14- (1619) Bana Züheyr b. Harb rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Ebû Saivân EI-Emevî, Yûnus El-Eyli'den rivayet etti. H.
Bana Harmele b. Yahya da rivayet etti. Lâfız onundur. (Dedi ki) : Bize Abdullah b. Vehb haber verdi. (Dedi ki) : Bana Yûnus, İbni Şihab'-dan, o da. Ebû Seleme b. Abdİrrahmân'dan, o da Ebû Hüreyre'den naklen haber verdi ki, Resûlüllah fSallallahü Aleyhi veSetlem)ye, üzerinde borcu olan bir cenaze getirildi mi:
«Borcunu Ödeyecek bir şey bıraktı mı?» diye sorarmış. Şayet borcu*na yetecek bir şey bıraktığı söylenirse namazını kılar, aksi takdirde :
«Cenazenizin namazını kılın!»dermiş. Vaktâ ki, Allah kendisine fütu*hat nasîb etmiş; (o zaman artık) :
«Ben mü'm inlere kendi nefislerinden ileriyim. Binâenaleyh kim borçlu olarak ölürse, o borcun ödenmesi bana aittir; fakat kim mal bırakırsa o mal mîrasçılarınındır.» demeğe başlamış.
(...) Bize Abdülmelik b. Şuayb b. Leys rivayet etti. (Dedi ki) : Bana babam, dedemden rivayet etti. (Demiş ki) : Bana Ukayl rivayet etti. H.
Bana Züheyr b. Harb da rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Ya'kûb b. ,ibrahim rivayet etti. (Dedi ki) : Bize İbni Şihâb'ın kardeşi oğlu rivayet etti. H.
Bize İbni Nümeyr dahî rivayet etti. (Dedi ki) : Bize babam rivayet etti. (Dedi ki) : Bize İbni Ebî Zi'b rivayet etti.
Bu râvilerin hepsi bu hadîsi Zührî'den bu isnâdla irvâyet etmişlerdir.
15- (...) Bana Muhammed b. Râfi' rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Şebâbe rivayet etti. (Dedi ki) : Bana Verkaa', Ebu'z-Zinâd'dan, o da A'rec'den, o da Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (SallaUahü Aleyhi ve Sellem)'den naklen rivayette bulundu:
«Muhammed'in nefsi kabza-i kudretinde olan Allah'a yemîn ederim ki, yeryüzünde ne kadar mü'min varsa, ben onlara bütün insanlardan ile*riyim. İmdi hanginiz bir borç veya yoksulluk bırakırsa onun velîsi benim. Hanginiz mal bırakırsa kim olursa olsun asabesinindir.» buyurmuşlar.
16- Bize Muhammed b. Râfi' rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Abdür-razzak rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Ma'mer, Hemmâm b. Münebbih'den naklen haber verdi. Hemmâm: Bize Ebû Hüreyre'nin Resûlüllah (Sallaliahü Aleyhi ve Seller»)'den rivayet ettiği budur, diyerek bir takım hadîsler zik*retmiş; ezcümle : Resûlüllah (Sallaliahü A leyhi ve Sellem):
«Ben Allah (Azze ve Celi)'m kitabında mü'minlere insanların en ileri geleniyim. Binâenaleyh hanginiz bir borç veya yoksulluk bırakırsa beni çağırın! Onun velîsi benim. Hanginiz bir mal bırakırsa malına kim olursa olsun asabesini tercih etsin!» buyurdular, demiş.
17- (...) Bize Ubeydullah b. Muâz El-Anberî rivayet etti. (Dedi ki) : Bize babam rjvâyet etti. (Dedi ki) : Bize Şu'be, Adiy'den naklen rivayette bulundu. O da £bû Hâzim'i, Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (Sallatlahü Aleyhi ve Sellem)1 den naklen rivayet ederken işitmiş. Efendimiz:
«Her kim mal bırakırsa mirasçılarının olur. Kim yük bırakırsa bizedir.» buyurmuşlar.
(...) Bana bu hadisi Ebû Bekr b. Nâfi' de rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Gunder rivayet etti, H.
Bana Züheyr b. Harb dahi rivayet etti. (Dedi ki): Bize Abdurrahmân yâni tbni Mehdi rivayet etti.
Her iki râvi: Bize Şu'be bu isnadla rivayette bulundu, demişlerdir. Ancak Gunder'in hadîsinde: «Her kim yük bırakırsa ona ben veli olu*rum.» ibaresi vardır.
Bu hadîsi Buhârî «Kefalet» ve «Nafakaat» bahislerinde; Tirmizî «Cenâiz»de muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir.
Hadîs-i şerifte geçen (daya') ve (day'a) tâbirleri: Yoksulluk mânâ*sına gelen masdarlardır. Burada ölen kimsenin mirasçıları masdarla sı-fatlanmıjlardır. Maksad: Fakru zaruret sahibi, muhtaç ve mahvolmuş çoluk çocuk bırakırsa demektir.
KeH: Asıl İtibariyle ağırlık demekse de burada ondan da murâd: Çoluk-çocuktur. Fütuhattan murâd: Alman ganimetlerdir.
tik zamanlarda Peygamber (SalalIahü Aleyhi ve Sellem) 'in borçlu kim*selerin cenaze namazlarını kılmaması, sağlıklarında borçlarını ödemeye teşvik içindi. Fütuhattan sonra böylelerin namazlarını kılmağa başladı.
Ulemânın beyanına göre hadîs-i şerifin:
«Kim borçlu olarak Ölürse, o borcun ödemesi bana aittir...» cümle*si, borçlu Ölenlerin namazlarım kılmadığını bildiren hadîsleri neshetmiş-tir. Bu bâbta îbni Abbâs (Radiyalîahu arttı) 'dan rivayet olunan bir hadîste şöyle deniliyor: «Peygamber (SallallahüA îeyhi ve Sellem) borçlu olarak ölen kimsenin namazını kılmıyordu. Derken Ensârdan bir zât vefat etti. Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
«Bunun borcu var mı?» diye sordu. Evet, dediler.
«Dyfe ise cenazenizin namazını kılın! buyurdu.
Bunun üzerine Cebrail (Aleyhisselâm) inerek şunları söyledi:
«Allah (Azze ve Celi) buyuruyor ki : Benim indimde zâlim ancak zu*lüm, israf ve isyan hususunda borçlanandır; çoluk çocuk sahibi namuslu kimseye gelince : Onun namına ben ödeyeceğime kefilim.»
Bunu işitince Peygamber (Salîaüahii Aleyhi ve Sellem) hemen o zâtın ce*naze namazını kıldı ve bundan sonra :
«Her kim yoksulluk veya borç bırakırsa bana yahut benim üzerime kalır; kim mîras bırakırsa ailesi efradına kalır.» buyurdu. Bir daha böy-lelerinin namazlarım kıldı.»
Kurtubî diyor ki : «Peygamber (Salİallahü A leyhi ve Sellem) 'in Ölen bir kimsenin borcunu üzerine alması ihtimâl yüksek ahlâkı iktizası bir teberru' olup vâcib değildi.»
Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sel!em)'in bu borcu nereden ödediği ih*tilaflıdır. Kendi malından ödediğini söyleyenler olduğu gibi, müslüman-lar yararına gelen mallardan ödediğini ileri sürenler de vardır. Keza bu ödemenin ona vâcib olduğunu söyleyenler bulunduğu gibi teberru' sure*tiyle verdiğine kail olanlar da vardır.