***
DIŞARDA
Points: 455.346, Level: 100
Level completed: 0%,
Points required for next Level: 0
Overall activity: 100,0%
Achievements


Duygusallik akli Örter
DUYGUSALLIK AKLI ÖRTER
Hiçbir Kurani ölçü gözetmeden sevdiği insana ölesiye aşık olan bir kişinin ya da patronundan, kocasından, herhangi birinden şiddetle korkan bir kimsenin, veya öfkeden gözü dönmüş bir insanın elbette ki içinde bulundukları bu ruh halleriyle akılcı davranışlar sergilemeleri beklenemez. Çünkü bu kişiler sınır ve ölçü tanımayan duygularının esiri olmuşlar ve bunun sonucunda da akılları kapanmıştır.
Duygusallık insanı gerçeklerden uzaklaştırır. Duygusal insanların en belirgin yönlerinden biri gerçek dışı bir dünyayı yaşama istekleridir. Bu ruh halindeki bir kimse hayal aleminde yaşar gibidir. Gerçeklerle arasındaki bağ son derece zayıftır. Aklın ve mantığın yerini duygular, gerçeklerin yerini ise hayal ve kuruntular almıştır. Bu bakımdan duygusal bir kişiye ulaşmak yani bu kişiyle dialog kurabilmek, ona fikir danışmak, tavsiyede bulunmak pek mümkün olmaz. Aslında duygusallık, psikiyatri dilinde "şizofreni" olarak bilinen ruh hastalığının, hafif bir şeklidir. (Şizofreni hastaları, gerçeklerden tamamen kopar ve kendi hayal dünyaları içinde yaşarlar.)
Duygusal kişilerin durumunu televizyon karşısında film seyreden bir kimsenin ağlamasına benzetebiliriz: Böyle bir kimse artık gerçeklerden o kadar uzaklaşmıştır ki, bu filmde oynadığı rolden para alan, hatta belki gerçek hayatta her türlü kötü ahlak özelliğini üzerinde taşıyan bir insanın filmdeki rolü gereği canı acıdığı için ona üzülebilmekte hatta bu kimse için ağlayabilmektedir. Akıllı bir kişinin asla içine düşmeyeceği bu durum duygusal bir zihniyetin insanı gerçeklerden ne denli kopardığını, ne kadar sağlıksız düşünmeye ittiğini açıkça göstermektedir. İşte bu çarpık bakış açısı günlük hayatta yaşanan olaylara da yansımaktadır.
Örneğin bir yakınının kaza geçirdiği haberi gelir, bunda mutlaka bir hayır olduğunu, ardından da nasıl yardım edebileceğini düşünmek yerine, duygusal bir kişi genellikle ağlamaya başlar, bayılmaya kalkar. Sağlıkla ilgili gerekli tedbirler alınmış mı, doktor, ilaç durumu yeterli mi gibi akılcı sorular sormak, durumun hassasiyetini ve yapabileceği yardımı öğrenmek yerine, bizzat kendisi teselliye, yardıma muhtaç konuma düşer. Ya da kendisinin önemli bir rahatsızlığı vardır. Ancak bunu bildiği halde doktora gitiğinde ciddi bir hastalık teşhisi ile karşılacağını, böyle bir durumda da korkup üzüleceğini düşünerek hastalığının belirtilerini umursamaz. Akılcı davrandığında alabileceği tedbirleri görmezden gelerek, hastalığını tedavi ettirme fırsatını yitirebilir.
Görüldüğü gibi duygusal kimseler akıl yürütüp çözümler üreten, insanları yönlendiren değil de güdülen, sahip çıkılan, insanlara yük olan kimselerdir. Tüm bunların sonucunda da bu kişiler akıl kullanamayan, kendi içlerinde mutsuz, huzursuz, etraflarına sorun olan atıl kimseler olurlar. Örneğin duygusal bir kişi yanında yardıma muhtaç biri olduğunda, bu kişiye yardımda bulunmak yerine hayıflanmayı, "tüh tüh, vah vah, yazık" gibi acıma ifadeleri kullanmayı yeterli görebilir. Böyle bir durumda akıl tümüyle geri plana atılmıştır. Dolayısıyla da bu anlayıştaki bir kimseden gerçek anlamda bir fayda beklemek yanlış olur.
Müminler olaylara duygusal değil akılcı tepkiler verirler ve her durumda adaletle emreder, yani doğru olanın yapılmasını sağlarlar. Yaşadıkları her olayın Allah'ın takdiriyle olduğunu bildiklerinden ve Allah'ın kendileri için dilediğinin dışında hiçbir şeye güçlerinin yetmeyeceğinin bilincinde olduklarından, bunun teslimiyeti ve rahatlığı içinde itidallerini hiçbir zaman kaybetmezler. Beklenmedik bir tepki vermez, ümitsizliğe asla kapılmaz, karamsar bir üsluba düşmezler. Aksilik gibi görünen olayları bile Allah'ın kendileri için bir güzellik olarak yarattığının farkındadırlar.