14-.......İbn Cureyc haber verip şöyle dedi: Bana Yûsuf ibn Mâ"hek haber verip şöyle dedi: Ben Mü'minlerin annesi Âişe'nin yanın*da idim. Derken onun yanına Iraklı bir kimse çıkageldi de:
— Kefenin hangisi daha hayırlıdır? dedi. Âişe:
— Yazık sana! (Artık ölümünden sonra hislerin bâtıl olduğu için) sana hangi şey zarar verebilir ki? dedi.
Bu sefer o Iraklı zât:
— Ey mü'minlerin annesi, bana kendi Mushaf'ını göster, dedi. Âişe:
— Niçin? diye sordu. O zât:
— Ben ümîd ederim ki, Kur'ân'ı senin Mushaf'ına göre te'lîf ede*rim. Çünkü Kur'ân te'lîf edilmiş olmayarak okunuyor, dedi.
Âişe:
— Diğer sûrenin kıraatinden evvel Kur'ân'in hangi sûresini oku*muş olsan sana ne zarar verir ki? Kur'ân'dan ilk nazil olan Mufas-sal'dan, içinde cennet ve ateş zikrolunan bir sûredir. Nihayet insanlar İslâm'a döndükleri zaman, halâl ve haram nazil oldu. Şayet ilk evvel "Şarab içmeyin " yasağı inseydi, insanlar elbette: Biz ebeden şarâbı bırakmayız, derlerdi. Ve şayet yine ilk evvel "Zina etmeyin" yasağı inmiş olsaydı, insanlar muhakkak: Biz zinayı ebeden bırakmayız, di*yeceklerdi. Yeminle söylüyorum ki, ben henüz oyun oynayan bir kız çocuğu iken Mekke'de Muhammed'e: "BeVVs-sâatu meviduhum ve's-sâatu edhâ ve emerru=Daha doğrusu onlara va *d olunan asil vakit, o saattir. O saat daha belâlı ve daha acıdır"(ei-Kamer: 46) inmiştir, el-Bakara ile en-Nisâ Sûreleri ancak ben Peygamber'in yamndayken in*mişlerdir, dedi.
Râvî dedi ki: Bundan sonra Âişe, o Iraklı için Mushaf'ı meyda*na çıkardı ve o şahsa sûrenin -bir rivayette: Sûrelerin- âyetlerini imlâ ettirip yazdırdı .
15-.......Ebû İshâk dedi ki: Ben Yezîd oğlu Abdurrahmân'dan işittim, o şöyle dedi: Ben İbn Mes'ûd'dan işittim, o, Benû İsrâîl (yânî el-İsrâ), el-Kehf, Meryem, Tâhâ ve el-Enbiyâ Sûreleri hakkında, bu sûreler ilk atiklerdendirler, bunlar kadîm sûrelerdendirler, diyordu .
16-.......el-Berâ (R): Ben "Sebbih isme Rabbike'UaHâ"sûresi*ni, Peygamber'in Medine'ye gelmesinden evvel öğrendim, dedi .
17-.......Şakîk şöyle dedi: Abdullah (ibnMes'ûd): Ben Peygamber'in herbir rek'atte ikişer ikişer okumak âdetinde olduğu uzunluk ve kısalıkça birbirine yakın bulunan sûreleri kat'î olarak bilmişim-dir, dedi. Müteakiben Abdullah oturduğu yerden kalktı, odasına girdi, beraberinde Alkame de girdi. Sonra Alkame dışarıya çıktı. Biz hemen Alkame'ye bu sûreleri sorduk. Alkame:
— İbn Mes'ûd'un te'lîfi üzere el-Mufassal'm evvelinden yirmi sûredir. Onların sonuncusu "Hâmîmler"dir, Mim. ed-Duhân" ve "Amme yetesâelûn", dedi.