288-.......Urve şöyle demiştir: Mekke'nin fethi yılında Rasû*lullah (S) Medine'den hareket edince, bu haber Mekke'de Kureyş'e ulaştı. (Kureyş ileri gelenlerinden) Ebû Sufyân, Hakîm ibn Hızâm, Budeyl ibn Verkaa, Rasûlullah'ın hareketinin mâhiyetinden haber ara*mak üzere Mekke dışına çıktılar. Medine'ye doğru yönetip, tâ Merru'z-Zahrân'a kadar yürüdüler. Ve orada (gece vakti) birçok ateşler ya*kıldığını gördüler. Bu ateşler hacıların Arafat'ta, arefe gecesi yak*tıkları ateşlere benziyordu.
Ebû Sufyân:
— Bu ne ateştir! Vallahi hakîkaten arefe gecesi ateşlerine benzi*yor! dedi.
Budeyl ibn Verkaa da:
— Bunlar Huzâalı Amr oğulları*mn ateşleri, dedi. Ebû Sufyân:
— Hayır, Huzâalı Amr oğullan'nm ateşi bundan daha azdır, dedi. Bu sırada Rasûlullah'ın muhafızlarından bir kısım insanlar Ebû
Sufyân ile arkadaşlarını gördüler, onlara yetişip yakaladılar. Ve aka*binde onları Rasûlullah'a getirdiler. Ebû Sufyân hemen müslümân oldu. Rasûlullah Merru'z-Zahrân'dan hareket ederken Abbâs'a:
— "Sen Ebû Sufyân'ı al, ordunun geçeceği yolun dar bir yerine götür de süvarilerin kalabalıklığını, İslâm ordusunun durumunu görsün" buyurdu.
Abbâs da onu öyle dar bir geçit yerine oturttu. (Ordu harekete başlayınca) Arab kabileleri, Peygamber'in maiyyetinde geçmeye baş*ladılar. Bunlar alay alay Ebû Sufyân'ın önünden geçiyorlardı: Önce bir alay (kendi sancağıyle) geçti. Ebû Sufyân, Abbâs'a:
— Yâ Abbâs! Bunlar kimlerdir? diye sordu. Abbâs:
— Gıfâr kabîlesidir, dedi. Ebû Sufyân:
— Benimle Gıfâr arasında ne münâsebet ve düşmanlık var ki bu*raya kadar geliyorlar? diye hayretini bildirdi.
Sonra Cuheyne kabilesi (kendi sancağı ile) geçti. Ebû Sufyân ev*velki suâli sordu. Sonra Sa'd ibmı Huzeym geçti. Ebû Sufyân bunu da öyle sordu. Sonra Suleym kabilesi kendi sancağı ile geçti. Ebû Suf*yân yine o suretle sordu. Nihayet Ebû Sufyân'ın ömründe benzerini görmediği yiğitlik örneği bir ketîbe yönelip geldi. Abbâs'a:
— Bu alay kimlerdir? diye sordu. Abbâs:
— Bunlar Ensâr'dır, dedi.
Ensâr'ın başında Sa'd ibnu Ubâde bulunuyordu. Ensâr'ın bay*rağı da onun beraberinde idi. Sa'd ibn Ubâde, Ebû Sufyân'ın önün*den geçerken:
— Yâ Ebâ Sufyân! Bu gün mehame (yânî en büyük harb) günü*dür. Bu günde Ka'be'de kan dökmek halâl kılınır! dedi.
Ebû Sufyân bu sözden sarsılarak, Abbâs'a:
— Yâ Abbâs! Bu gün Sen'in Ka'be'yi, Mekke halkını ve beni koruyacağın güzel bir gündür! dedi.
Sonra bir alay daha geldi. Bu alay sayıca alayların en azı idi. Bun*ların içinde Rasûlullah ile (Muhacir ve Ensâr'dan bir kısım) sahâbî-leri bulunuyordu. Peygamber'in sancağı da Zubeyr ibnu'l-Avvâm'ın beraberinde bulunuyordu. Rasûlullah, Ebû Sufyân'ın yanından ge*çerken, Ebû Sufyân:
— Sa'd ibn Ubâde'nin ne dediğini duyup bilmedin mi? dedi. Rasûlullah:
— "Sa'd ne söyledi?" diye sordu. Ebû Sufyân:
— Şunu şunu söyledi, diye Sa'd ibn Ubâde'nin sözlerini haber verdi."
Rasûlullah:
— "Sa'dyanlış söylemiştir. Bu gün Allah'ın Ka'be'yi (İslâm'ı izhâr, üstünde Bilâl'in ezam, ve onda bulunan putları ve suretleri gi*dermek suretiyle) büyülteceği bir gündür. Ve bu gün Ka'be (Tevhîd libâsı ile) kisv elenecektir I" buyurdu.
Râvî Urve devamla: Rasûlullah bayrağının el-Hacûn mevkiinde dikilmesini emretti, dedi.
Yine Urve bir rivayetinde şöyle demiştir: Bana Cubeyr ibn Mut'-ım'ın oğlu Nâfi' haber verip şöyle dedi: Ben (Mekke'nin fethinden
bir haylî zaman sonra) Abbâs'tan işittim, Zubeyr ibnu'l-Avvâm'a hitaben:
— Yâ Ebâ Abdillah! (Mekke'nin fethi günü) Rasûlullah sana bay*rağı işte şuraya dikmeni emretmişti! dedi.
Yine Urve dedi ki: Rasûlullah o gün Hâlid ibnu'l-Velîd'e Mek*ke'nin üst tarafındaki Kedâ mevkiinden girmesini emretti. Peygam*ber ise (Mekke'nin alt tarafındaki) Kudâ mevkiinden girmişti. Mekke'ye girerken, Hâlid ibnu'l-Velîd'in süvârî fırkasından iki mü-câhid kişi şehîd oldu. Bunlar Hubeyş ibnu'l-Eş'ar ile Kurz ibnu Câ-bir el-Fıhrf dir.

289-.......Muâviyetu'bnu Kurre şöyle dedi: Ben Abdullah ibnuMugaffel(R)'den işittim, şöyle diyordu: Ben Mekke'nin fethi günü Rasûlullah'ı dişi devesi üzerinde gördüm. O, sesini dalgalandırıp na'me yaparak el-Feth Sûresi'ni okuyordu.
Râvî Muâviye: İnsanların etrafıma toplanması düşüncesi olma*saydı, Abdullah ibn Mugaffel'in (Rasûlullah'in okuyuşunu hikâye ederken) sesini dalgalandırarak yükselttiği gibi ben de sesimi dalga*landırıp yükseltirdim, demiştir.

290-.......ez-Zuhrî, AlîibnHüseyin'den; oda AmribnUsmân'dan (tahdîs etti ki), Usâme ibn Zeyd, fetih zamanında:
— Yâ Rasûlallah, yarın Mekke'de nereye ineceksiniz? diye sor*muş.
Peygamber (S) de:
— "Akîl bize evden menzilden birşey bıraktı mı ki?" buyurdu; sonra da (bunun sebebini bildirerek): "Mü'min kâfire vâris olmaz, kâfir de mü'mine vâris olmaz" buyurdu.
ez-Zuhrî'ye:
— Ebû Tâlib'e kim vâris oldu? diye soruldu. ez-Zuhrî:
—. Ona Akîl ile Tâlib vâris oldular, dedi.
Ma'mer ibn Râşid, ez-Zuhrî'den yaptığı rivayetinde: *'Yarın ne*reye ineceksiniz?" sorusunu "Haccı sırasında" lâfzıyle söyledi. Yû*nus ibn Yezîd el-Eylî ise kendi rivayetinde ne "Haccetihi" lâfzını, ne de "Fetih zamanı" lâfzını söyledi.

291-.......Ebû Hureyre (R) şöyle demiştir: Rasûlullah (S) -fe*tihten bir gün önce-: "Allah Mekke'nin fethim müyesser kılarsa, in-şâallah yarın konağımız Kinâne oğulları 'nın Hayfıiyknı yurdu)r ki, orası vaktiyle Kinâne oğulları 'yleKureyş müşriklerinin küfür üze*rine andlaştıkları yerdir" buyurdu.

292-.......Ebû Hureyre (R) şöyle demiştir: Rasûlullah (S) –fetihakabinde- Huneyn gazvesine çıkmak istediği zaman: "Yarın menzi*limiz inşâallah Kinâne oğulları Hayfı'ndadır ki, orası vaktiyle Kinâ*ne oğulları'yle Kureyş'in küfür üzerine yemînleştikleriyerdir" buyur*du.

293-.......Bize İmâm Mâlik, İbn Şihâb'dan; o daEnes ibn Mâlik(R)'ten tahdîs etti (o, şöyle demiştir): Peygamber (S) fetih günü Mek*ke'ye başında miğfer olduğu hâlde girdi. Başından miğferi çıkardığı zaman yanına bir adam geldi de:
— Abdullah ibn Hatal, Ka'be'nin örtüsüne tutunmaktadır, de*di.
Peygamber:
— "Onu öldür!" buyurdu.
Hadîsin râvîsi İmâm Mâlik: Allah en bilendir ki, benim zannı-ma göre o gün Peygamber ihrâmlı değildi, demiştir .

294-.......Abdullah ibnu Mes'ûd (R) şöyle demiştir: Peygam*ber (S) Mekke'nin fethi günü Ka'be'nin avlusuna girdi. Ka'be'nin et*rafında ibâdet için dikilmiş üçyüzaltmış put vardı. Peygamber (S) elindeki deynekle bu putlara dürtmeye ve şu âyetleri söylemeye baş*ladı: "Hakk geldi, bâtıl gitti yok oldu", "Hakk geldi, hâlbukibâul ne îcâda, ne de öleni diriltmeye muktedir değildir".

295-.......Bize Eyyûb, İkrime'den; o da İbn Abbâs(R)Jdan tahdîsetti (o, şöyle demiştir): Rasûlullah (S) -fetih günü- Mekke'ye geldi*ğinde Ka'be'ye girmekten çekindi. Çünkü Ka'be'de birçok ilâhlar (yânî putlar) vardı. Rasûlullah bunların çıkarılmasını emretti ve bütün putlar çıkarıldı, tbrâhîm ve İsmâîl Peygamberler'in suretleri de ellerinde ezlâm (denilen fa'l kalemleri) olduğu hâlde çıkarıldılar. Peygamber (bu iki surete bakarak):
— "Allah bu suretleri yapanları helak etsin! Allah 'a yemîn ede*rim ki, bu putperestler bu iki peygamberin hiçbir zaman rızklarını böyle fa'l kalemleriyle aramadıklarını bilmişlerdir!" buyurdu.
Sonra Beyt'e girdi ve Beyt'in her tarafında tekbîr getirdi. Fakat Beyt'in içinde namaz kılmadan dışarı çıktı.
Ma'mer, Eyyûb'dan yaptığı rivayetinde Abdu's-Samed'e mutâ-baat etti. Vuheyb de: Bize Eyyûb, îkrime'den; o da Peygamber'den tahdîs etti., demiştir