Hadisin manası şudur: Allahü Teala buyurur ki; "Ey Ademoğlu günahlarına tevbe etmek, Allah'tan günahlarım bağışlamasını dilemek ve Allah'ın kullarına vaadettiği üzere tevbe edenlerin günahlarını bağışlayacağı hususunda hüsn-i zan'da bulunmak suretiyle dua etmeye, günahların için bağışlama dilemeye ve duanın kabul edilmesi için ümitli olmaya devam edersen, Allah senin bütün günahlarını bağışlar. Günah işlediğin vakitteki duru*mun ne olursa olsun. îster gaflet, ister unutma dolayısıyla işlemiş ol. Bana soru sorup, niye filancayı bağışladın, diyen hiç kimseye aldırış etmem. Çünkü Ben yaptığımdan sorumlu tutulmam". Al*lahü Teala ayet-i kerimede şöyle buyuruyor: "O Allah yaptıklarından sorumlu tutulmaz, onlar ise sorumlu tutulurlar". Allah buyurur ki: Ben yüce kitabımda: "iyilikler kötülükleri gide*rir" diye bildirdim. Sen günah işledin sonra Bana dönüp bağışlama dilemedin. Bana dönmek ve bağışlanma dilemek ise iyi*liklerin başında gelir. Dolayısıyla bunlar kötülükleri giderir. (Nite*kim Resulullah Aleyhisselâm'da: "Kötülük işlediğin zaman ar*kasından onu silecek bir iyilik yap" buyuruyor.).
Ey Ademoğlu, günahların büyüklük ve çokluk itibariyle yerle göğün arasını doldurarak göğün kenarlarına ulaşmış olsa da, ardından bağışlama dilesen ve yaptıklarına pişman olsan, günahlarına tevbe etsen, kimseye aldırış etmem, kimse de Bana engel olamaz, Ben senin günahlarını bağışlarım. Çünkü ben dile*diğimi, yapanım. Ben kendi katımdan bir ihsan ve rahmet olarak bunu vaadettim ve Ben vaadime muhalefet etmem.
Ey Ademoğlu sen Bana yer dolusu günah ve hata ile gelir, bu*nunla birlikte tevhid yolundan ayrılmamış olur, bana herhangibir şeyi ortak koşmamış olursan, Ben de seni yerin dolusu kadarıyla veya senin hata ve günahlarını karşılayacak miktarda bağışlama ile karşılarım ki, Benim mağfiretim mizanda senin günahlarını kaplasın ve senin azab edilmeni gerektirecek bir günahın kal*masın.
Bu hadiste büyük bir ümid, tevbe edenler için bir müjde ve in*sanları tevbeye, güzel ümide ve tevhid inancına yapışmaya teşvik vardırMümin için efdal olan genellikle havf (korku) tarafının reca (ümid) tarafına, ihtiyarlık ve hastalık halinde ise reca tarafının havf tarafına ağır basmasıdır