Kutsal Kitabımız Kur'ân-ı Kerim'de Rabbimiz, birçok gerçekleri,
çeşitli olayları ve uymamız gereken emir ve yasakları bildirirken bu ilgilerle varlığını, birliğini; başlangıçsız, sonsuz, hiç bir şeye benzemez, kendi başına yetkin, Hepdiri, her şeyi Hepgörür, her şeyi Hepduyar,
Hepgüçlü, Hepyaratıcı ve
Hepkonuşur olduğunu da ayrıca bizlere anlatmaktadır.
Bu konudaki bilgiler ilâhî üslûb içinde Kur'ân-ı Kerim'in başından sonuna kadar serpiştirilmiştir.
Dolayısıyla her konuda olduğu gibi O'nun yüce sıfatları hakkında da geniş ve mükemmel bir bilgi sahibi olabilmek için
Kur'ân-ı Kerim'i başından sonuna kadar çok iyi bilmek gerekir.
Bu ise herkes için pek kolay olmadığından akâid yazarları bu yüce sıfatları bir araya getirerek ve hatta onları
“Sıfat-ı Selbiye” ve “Sıfat-ı Zâtiyye ya da Sübûtiye” adları altında gruplandırarak açıklamışlardır.
Selefî yazarlar ise (kendilerince) Kur'ân-ı Kerim'in üslûbunu
örnek alarak yalnızca ilâhî sıfatları değil, aynı zamanda bütün tevhid bilgilerini de serpiştirilmiş bir şekilde kâleme almayı bir gelenek haline getirmişlerdir. Ancak insan tarafından aktarılan bilgilerin yine insana ait olan sistem ve metodlar içinde verilmesi daha faydalı olur.
Bir kısım yazarlar Allah Teâlâ'nın sıfatlarından bazıları arasındaki yakınlık sebebiyle onları birleştirerek açıklamışlardır.
Örneğin “Yoktan yaratıcılık” demek olan
“Tekvin” ile “En üstün güç”
demek olan “Kudret” sıfatlarını; keza, işitme ve görme sıfatlarını
aynı konunun çerçevesi içinde işlemişlerdir.
Dolayısıyla bu yüce sıfatlar bazı eserlerde onüç, bir kısmında ise ondört olarak geçmektedir.
Elbetteki amaç bu bilgileri mutlaka belli bir sayıyla vermek değil,
bilakis en iyi ve en kolay anlaşılabilir bir açıklama ile sunmaktır.
Onun için bu metod farkları kesinlikle bir sorun oluşturmamaktadır.
Ferit Aydın, İslam’da İnanç Sistemi, Kahraman Yayınları: 213-214.