Kardeşimizin etini yemeyelim!
İnsan olarak sahip olduğumuz kötü huylardan biri de "gıybet"tir. Dedikodu, koğuculuk, laf taşımak, arkadan birini çekiştirmek, "gıybet"in Türkçedeki karşılığını oluşturmaktadır. Bir kişinin işittiği zaman hoşlanmayacağı şeyleri arkasından söylemeye gıybet denir. Bu Kur'anımızın yasakladığı çok büyük ve haram bir davranış olup ahlâk dışı bir harekettir. Dedikodu, başkalarında kusur arama alışkanlığının, sürekli memnuniyetsizliğin, can sıkıntısının, hiçbir işi başaramamış olmanın sonucudur. Bazıları kendi kusurlarını görüp düzeltecekleri yerde, başkalarının eksiklerini araştırıp etrafa yaymaya çalışırlar. "Yapma, konuşma günahtır!" dendiğinde de "Yalan değil ki, ben bunu onun yüzüne de söylerim!" derler. Zaten doğru olan bir şeyi o kişinin haberi olmadan arkasından konuşmaya gıybet denir. Eğer söylenen şey yalan olsaydı, ona gıybet değil, iftira denirdi.
Gıybet, Kur'ân-ı Kerimde kesin olarak yasaklanmıştır: "Bir kısmınız diğer bir kısmınızı çekiştirmesin. Hiç sizden biriniz ölü kardeşinizin etini yemek ister mi? Bundan tiksinirsiniz değil mi?" (Hucurât/12)
Hz. Peygamber'den (sas) rivayet edilen birçok hadis-i şeriflerde de dedikodunun kesin bir şekilde çirkinliği vurgulanmakta ve yasaklanmaktadır:
"Gıybet, zinadan daha kötüdür. Çünkü bir adam zina eder, Allah'a tövbe eder ve Allah onun tövbesini kabul eder. Ama dedikodu eden kimse, ancak gıybetini yaptığı kimsenin affıyla mağfirete uğrar." (el-Münziri, a.g.e. V, 155)
Gıybet "kul hakkı" sınıfında
Bediüzzaman, Mektubat adlı eserinde bu ayetleri şöyle tefsir ediyor: (22. Mektub'un sonu)
1. Soru edatı olan ilk harf diyor ki: Acaba, soru sorma ve cevap verme yeri olan aklınız yok mu ki, bu kadar çirkin bir şeyi anlamıyor?
2. "Hoşlanır mı?" kelimesi diyor ki: Acaba, sevme ve nefret etme yeri olan kalbiniz bozulmuş mu ki, en nefret edilen bir işi seviyor?
3. "Sizden biri" ifadesi diyor ki: İctimai ve medeni hayatınız ne hale gelmiş ki, hayatınızı zehirleyen böyle bir işi kabul ediyor?
4. "Yemekten hoşlanır mı?" ifadesi diyor ki: İnsanlığınıza ne olmuş ki, arkadaşınızı canavarcasına dişinizle parçalamaya çalışıyorsunuz?
5. "Ölmüş kardeşinin etini" ifadesi diyor ki: Kendi hemcinsinize acımanız yok mu ki, birçok yönden kardeşiniz olan mazlum bir insanın manevi kişiliğini insafsızca dişliyorsunuz? Ve hiç aklınız yok mu ki, kendi âzânızı kendi dişinizle deli gibi ısırıyorsunuz? Vicdanınız nerede? Yaratılışınız bozulmuş mu ki, en muhterem bir halde iken, ölü bir kardeşinizin etini yemek gibi en çirkin bir işi yapıyorsunuz?
Her açından kötü bir davranış
Gıybet, akıl açısından, kalb yönünden, insanlık olarak, vicdanen, yaratılış gayesi açısından kötü ve çirkin bir fiildir. Bu anlamıyla gıybet etmek; düşmanlığı, kıskançlığı ve inatçılığı bir meslek olarak seçen insanların kullandıkları bayağı bir silahtır. Şeref ve onur sahibi bir insan böyle bir şeye tenezzül edip kullanmaz. Gıybet etmek, mükerrem bir varlık olan insanlığa karşı bir günahtır. İnsanın şerefini ayaklar altına alan bir suçtur, sırttan hançerleme gibi kalleşçe bir tavırdır. Bundan dolayı iman nimetini kalbinde taşıyan bir insanın böyle bir hataya bile isteye düşmesi tahayyül edilemez.
Gıybetin caiz olabileceği yerler
1. Kötü bir adamın yaptıklarını o işi halledebilecek ve yetkili durumdaki birisine şikâyet etmek.
2. Eğer bir insan ticaret yapacağı veya evlilik bağı kuracağı birisi hakkında biriyle istişare ederse, o kişi gerçeği söylemediği takdirde önemli bir kötülüğün veya zararın meydana geleceğinden korkulursa, o zaman başka zaman gıybet diyebileceğimiz konuşma yapılabilir.
3. Bedensel özürlü birisini tarif etmek için.
4. Büyük günahları (içki, kumar, fuhuş, şirk) utanmadan açıkça işleyen adam hakkında konuşmak. Bunlar gıybet sayılmaz. Çünkü burada iyi niyetle, hak olan bir mesele dile getirilmektedir.
TÛBA İLKNUR AYDIN - Ailem Dergisi -Zaman