Suçlu bulundu: 'Kırmızı Başlıklı Kız'

Suçlu bulundu: 'Kırmızı Başlıklı Kız'

Ne de tüm ayrıntısıyla çizilmiş suikast krokileriyle Ümraniye-Cumhuriyet hattında pimi çekilmiş el bombacıkları…
Hepsini unutalım, temiz bir süngerle temizleyelim kan damlamış o hesaplaşma masasını… Uzlaşalım hemen ve zaten arka odada kilitlemiş olduğumuz cezalı kızları kulaklarından tuttuğumuz gibi spotların altına çekelim…


Gerçi darbe yapmadılar, adam öldürmediler ama olsun;‘var’lar ya, ‘türbanlılar’ yeter!


Para patronları emir buyurdu: Uzlaşılsın! Hemen anlaşıldı, çözüldü şipşak patron şifresi:
Şu türban var ya şu türban, her şey onun yüzünden!
Yoksa ne var Menderes de yargılandıydı, Erdoğan da yargılanıverir,
birkaç “iyi çocuk” birkaç bombacık atıverdi, birkaç boğaz kesiliverdi,
birkaç Rahip, birkaç Hrant öldürülüverdi, unut gitsin!


Sen türbana bak türbana! O kırmızı yanaklı,
rüküş mü rüküş, köylü mü köylü kızlar, kadınlar yok mu;
o her adımda konserde, çarşıda, açılışta,
kırmızı, sarı ve yeşil tüm ışıklarda ve sair her yerde karşımıza dikiliveren şu gericiler...


Hah işte o bohçacı kılıklılar! Çizersin üstlerini, kazırsın hayattan,
oh be, yaşasın demokrasi, yaşasın laiklik, yaşasın ekonomik istikrar, yaşasın uzlaşı!


Sanki bitmeyen bir dejavu! Adnan Menderes’in Yassıada duruşmaları sanki hiç bitmemiş, sanki kalem hiç kırılmamıştır tükenmez kalem, sanki darağaçlarını takır takır çatanların hamarat coşkusu (Cellat Tansel Hanım'dan ödünç alarak kullanıyoruz bu kelimeyi) hiç dinmemiştir bu ülkede…

Yassıada duruşmalarının yayınlanmış tüm metinlerini ve deşifre edilmiş tüm celselerini okurken hissettiklerim, hayır bir ülkenin “olağanüstü şartları” değildir
şimdi anlıyorum; o celseler kapanmamıştır ve hâlâ devam etmektedir,

adam asmaca bir çocuk oyunu değil, bu ülkenin “olağan halidir”.

Celselerin tümünü okudum
ve tüm gayri ciddi iddiaları
bir tarafa koyduktan sonra derim ki:


Adnan Menderes’i, astıran yegâne icraatı EZAN meselesidir…

İşte bugünün suçlusu da, EZAN’ın öz kardeşi TESETTÜR’dür.


Suçlu bulunmuştur: TÜRBAN