâli tercüme ettirmektedir ki, bunun ciddiyetsiz bir iş olduğunu söylemeye bile lüzum yoktur.
    (6) Birtakım fesat komitaları dinimizi bozmak, Müslümanların kafalarını karıştırmak, İslâm'ın temellerini dinamitlemek için kasıtlı olarak bozuk fikirler, görüşler, ihtiva eden tefsir ve meâl çıkartmaktadır. Son olarak "Dinde Reform... Dinde yenilik...Dinde değişiklik... Light/ılımlı İslâm... Dinlerarası Diyalog ve Hoşgörü..." modaları ve cereyanları çıkartılmıştır. Birtakım tefsir ve meâllerde bu fikirler işlenmektedir.
    (7) Ülkemizde bazı ilâhiyatçıların (bazı dedim, hepsini kasd etmiyorum) Farmason Cemâleddin Afganî'nin müridi oldukları herkesçe bilinen bir gerçektir. Cemâleddin Afganî her Müslümanın ictihad yapmasını isteyen bir kişiydi. İşte onun bugünkü talebeleri, ağlarına düşürdükleri Müslümanlara yanlışlarla dolu meâl ve tefsirler vermekte ve "Alın kutsal kitabınızı elinize ve dininizi kendi kafanıza göre yorumlayın" dercesine cahillere ictihad kapısını açmaktadır.
    Reformcuların, yenilikçilerin, mezhepsizlerin, Afganîcilerin, Diyalog ve Hoşgörücülerin üzerinde en fazla durdukları ayet Bakara Sûresi'nin 62'nci ayetidir. Onlar bu ayeti yanlış yorumlayarak; Hz. Muhammed'i (Salat ve Selam olsun ona), Kur'ân-ı Kerim'i, İslâm dinini inkâr eden Ehl-i Kitabı cennete sokmakta, onları ehl-i necat olarak görmektedir ki, bu yorumları İslâm dininin ruhuna, Kur'ân'a, Peygamberin risaletine ve tâlimatına tamamen aykırıdır.
    Milyonlarca Müslümanın yeni Kur'ân tercüme, meâl ve tefsirleri konusunda mutlaka uyarılması gerekmektedir. Bu uyarı birkaç bin tiraj yapan kitaplarla olmaz. Konuyu çok güzel anlatan ve aydınlatan broşürler hazırlanmalı ve bunlar milyonlarca adet basılmalıdır.
    Bazı bozuk meâl ve tefsirlerde "Üç semavî din... Üç tevhid dini... Üç İbrahimî din..." gibi tâbirler geçmektedir. Bunlar İslâm'a uygun değildir.
    * Hazret-i Adem'den bugüne kadar tek geçerli din İslâm'dır.
    * Atamız İbrahim aleyhisselam Yahudi ve Nasranî değildi, Müslümandı.
    * Allah İslâm'dan başka bir din kabul etmez,
    * Allah katında hak ve geçerli din İslâm'dır.
    * İslâm'ın dışında necat yoktur.
    * Bütün peygamberlerin, Hz. İbrahim'in, Hz. Musa'nın, Hz. İsa'nın dini İslâm'dır.
    Resûl-i Kibriya aleyhissalâtü vesselâm efendimizin risâleti ve dâveti kendisine ulaştıktan sonra bunları inkâr ve tekzip eden kâfirdir ve cehennemde muhalled kalacaktır.
    Müslümanlar Müslümanlar Müslümanlar!... Kur'ân ve meâl ve tefsiri alırken şu hususlara dikkat ediniz:
    (1) İcazetli bir din alimi tarafından yazılmış olsun,
    (2) Bu âlim, müfessirlik ehliyetine sahip bulunsun,
    (3) Ehl-i Sünnet ve Cemaat yolunda ve çizgisinde bulunsun,
    (4) Mezhepsiz ve reformcu olmasın,
    (5) Diyalogcu ve hoşgörücü olmasın.
    (6) Mason Afganîci olmasın.
    (7) Tefsire ve meâle kendi kafasından, heva ve re'y mahsulü fikir ve görüşler koymasın.
    Muhammed Esed'e Allah'tan rahmet diliyorum, taksiratının afv edilmesi için dua ediyorum. Esed kesinlikle müfessir değildir. Mühtedi olmak, çok geniş bir kültüre sahip bulunmak, zeki olmak tefsir yazmak için yeterli şartlar değildir. O bir fikir adamıdır. Vaktiyle Cenevre'de basılan ve sonra bir heyet tarafından tedkik edilen ve nüshaları kağıt fabrikasına gönderilerek imha edilen bir "Tefsir bi'l-heva ve'r-re?y" nasıl oluyor da Türkiye'de yayınlanıyor ve halkımıza, gençliğimize sunuluyor?
    Ben bir Müslüman olarak dinimi Esed'den öğrenmem.
    Allah'ın rahmeti her şeyi kuşatmıştır. Ona rahmet dilerim, yanlışları konusunda din kardeşlerimi uyarırım.
    Sevgili Müslümanlar!.. Akıllı olalım, mantıklı olalım, uyanık olalım, firasetli olalım, dikkatli olalım, ihtiyatlı olalım...
    Milli Gazete - Hak Geldi, Batıl Zail Oldu | Mehmed Şevket Eygi - M. Esed'in ve Ötekilerin Meâl ve Tefsirlerindeki Yanlışlar

    "Evliyanın kılıcı kınında değildir. Kimseyi kesmezler ama üzerlerine giden kesilir"



Benzer Konular

  1. Olmaz gönlüm, olmaz öyle!
    By Reyhani in forum Sohbet & muhabbet
    Cevaplar: 2
    Son Mesaj: 24.09.09, 22:34
  2. Yoktan var olmaz, vardan da yok olmaz
    By BaRLa in forum Risale-i Nur'u Yeni Tanıyanlara
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 21.06.09, 12:27
  3. Yoktan var olmaz, var olan yok olmaz mı?
    By Konyevi Nisa in forum İnsan & Yaratılış
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 21.06.09, 10:32
  4. TefsÎr
    By Konyevi Nisa in forum T -Harfi
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 01.01.09, 13:16
  5. İlm-i Tefsîr
    By ArzuNur in forum İ -Harfi
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 13.12.08, 23:55

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •