Meleklerin her biri bir delile istinaden vekil kılınmış mıdır? Bunun anla*mı ne olabilir?
Bu sorunun bir açıklaması ve cevabı olarak Süfyan b. Uyeyne'den şöyle rivayet edilmiştir: Kul bir iyilik yapmaya yönelince melek güzel bir koku du*yar. Ama kötü bir iş yapmaya yönelirse melek kötü bir koku duyar. Gerçek*ten allah Azze kulun nefsinde bulunan şeyleri dilediği gibi meleklere öğrete*bilir. Zaten Allah Azze bazı şahsiyetlere insanın içinde bulunan şeyleri bildir*meye muktedirdir. Öyleyse Allah bazen bazı kimselere insanın kalbinde bu*lunan şeyleri kendisi aracılığıyla bilebileceği şeyler ilham edebilir. Bunlar dikkate alındığında ise kulların işlerini çekip çevirmekle görevli olan meleğe Allah'ın birtakım şeyler öğretmesinin daha layık olduğu ortaya çıkar.
Allah Azze'nin, "biz insana şah damarından daha yakınız" ayeti konusunda şöyle denilmiştir: Burada kastolunan şey meleklerin insanoğluna çokça yakın oluşudur. Allah Teala melekleri kulun nefsine yerleştirerek ta vesveselerine kadar ulaştırır.
Bu hususta Abdullah b. Mes'ud şöyle diyor: Melek insanın yol arkadaşı gibidir. Onun yol arkadaşlığı İnsanoğlunun yaptığı İyi şeyleri onaylamak ve ona hayrı vaad etmektir. Şeytanın yol arkadaşlığı ise insanoğlunun yaptığı iyi şeyleri yalanlamak ve ona kötülüğü vaad etmektir.
Buharî'de şöyle geçmektedir: Resulullah (as) buyurdu ki, "istisnasız herbiriniz için meleklerden ve cinlerden birer arkadaş tayin edilmiştir." Sa*habeler, "senin için de mi aynıdır ey Allah'ın elçisi" dediler. Resulullah (as), "evet benim için de aynıdır. Ne var ki Allah Azze ona (cine) karşı hana yar*dım etti. Bu yüzden o (cin) bana yalnızca iyiliği emreder oldu" dedi. İnsa*nın yaptığını sandığı bir kötülüğü ona şeytan fısıldamış, yaptığını sandığı bir iyiliği de ona melek ilham etmiştir. Hem şeytan hem de melek yaptıkları şe*yin ilmini -bu iş için elverişli olan- bir yolla elde ederler.