"Bir adam, Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın yanında bir başkasını medh u sena etmişti.
"Yazık sana! Arkadaşının boynunu kestin" buyurdular ve bunu üç kere tekrar ettiler. Sonra da şu açıklamayı yaptılar:
"Bir kimse kardeşini illa da övecekse bari: "Falancayı zannederim, ona Allah kafidir.Ben Allah'a karşı kimseyi tezkiye etmem (çünkü Allah herkesi benden iyi bilir). -Ondan (böyle bir fazilet) biliyorsa- falanca şöyle şöyledir" desin." [Buhârî, Şehadat 16 , Edeb 54, 95; Müslim, Zühd 65, (3000); Ebu Davud, Edeb 10, (4805).]
ـ5394 ـ4ـ وعن أبي هريرة رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]أمَرَنَا رَسُولُ اللّهِ # أنْ نَحْثُوَ في أفْوَاهِ الْمَدَّاحِىنَ التُّرَابَ[. أخرجه الترمذي.»المدّاحون« هم الذين اتخذوا مدح الناس عادة يستأكلون به الممدوح. فأما من مدح على ا‘مر الحسن والفعل المحمود ترغيباً له في أمثاله وتحريضاً للناس على اقتداء به في أشباهه فليس بمدّاح.والمراد »بالتُّرابِ« عينه، أو يكون مؤوّ بمعنى الخيبة والحرمان.