Konunun baş kısmında buna değinmiş ve müctehidlerin bir kısmının ictihad ve görüşüne yer vermiştik. Şüphesiz en uygun olanı, ibadeti -şartlar elverdiği takdirde- vaktinde yerine getirmek ve zaruri bir sebep olmadıkça geciktirmemektir. Zira ecelin ne zaman bizi ya*kalayacağını bilemiyoruz. Farz olan haccı geciktirmemiz, fırsatları kaçırmamıza sebep olabilir ve o zaman bu farzı -gerektiği halde- ye*rine getirmeden dünyadan ayrılmış oluruz ki, onu telafi etmemiz de artık mümkün olmaz ve günahlarımızın bağışlanmasına vesile olan, ilahi emre uymamızdan dolayı Cennet'in kapılarım bize açan bir iba*deti kaçırmanın üzüntüsü içinde hayıflanıp kalırız.

Konuyla İlgili Hadisler


îbn Abbas (r.a.) dan yapılan rivayete göre, Resulüllah (s.a.v.j Efendimiz şöyle buyurmuştur: "Hac için (yani farz olanı için) acele ediniz. Çünkü sizden biriniz, kendisine nelerin arız ola*cağını bilemez."
Said b. Cübeyr'in îbn Abbas'dan ve Fazıldan veya onlardan bi*rinin diğerinden yaptığı rivayete göre, Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmuştur:
"Haccetmeyi dileyen kimse acele etsin. Çünkü insan has*talanabilir, eşyasını taşıyan yük hayvanı veya kafile kaybo*labilir ve birtakım hacetler ortaya çıkabilir."
el-Hasan'ın yaptığı rivayete göre, Ömer b. Hattab (r.a.) şöyle demiştir:
İçimden geçirip istedim ki, şu belde ve yörelere bazı adamlar göndereyim de, mevcut imkanı olduğu halde haccet-meyenlere bir baksınlar ve üzerlerine cizye koysunlar. (Çünkü gerçekte) öyleleri müslüman değildirler, müslümaıı değildirler!"