10-.......Sa'd ibn Ebî Vakkaas (R) şöyle demiştir: Ben Mekke'*de şiddetli bir hastalığa yakalandım ki, hemen hemen ölüme yaklaş*mıştım. Bu sırada Peygamber (S) hasta ziyareti yapmak üzere bana geldi. Ben:
— Yâ Rasûlallah! Benim çok malım vardır. Bana kızımdan baş*ka vâris olacak kimse de yoktur. Bu durumda ben malımın üçte iki*sini sadaka yapayım mı? diye sordum.
— "Hayır (tasadduk etme)/" buyurdu. Ben:
— Yarısını sadaka yapayım mı? dedim. Rasûlullah yine;
— "Hayır!" buyurdu.
Ben, üçte bir'i sordum. Rasûlullah:
— "Üçte birde büyüktür. (Ey Sa'd!) Senin çocuğunu zenginler olarak bırakman, muhtaçlar ve insanlara (sadaka için) ellerini açar bir hâlde bırakmandan hayırlıdır, Şübhesiz sen infâk edeceğin herbir nafakadan muhakkak sevaba nail kılınacaksın. Hattâ (yemek yerken) eşinin ağzına kaldırıp vereceğin lokmadan da ücrete nail kılınacaksın" buyurdu.
Ben yine:
— Yâ Rasûlallah! Ben hicretinden geriye mi kalacağım? dedim. Rasûlullah:
— "Hayır, sen benim ardımda (asla bizden) geri kalmazsın. (Şa*yet burada kalır da) Allah rızâsını isteyerek herhangibir amel yapar*san, elbette onunla merteben yükselecek, derecen artacaktır. Öyle ümtd ediyorum ki, sen benim ardımdan uzun zaman geri bırakılıp yasaya-
çaksın, hattâ senden birtakım kavimler faydalanacaklar, diğer birta*kımları da zarar göreceklerdir. Lâkin en çaresiz olan Sa'd ibn Havle'diri" buyurdu .
Râvî, Peygamber'in bu sözünü tefsîr ederek: Rasûlullah, Sa'd ibn Havle Mekke'de öldüğü için ona acır, üzülürdü, demiştir.
Râvî Sufyân ibn Uyeyne: Sa'd ibn Havle, Âmir ibn Lueyy oğul-Ian'ndan bir adamdı, demiştir .
11-.......el-Esved ibn Yezîd şöyle demiştir: Muâz ibn Cebel, Yemen'de bize bir muallim ve bir emîr olarak geldi. Biz kendisine bir kızı ile bir kızkardeşini geride bırakarak vefat etmiş olan bir adamın mîrâsım sorduk. Muâz, terikesinin yarısını kıza, yansını da kızkar-deşe verdi