Cahillerden ve halk tabakasından çoğu namazı bilerek terkediyor ve boş zamanlarını top veya tavla oynayarak geçiriyorlar. Bu hususta İslam'ın verdiği hüküm nedir?
Sahih olarak rivayet olunan bir hadiste Resulullah (as) şöyle demekte*dir: "Tavla oynayan bilsin ki elini domuzun etine ve kanına batırmış gibi*dir." Bir başka hadiste, "tavla oynayan, Allah'a ve Resulüne isyan etmiş de*mektir" diye buyurmaktadır. Ali b. Ebu Talib, satranç oynayan bir topluma rastgelince onlara, "taparcasına kendinizi kaptırdığınız hu heykeller de ne o-luyor?" diye sordu. Bir rivayette de şöye deniyor: Hz. Ali satranç oynayanla*rın satranç tahtalarını kafalarına geçirdi. Selef alimlerinden bir kısmı, "sat*ranç kumardan bir bölümdür. Allah Azze'nin kumarı haram kılması benze*ri bir hüküm altındadır" diyorlar. Alimlerin pek çoğu satrancın herhangi bir bedel karşılığı oynanması halinde haram olacağını belirtiyorlar. Ortaya konan bir bedel karşılığında oynanması durumunda Allah'ın haram kıldığı kumar ve fal okları hükmü içerisine girmektedir. Dört mezhep imamına göre tavlanın herhangi bir bedel karşılığında ya da bedelsiz oynansın haram oluşu kesin*dir. Ama İmam Şafiî'nin bazı arkadaşları tavlanın ortada bir menfaat (karşılık) olmaksızın oynanması durumunda haram olmadığını savunuyorlar. Şafiî, bir çok arkadaşı, îmam Ahmed, Ebu Hanife ve diğer İmamlar, "tavla ister her*hangi bir bedel karşılığında oynansın isterse karşılıksız olsun haramdır" di*yorlar. Satrancı bu kabilden alan Malik, Ebu Hanife, Ahmed ve diğer imamlar onun tavla gibi haram olduğu görüşünü savunuyorlar. Hatta bu hususta han*gisinin verdiği hüküm daha kesin diye tartışmalar olmuştur. İmam Malik ve bazı şahsiyetler, "satranç tavla gibidir" diyor ve hükümlerini ona göre veri*yorlar, îmam Ahmed ise, "satranç tavladan daha ehven bir şeydir" diyor.
Bunları dikkate alan îmam Şafiî tavla konusuna eğilmiştir. Eğer tavla oy*nanmasında herhangi bir haramlık keyfiyeti yoksa bu durumda varolan bir kuşkunun sebebi nedir? Satrancın aksine tavla oyununda, para, mal veya benzeri şeyler galip gelen oyuncuya bedel olarak verilmek üzere ortaya kon*muştur. Satrançta ise galip gelene verilecek bir şey yoktur. Bazıları, "satranç taşlarının dizilişi itibariyle savaştaki iki tarafı temsil etmektedir" diyorlar. Oy*sa gerek tavla gerekse satranç, parasına veya başka bir bedel karşılığında oy*nanacak olursa satranç tavladan daha kötüdür. Zira parasına oynanan bir sat*ranç oyununun alimlerin ittifakıyla haram oluşu ortadadır. Yalan veya haram bir yeminle oynanan oyunların haramlığını alimlerin İttifakı, yani icma belir*lemiştir. Zira yalan ve yalan yemin temeline dayalı olarak oynanan oyunların -gerçek- ücretleri ya zulüm ya günahı gerektirecek bir suç-ya gerek.siz bir söz ve hareket ya da benzeri kötü bir şeydir. Böyle şeyler de alimlerin pek çoğuna göre haramdır, bu tip oyunlar haram olan bir unsur taşımasalar da Allah Azze'yi zikretmekten (anmaktan ve düşünmekten) ve namazdan alıkor. Düşmanlık ve kin tohumları eker. Bunların en büyük davetçisi de parasına veya başka bir bedel karşılığında oynanan tavladır. Satranç da eğer böyle ko*şullarla oynanacak olursa diğerinden daha kötüdür. Ama bunlardan birinde galibe verilmek üzere ortaya bir bedel konmuş ise, bu, bir malın batıl ve ha*ram yoldan yenilmesi demektir. Ama diğeri bu hükmün dışındadır. Allah Az-ze kumarı, İçki, ibadet için dikilen futlar ve fal oklanyla eşdeğerde ve aynı zeminde değerlendirmiştir. Zira bunlar Allah Azze'yi unutturur ve namaz kıl*maktan (ibadetten) ahkor. Bu da düşmanlık ve kinin davet olunması demek*tir. Satranç uzun zaman ya da çok sık oynanırsa kalbi karartır ve Allah'ı zik*retmeyi engeller. Bu durum belki de içkinin kalbi karartmasından da şiddetli*dir. Hz. Ali -belki de bunu gözönünde bulundurarak- satranç oynayanlara "putlara taparcasına kendinizi bu işe kaptırmışsınız" demiştir.