Meme başı akıntısı bu sebeple meme ameliyatı geçirenlerin oranı ise %7-8�i oluşturmaktadır.Yaş olarak da en sık 25-45 yaşları arasında görülür.

Meme başı akıntısı daha çok iyi huylu hastalıklarla birlikte olmasına karşın akıntının bir memeden ya da her iki memeden olması akıntının kanlı veya kansız olması altta yatan olası kötü hastalığı ortaya çıkarmak açısından önemli noktalardır.

Adet döneminin başlamasından itibaren gebelikte gebelik ve laktasyon dışında ortaya çıktığında patolojik olarak kabul edilir.

Meme başı akıntıları genel olarak üç grup altında incelenebilir;

# Galaktore

# Kansız akıntı

# Kanlı akıntı

GALAKTORE

Her iki memeden farmakolojik (ilaçlara bağlı) veya endokrinolojik (hormonal) nedenlere bağlı olabilir.

Fizyolojik olarak;aşırı meme manüplasyonu (elle uyarılması) meme başlarının emilme şeklinde uyarılması buna yol açabilir. Tanı ve tedavi için uyarı kesilerek akıntının devam edip etmediğine bakılır.

Farmakolojik nedenler ise başka problemler nedeniyle kullanılan ilaçların galaktoreye sebep olmasıdır. Bu ilaçlar arasında en sık ülser ilaçları antiemetikler (bulantı giderici ilaçların bir kısmı) ve antidepresanlar sayılabilir. Ayrıca kronik morfin kullananlarda da görülebilir.

Endokrinolojik sebeplere gelince bir grup kadında galaktorenin sebebi kolayca açıklanamaz. Böyle durumlarda serum prolaktin seviyesi oldukça yardımcıdır. Prolaktin diğer hormonlarla birlikte memenin gelişimine katkıda bulunmaktır.

Gebelik sırasında prolaktin seviyesi yükselerek doğumdan hemen sonra 200 ng/ml ye ulaşır. Gebelik ve doğum olmaksızın prolaktin seviyesindeki artış hipofize ait tümoral bir kitleyi düşündürmelidir. Hastalarda kitleye bağlı baş ağrısı ve görme bozukluğu vardır. Tanı için görme alanı muayenesi yapılır.Kafa grafisi ile büyük bir hipofizer kitle ortaya çıkarılabilir. Daha küçük kitleler için bilgisayarlı tomografi ya da magnetik rezonans çekilebilir. Kitlenin boyutuna ve medikal(ilaç) tedavisinin sonucuna göre cerrahi eksizyon ve radyoterapi(ışın tedavisi) planlanabilir.

Bunların dışında hipotalamik kitleler cerrahi skarlar da galaktoreye sebep olabilir.

Eğer galaktore kontrol altına alınamıyor hastanın sosyal ve :-):-):-):-)üel yaşamını etkiliyorsa ayrıca gelecekte gebelik planı yoksa cerrahi ile tüm kanallar çıkarılabilir.

KANSIZ AKINTILAR

Pürülan Akıntılar: Sıklıkla çocuk emzirme döneminde görülmekle beraber postmenapozal kadınlarda da görülebilir. Memede ağrı tek taraflı akıntı enfeksiyon (iltihap) belirtileri ile birlikte mevcuttur. Enflamasyona ait klinik ve laboratuar bulguları ile tanı koyulabilir.

Tedavi için kültür alınarak uygun antibiyotik ve antiinflamatuar (iltihap giderici) verilir. Eğer apse oluşmuşsa insizyon ve drenaj gereklidir. Ayrıca inflamatuar kanser açısından dikkatli olmak gerekmektedir.

KANLI AKINTILAR

Bu hastalarda sıklıkla

# %48.1 İntraduktal papillom

# %32.9 Fibrokistik değişiklik

# %14.3 Kanser

# %4.8 Duktal ektazi

saptanmıştır.

Meme duktus ektazisinde (meme kanallarının genişlemesi) bu tür akıntı görülür.Bu grupta akıntılar farklı renklerde kahverengi-gri ve kırmızımsı kahverengi olabilir. Bu son renk kanlı akıntı ile karışabilir.

İntraduktal papillomlar da bu tür akıntılara sebep olabilir.Genellikle 20-40 yaşlarında görülürler. Çoğunlukla meme başına yakın bir kist ya da genişlemiş bir duktus içinde gelişen genellikle 1 cm� den küçük lezyondur. Bazen papillomlar birçok duktusda ve duktusun farklı yerlerinde de olabilir. Fizik muayene ile akıntının geldiği duktus saptanmaya çalışılır. Tanıda mamografi yalnız başına yetersizdir. Duktografi (kanallardan ilaç verilerek görüntüleme) ve histopatolojik (parçanın alınarak mikroskop altında incelenmesi) tanıda önemlidir.

Bu akıntılar sıklıkla kanserle veya prekaseröz mastopati ile birliktedir. Akıntı tek taraflı kitle var ise sitolojik ve mamografik bulgular da değerlendirilerek kanser ayırıcı tanısına gidilmelidir

Akıntı serösanginöz (sulu-kanlı gibi) ya da kanlı ise 50 yaşın altında iyi huylu olma olasılığı artarken 50 yaşın üstünde kötü bir hastalık ile birlikteliği sıktır. Yaş artışı ve kitle varlığı kanser olasılığını akla getirmelidir.

Meme başı akıntısında hastaya yaklaşım ve tanı yöntemleri ne olmalıdır ?

Eğer akıntı çamaşır üzerinde spontan fark edilmişse bu hastanın aktivasyonu örneğin jimnastik sonrası fark edilenden daha önemlidir. Akıntının menstruel siklus (adet kanamaları) herpes zoster gibi enfeksiyonlarda ayırıcı tanıda önemlidir. Hikayede ilaç kullanımı araştırılmalıdır.

Hasta yaşı ve ailede kanser hikayesi meme kanseri gelişiminde artmış bir risktir. Tüm menapoz sonrası akıntılar önemlidir.

Her iki memenin fizik muayenesi nazik ve dikkatli biçimde yapılmalıdır. Akıntının geldiği kadranın demonstrasyonu önemlidir. Akıntının rengi ve konsantrasyonu gözlenir. Sitoloji yapılabilir fakat yalancı negatif sonuç oranı yüksektir. Sitoloji şüpheli kitle tespit edilememişse kesin tanı için akıntının geldiği meme duktusu çıkarılarak tanıya gidilmelidir. Tüm palpe edilen (ele gelen) kitlelerde ince iğne aspirasyon biyopsisi gereklidir. Histopatolojik tanı daha değerlidir ve bizi kesin tanıya götürür. Mammografi öncelikle yapılmalıdır. Duktografi özellikle intraduktal papillom tanısında yardımcı olabilir.

Sonuç olarak tek taraflı akıntının gelip gelmediğini kontrol için kesinlikle meme başını uyarmamalıyız. Akıntı var ise zaten gelecektir.