2980) "... Câbir bin Abdillah (Radtyallâhü anhümâ)'dm; Şöyle de-mİştİr:
Biz Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'in beraberinde sırf hac niyetiyle ihrama girdik, um re yi hacca katmadık. Sonra Zilhicce ayının dördüncü günü (sabahı) Mekke'ye vardık. Biz Ka'be'yi tavaf edip Safa ile Merve arasında sa'y edince Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) haccımızı umre'ye çevirmemizi ve ihramdan çıkıp kadınlarımıza yaklaşabilmemizi emretti. Bunun üzerine biz kendi aramızda : Bizim ile Arefe (günü veya Arafat) arasında ancak beş gün var. Biz kadınlarımızdan bile yararlanmış olarak Arafat'a çıkacağız (Bu ne hâldir?) diye konuştuk (bu duruma hayret ettik). Sonra Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
Ben şüphesiz hepinizden ziyâde hayra düşkün, Allah'a itaatkâr ve doğruyum. Ve (beraberimdeki) kurbanlık olmasaydı (umre1 yi yaptıktan sonra) ben muhakkak ihramdan çıkacaktım, buyurdu. Sonra Surakâ bin Mâlik (Radıyallâhü anh) (Resül-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'e) :
Bu mut'a'mız (yâni umre için ettiğimiz tavaf ve sa'y'den sonra ihramdan çıkmak suretiyle yararlanmamız) bu yılımıza mı mahsustur, yoksa ebediyen meşru mudur? diye sordu. ResûM Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
Hayır, (bu yıla mahsus değildir). Bilâkis ilelebed meşrudur, buyurdu."
2981) "... Âişe (RadtyaUâhü artkâydan; Şöyle demiştir:
Biz Zilkade ayının bitimine beş gün kala Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'in beraberinde (Medine'den hac yolculuğuna) çık-tık. (Hac mevsiminde umre değil) ancak hac edilir sanıyorduk. Nihayet varıp (Mekke'ye) yaklaştığımız zaman Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem), beraberinde kurbanlık olmayanların (tavaf ve sa'y'den sonra) ihramdan çıkmalarını emretti. Beraberinde kurbanlık olanlar dışında kalan herkes (tavaf ve sa'y'den sonra) ihramdan çıktı. Kurban bayramı günü olunca bize sığır eti getirildi ve Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'in, zevceleri yerine kurban kestiği söylendi."
2982) "... El-Berâ bin Âzib (Radıyailâhü ank)'den; Şöyle demiştir :
R e sû I u II ah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) ve ashabı başımızda (hac yolculuğuna) çıktılar. Biz (sahâbilerin çoğu) hac niyetiyle ihrama girdik. Sonra Mekke'ye vardığımız zaman Resül-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) (bize) :
Bu haccınızı um re'ye çeviriniz, buyurdu. S ah âbı ler: Yâ Resûlallah! Biz hac niyetiyle ihrama girdik. (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
Size emrettiğim şeye bakınız, (onu) yapınız, buyurdu. Sahâbiler: İhramdan çıkmaya yanaşmadılar. Resûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) (bu duruma) hiddetlenip gitti. Sonra Âişe (Radıyailâhü anhâ)'nm yanma öfkeli olarak girdi. Âişe (Radıyailâhü anhâ) :
(Yâ Resûlallah)! Kim seni hiddetlendirdi? Allah o kimsenin cezasını versin, dedi. Resûl-i Ekrem (Sallalîahü Aleyhi ve Sellem) :
Ben bir şeyi emredip de bana uyulmadığı halde nasıl hiddetlenmeyeyim? diye cevab verdi.*'
2983) "... Esma bint-i Ebî Bekir (Radtyallâhii anhümâydan; Şöyle demiştir :
Biz Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'in beraberinde ih-râmlı olarak (Hac yolculuğuna) çıktık. Sonra Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
Beraberinde kurbanlık olanlar ihrâmlı kalsınlar ve beraberinde kurbanlık olmayanlar (tavaf ve sa'y'den sonra) ihramdan çıksınlar, buyurdu. Esma demiştir ki:
Benim beraberimde kurbanlık yoktu. Bu nedenle ben ihramdan çıktım. (Kocam) Zübeyr'in beraberinde kurbanlık vardı, o ihramdan çıkmadı. Sonra ben (ziyaret) elbisemi giyip Zübeyr'in yanma varıp oturdum.:
Yanımdan kalk, benden uzak dur, dedi. Ben de i Senin üstüne atılacağımdan mı korkuyorsun, dedim."