Büyük Cami (Bornova)

İzmir ili Bornova ilçesinde bulunan bu caminin kitabesi bulunmadığından ne zaman ve kimin tarafından yapıldığı kesinlik kazanamamıştır. Yapı üslubu Anadolu’daki erken dönem yapılarına benzemektedir. Büyük olasılıkla bu cami Aydınoğulları döneminde yapılmıştır. Ayrıca cami içerisinde Roma dönemine tarihlenen kompozit sütunlar ve devşirme sütunlar da bulunmaktadır. Cami üzerindeki altı mısralık bir kitabeden h.1153 (1740) yılında Seyyit Ali Ağa tarafından onarıldığı öğrenilmektedir.

Kesme taş ve moloz taştan yapılmış olan cami kareye yakın dikdörtgen planlıdır. İbadet mekânı mihraba paralel her sırada üçer tane olmak üzere dört sütun dizisi ile beş sahna bölünmüştür. Caminin en ilginç yönü mihrap önünde kubbeli bir bölümün olmasıdır. Bu plan şekli Anadolu Selçukluları’na özgü bir plan şeklidir. Bunun benzerlerine Kayseri, Erzurum ve Birgi ulu camileri ile Beyşehir’deki Eşrefoğlu Camisi’nde de karşılaşılmaktadır. Bu plan şekli ile de Anadolu mimarisindeki ulu cami plan tiplerinin bir tekrarıdır.

Caminin önündeki son cemaat yeri altı sütunun taşıdığı altı bölümlüdür. Bu bölümlerin üzerleri kubbelidir. Cami içerisinde bezeme olarak dikkati çeken bir elemana rastlanmamakla beraber minarede baklavalara ve derz çizgileri ile karşılaşılmaktadır. Minaresi taş kaide üzerine yuvarlak gövdeli, geometrik ve zikzak desenli olup, tek şerefelidir.

Büyük Cami’nin avlusunun kuzeybatısında türbe ve güneyinde de Darülkurra bulunmaktadır.


Fatih Camisi (Foça)

Click this bar to view the full image.
İzmir ili Foça ilçesinde bulunan bu caminin üzerinde iki ayrı kitabe bulunmaktadır. Avlu kapısı üzerindeki kitabeden öğrenildiğine göre Mustafa Ağa isimli bir kişi tarafından 1531 yılında, Fatih Sultan Mehmet’in isteği üzerine Foça’nın Osmanlı topraklarına katılmasından sonra yaptırılmıştır. Sonraki yıllarda Kanuni Sultan Süleyman’ın emri ile, ancak padişahın ölümünden sonra 1569–1570 yılında yeniden yaptırıldığı ibadet mekânına giriş kapısı üzerindeki kitabeden öğrenilmektedir.

Cami bir sıra kesme taştan bir sıra tuğla hatıllı ve dikdörtgen planlı olarak yapılmış, üzeri ahşap bir çatı ile örtülmüştür. Caminin önünde yuvarlak kemerlerle birbirine bağlanmış altı sütunun taşıdığı bir son cemaat yeri bulunmaktadır. Bu son cemaat yeri ibadet mekânını örten çatının devamı ile örtülüdür. İbadet mekânına giriş kapısı yuvarlak kemerli ve mermerden olup, üzerinde sağır bir kemer ve Kanuni Sultan Süleyman’ın isteği ile yapıldığını belirten kitabe bulunmaktadır. İbadet mekânı altlı üstlü iki sıra halinde ikişer pencere ile aydınlatılmıştır. Bu pencerelerin alt sırasındakiler dikdörtgen, üst sıradakiler de alçı vitraylıdır.

Mihrap yuvarlak bir niş şeklindedir. Caminin yanındaki minaresi kesme taş kaideli, yuvarlak gövdeli ve tek şerefelidir.


Kayalar Camisi (Foça)


İzmir ili Foça ilçesinde, Fatih Camisi’nin 200 m. kuzeydoğusunda bulunan bu caminin kitabesi günümüze gelemediğinden yapım tarihi ve banisi konusunda kesin bilgi bulunmamaktadır. Bununla beraber yapının mimari üslubundan XV.-XVI. yüzyılda yapıldığı, XIX. yüzyılda da minaresinin yenilendiği anlaşılmaktadır.

Cami moloz taştan ve antik çağa ait devşirme taşlardan dikdörtgen planlı olarak yapılmıştır. Üzeri ahşap bir çatı ile örtülmüştür. İçten düz tavanlı olan yapı değişik zamanlarda yapılan onarımlarla orijinalliğinden oldukça uzaklaşmıştır.

Mihrap ve minberi sanat tarihi yönünden herhangi bir özellik taşımamakta olup, geç devir bezemeleri ile süslenmiştir. Yanındaki taş kaide üzerine yuvarlak gövdeli tek şerefeli minaresi XIX. yüzyıl mimari üslubunu yansıtacak biçimde soğan kubbelidir.


Hafız Süleyman Mescidi (Foça)


İzmir ili Foça ilçesinde bulunan bu cami kitabesinden öğrenildiğine göre Foça Kalesi Dizdarı Kurt Hacı Mustafa tarafından 1548 yılında yaptırılmıştır. Günümüze gelemeyen bu yapının yerine eski kalıntılarından da yararlanılarak XIX. yüzyılın sonunda Hafız Süleyman isimli bir kişi tarafından yeni bir cami yaptırılmıştır.

Cami I. Dünya Savaşı sırasında ibadete kapatılmış, uzun süre harap bir durumda kalmış, 1992 yılında onarılarak yeniden ibadete açılmıştır.

Bugünkü cami kesme taş ve moloz taştan kare planlı olarak yapılmış olup, üzeri ahşap bir çatı ile örtülmüştür. Giriş kapısı önüne ahşap bir sundurma eklenmiştir. İçten düz tavanlı olan ibadet mekânı içerisinde sanat tarihi yönünden önemli herhangi bir bezeme bulunmamaktadır. İbadet mekânı altlı üstlü pencerelerle aydınlatılmıştır. Bunlardan alt sıradakiler dikdörtgen söveli olup, üst sıradakiler ise yuvarlaktır.


Fatih Sultan Mehmet Valide Camisi (Foça)

İzmir ili Foça ilçesinde Yeni Foça’da bulunan eski bir kilise Fatih Sultan Mehmet tarafından camiye dönüştürülmüştür. Bundan sonra avlusuna da taş bir minare ile bir de medrese yapılmıştır.

Kesme taştan yapılmış olan caminin içerisinde Roma döneminden kalma bir sunak da vaaz kürsüsüne dönüştürülmüştür. Ayrıca avludaki MÖ. I. yüzyıla ait bir lahit de günümüzde şadırvan olarak kullanılmaktadır. Değişik zamanlarda yapılan onarımlarla cami özelliğini tümü ile yitirmiştir.

Yanında taş kaide üzerine yuvarlak gövdeli tek şerefeli minaresi bulunmaktadır.


Cezayirli (Çerkez) Camisi (Menemen)

İzmir ili Menemen ilçesi, Kasımpaşa Mahallesi’nde bulunan bu cami halk arasında Çerkez Camisi olarak tanınmıştır. Kitabesi bulunmadığından yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır. Yalnızca abdest alma musluklarının üzerinde bulunan bir kitabede caminin Cezayirli Mehmet Hoca tarafından h.1152 (1730–1740) yıllarında tamir edildiği yazılıdır. Bunun yanı sıra buradaki bir çeşmenin kitabesinde de Cezayirli Mehmet Hoca’nın h.1156 (1743) yıllarında bir çeşme yaptırdığı yazılıdır.

Bu durumda yapının XVI. yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır. Geçirdiği onarımlar nedeni ile de özelliğinden büyük ölçüde uzaklaşmıştır.


Çınarlı Camisi (Menemen)

İzmir ili Menemen ilçesi, Tülbentli Mahallesi’nde bulunan bu cami avlusundaki çınar ağaçlarından ötürü halk arasında Çınarlı Cami olarak tanınmıştır.

Caminin kitabesi günümüze gelemediğinden yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır. Bununla beraber, avlunun güneybatı köşesindeki iki cepheli çeşme üzerindeki kitabelerde h.1275 (1858–1859) tarihleri bulunmaktadır. Bu çeşme ile cami arasında yapım tekniği ve malzeme yönünden benzerlikler olduğu dikkate alınacak olursa, caminin de XIX. yüzyılın ortalarında yapıldığı sanılmaktadır. Bunun yanı sıra çeşme üzerindeki kitabede Çelebizade El Hac Mehmet Ağa’nın aynı zamanda yapının mütevellisi olduğu yazılıdır. Buradan yola çıkarak caminin de aynı tarihte ve aynı kişi tarafından yaptırıldığı düşünülmektedir.

Cami XIX. yüzyıl üslubunda kesme taştan yapılmış, kareye yakın dikdörtgen planlıdır. Değişik zamanlarda yapılan onarımlarla da özelliğinden kısmen uzaklaşmıştır.


Gazez Camisi (Menemen)

İzmir ili Menemen ilçesi, Ahi Hıdır Mahallesi’nde, Belediye binasının karşısında bulunan bu cami kitabesinden öğrenildiğine göre Mustafa bin Mahmud tarafından h.983 (1575–1576) yılında yaptırılmıştır.

Klasik Osmanlı mimarisi üslubunda, kesme taştan kare planlı olan caminin üzeri pandantifli merkezi bir kubbe ile örtülüdür. Giriş kapısı üzerinde girift silmelerin bulunuşu ile Konya Alâeddin Cami avlusundaki kümbetle benzerlik göstermektedir.


Mahkeme Camisi (Menemen)

İzmir ili Menemen ilçesi Pazarbaşı Mahallesi’nde bulunan bu caminin kitabesi günümüze gelemediğinden yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır. Yalnızca Evliya Çelebi bu cami ile ilgili bazı bilgiler vererek isminin Mahkeme Camisi olduğunu belirtmiştir. Cami avlusunun batı girişinde bulunan h.1275 (1858–1859) ve h.1324 (1906) tarihli iki onarım kitabesi bulunmaktadır.

Cami halk arasında Mehmet Paşa Camisi ve Çivili Cami olarak da tanınmaktadır.


İsa Bey Camisi (Selçuk)


İzmir ili Selçuk ilçesinde, Ayasuluk Kalesi ile St. John Kilisesi’nin bulunduğu tepenin batı yamacında olan bu cami, kapı üzerindeki kitabesinden öğrenildiğine göre h.776 (1375) tarihinde Aydınoğlu İsa Bey tarafından yaptırılmıştır. Mimarı Ali Bin Müşeymeş ed-Dımışki’dir. Aydınoğlu İsa Bey’in vakfiyesi günümüze gelemediğinden bu cami ile ilgili bilgiler eski gezginlerin yazdıklarından öğrenilmektedir. Evliya Çelebi bu yapıdan söz ederken kitabesini de kaydetmiştir.

Kitabe:
“Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla bu mübarek caminin inşa edilmesini büyük sultan, Millet fertlerinin maliki, İslam’ın ve Müslümanların sultanı, Devletin, dinin ve dünyanın medarı iftiharı Aydınoğlu Mehmet oğlu İsa emretti. Tanrı mülkünü ebedi kılsın. Ali İbni Dımışki yaptı ve bunu Şevval ayının 9'unda ve 776 (1375) senesinde yazdı”.

Cami Selçuk’un (Ayasuluk) Osmanlı yönetimine girmesinden sonra önemini yitirmiş ve cami de kendi haline terk edilmiştir. Zamanla harap olan bu yapı XIX. yüzyılın sonlarında çok bakımsız duruma gelmiştir. XIX. yüzyılın sonlarında bir süre kervansaray olarak kullanılmış, bu sırada da yapıda bir takım değişiklikler meydana gelmiştir. Örneğin; güney duvarındaki mihrap sökülmüş ve yerine bir kapı açılmıştır. XIX. yüzyılın sonlarında kırılan, parçalanan mihrabın üst kısmı İzmir Kestanepazarı Camisi’ne götürülmüş ve oradaki mihrabın üzerine yerleştirilmiştir. Mihrap üzerindeki kitabe frizi de yine İzmir’e götürülmüştür. Ayrıca kuzey ve doğu yönlerindeki kapılardan kitabeler başta olmak üzere mimari parçaları da yerlerinden sökülmüştür. Bu kapıların kitabelerin XIX. yüzyılın sonlarında İzmir’e götürüldüğü kaynaklardan öğrenilmektedir. Yalnızca doğu kapısındaki kitabe Çorapkapı Camisi’nin mihrabı üzerine, kuzey kapısı üzerindeki kitabe de Kestanepazarı Camisi’nin son cemaat yerindeki pencere üzerine yerleştirilmiştir.


İsa Bey Camisi Avusturya Arkeoloji Enstitüsü’nün Efes’te yaptığı kazı çalışmaları sırasında G.Niemann 1895’te bu yapıyı da incelemiş ve küçük çapta da olsa düzenleme çalışmaları yapılmıştır. Sonraki yıllarda Milli Eğitim Bakanlığı ve İzmir Vakıflar Müdürlüğü 1934 yılında ortaklaşa bir restorasyon çalışması yapmıştır. 1988 yılında ise Vakıflar Genel Müdürlüğü yapıyı bir kez daha restore etmiş ve düzenlemiştir.

Yapının bulunduğu alanın bir yamaçta olması, kuzey ve doğu cephelerini büyük ölçüde etkilemiştir. Bu nedenle de kuzey ve doğu cephelerinde çok az sayıda pencere açılmıştır. Ancak yapının anıtsal görünümü düz bir arazide bulunan güney ve batı cephelerinde açıkça görülmektedir. Batı cephesinde diğer cephelerdeki kesme taş, kireç taşı ve devşirme malzeme uygulanmamış, bütün yüzey düzgün devşirme bloklarla kaplanmıştır. Bezeme yönünden de bu cephe diğerlerinden daha farklı görünümdedir.

Cami enine gelişen iki nefli bir ibadet mekânı ile buna kuzey yönünde eklenen revaklı bir avludan meydana gelmiştir. Batı cephesinde cami ile avlu duvarlarının birleştiği noktada anıtsal bir giriş kapısı bulunmaktadır. Kapının iki yanında, zemin kısmında sıra halinde nişler görülmektedir. Günümüzde camekânla kapatılan bu nişlerin aslında aptes alma muslukları olarak kullanıldıkları sanılmaktadır. Bu nişlerin üzerinde bulunan pencereler iki sıra halinde tüm cepheyi kaplamaktadır. Böylece yapıya, alt sırada nişler, üst sırada da pencerelerle cephe üçlü bir görünüm verilmiştir. Buradan iki yandaki merdivenlerle çıkılan mermerden bir taç kapı yer almaktadır. Bunun üzerine de günümüzde şerefeden yukarısı yıkılmış olan minare yerleştirilmiştir. Doğu kapısının üzerinde de bu minarenin bir benzerine yer verilmiştir. Ancak bu minare günümüze ulaşamamış, XVII. Yüzyıldaki gravürlerde de görülmemektedir.


Giriş kapısından dikdörtgen planlı, ortasında sekizgen bir havuz olan avluya girilmektedir. Avlunun üç yönden revakla kuşatıldığı günümüze gelebilen izlerden anlaşılmaktadır. Antik yapılardan buraya getirilmiş 12 sütun bu bölümün revaklarla kuşatıldığının kanıtıdır. Geniş kemerlerle birbirine bağlanan bu sütunlar ve duvarlardaki konsollar, tuğla kemer izleri, revaklarının üzerinin örtülü olduğunu da göstermektedir.

Caminin ibadet mekânı 18.00x48.00 m. ölçüsünde dikdörtgen planlı olup, ortasındaki sekizer metre aralıklarla dizilmiş dört granit sütunla iki eşit sahna ayrılmıştır. Bunlar mihrap yönünde dik bir sahınla (transept) kesilmiş ve ortaya çıkan birbirine eşit iki mekân yan yana 9.00 m. çapında yüksek kasnaklı birer kubbe ile örtülmüştür. Sekizgen kasnaklı olan bu kubbelerden birincisine Türk üçgenleri ile diğerine de pandantiflerle geçilmiştir. Buradaki büyük sütunların antik limanın yanındaki hamamdan getirildiği sanılmaktadır. Bu kubbelerin dışında kalan bölümler çift meyilli çatılarla örtülmüştür.

İsa Bey Camisi Aydınoğulları dönemini yansıtan mimarisinin yanı sıra bezemeleri ile de dikkati çekmektedir. Batı cephesindeki pencere ve giriş kapısı üzerinde zengin ve renkli taş bezemelerle karşılaşılmaktadır. Ayrıca pencerelerde geçme örnekleri ile düğümlü geçmeler birlikte kullanılmıştır. İbadet mekânında mihrap önü kubbesi mozaik çini tekniğinde yapılmış pandantifleri firuze, kahverengi ve koyu mavi renkte çinilerle kaplanmıştır. Bu çinilerin arasına tuğlaların yardımı ile altı köşeli yıldızlar ve altıgenlerden meydana gelen geometrik bir bezeme meydana getirilmiştir.


İshak Bey Camisi (Selçuk)


İzmir ili Selçuk ilçesinde, Aydın-İzmir yolu kavşağında bulunan bu caminin yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır. Bununla beraber yapı üslubundan XIV. yüzyılın başlarında Aydınoğulları döneminde yapıldığı sanılmaktadır. Oldukça harap olan bu cami İzmir Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından 2005–2006 yılında onarılarak ibadete açılmıştır.

Cami kesme taştan tuğla hatıllı, kare planlıdır. İbadet mekânının üzeri sekizgen kasnaklı kiremitli bir kubbe ile örtülüdür. İbadet mekânının iki yan duvarında altlı üstlü birer pencere ile aydınlatılmıştır. Mihrap yuvarlak bir niş şeklinde olup, dışarıya dikdörtgen çıkıntı yapmıştır. Caminin son cemaat yeri sonradan eklenmiştir.

Cami içerisinde bezeme elemanına rastlanmamıştır. Caminin yanındaki minaresi yapıdan ayrı olup, dikdörtgen taş kaide üzerine yuvarlak gövdeli ve tek şerefelidir. Şerefe altında dönemine uygun mukarnaslar görülmektedir.


Karakol Yanı Camisi (Selçuk)

Click this bar to view the full image.
İzmir Selçuk ilçesinde bulunan bu caminin kitabesi günümüze gelemediğinden yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır. Yakın tarihlerde onarılan caminin mimari üslubundan Aydınoğulları döneminde, XIV. yüzyılda yapıldığı, sonraki yıllarda da onarıldığı anlaşılmaktadır.

Cami kesme taştan tuğla hatıllı, kare planlıdır. Önünde iki sütun ve iki payenin yuvarlak kemerlerle birbirine bağlandığı üç bölümlü bir son cemaat yeri bulunmaktadır. Yuvarlak kemerli bir kapıdan içerisine girilen caminin üzeri yüksek kasnaklı bir kubbe ile örtülmüştür. Kasnağın üzerine sağır nişler yapılmıştır. Bu nişlerin içerisine de yuvarlak kemerli küçük vitraylı pencereler yerleştirilmiştir.

Caminin iki yan duvarında dikdörtgen söveli, sağır kitabelikli ikişer pencere bulunmaktadır. Bunların üzerinde de yuvarlak kemerli vitraylı pencereler yerleştirilmiştir.

Mihrap yuvarlak bir niş şeklinde olup, çağına uygun bezemesi günümüze gelememiştir. Caminin ibadet mekânının duvarına bitişik olan minaresi kesme taş kaideli, tuğladan silindirik gövdeli ve tek şerefelidir. Şerefe altına baklava motifleri ile bezeme yapılmıştır.




Ulu Cami (Aydınoğlu Camisi) (Ödemiş)


İzmir ili Ödemiş ilçesinde bulunan bu camiyi Aydınoğlu Mehmet Bey 1312 yılında yaptırmıştır. XIV. yüzyılda Ödemiş ve çevresi Aydınoğulları’nın egemenliği altında bulunuyordu.

Selçuklu üslubunu yansıtan cami kesme taştan kare planlı olarak yapılmıştır. İbadet mekânı dörder sütundan oluşan üç dizi sütunla beş sahna ayrılmıştır. İbadet mekânının önünde sekiz sütunun taşıdığı, üzeri çatılı bir son cemaat yeri bulunmaktadır.

Mihrabı Selçuklu geleneğini yansıtan çinilerle bezelidir. Mozaik kakma tekniğinde yapılan mihrap firuze ve koyu mor renkte geometrik yıldız ve geçmelerden meydana gelmiştir. Ayrıca kıvrık dal ve Rumiler mihrabı çepeçevre kuşatmıştır. Selçuklu ustası Muzaferiddin Bin Abdülvahid’in eseri olan minber Selçuklu üslubunda, ceviz ağacından çivi kullanılmadan geçme tekniği ile yapılmıştır. Üzerindeki kitabeden minberin sekiz yıl sonra tamamlandığı anlaşılmaktadır. Caminin içerisindeki pencere kapakları da yine aynı ustanın eseridir.

Caminin güneybatı köşesinde kesme taş kaideli, yuvarlak gövdeli, tek şerefeli minaresi bulunmaktadır.


Birgi Ulu Camisi (Ödemiş)


İzmir ili Ödemiş ilçesi Birgi Bucağı’nda bulunan Birgi Ulu Camisi medrese, hamam ve türbeden oluşan bir külliye olarak yapılmıştır. Günümüze cami ve Aydınoğlu Mehmet Bey’in türbesi gelebilmiştir.

Yapı topluluğunu Aydınoğlu Mehmet Bey h.712 (1312–1313) yılında yaptırmıştır. Bunu belirten iki kitabe caminin kuzey ve doğu giriş kapıları üzerinde bulunmaktadır. Birgi’nin simgesi durumundaki bu cami, şehrin ortasından geçen derenin sol tarafında, hafif eğimli bir arazi üzerinde yapılmıştır. Kuzey-güney doğrultusunda, arazinin eğimi dikkate alınarak yapılan cami kare planlı olup, mihraba dikey beş sahınlıdır. Kesme taştan yapılmış olan caminin üzeri çift eğimli bir çatı ile örtülmüştür. Yalnızca mihrap önü kubbelidir. Arazi konumundan ötürü ibadet mekânını aydınlatan iki katlı pencereler farklı konumda olduğu gibi bu durum duvar örgülerine de yansımıştır. Caminin doğu cephesinin önemli bir bölümü devşirme büyük bloklardan yapılmıştır. Ayrıca bu duvar işçiliği ile tezat gösterecek şekilde de kaba moloz taştan yararlanılmıştır.

Doğu yönündeki girişin iki yanında üstte ikişer, altta da ikişer pencere bulunmaktadır. Çatının hemen altındaki üst sıra pencereler dıştan şebekeli basit dikdörtgen şekildedir. Bunlardan girişe doğru olanlar hafifçe birbirlerine kaydırılmış, alt pencereler uzaktan tek pencere görünümünü vermekte iseler de bu durum büyük bir dikdörtgen pencerenin dilimli kemerle dekoratif bir şekle dönüşmesinden meydana gelmiştir. Bu pencereler iki yandan burmalı gövdeli, volütlü başlıklı birer sütuncukla sınırlandırılmıştır. Bunların üzeri de yekpare mermer blokların oyulması ile beş dilimli bir kemer şekline sokulmuştur. Bu kemerin ortasında da basit bir düğüm ve geçmeler meydana getirilmiştir. Köşelerde asma yaprağı, üzüm salkımı, çiçekler ve rozetlerden oluşan bir kompozisyon da onları tamamlamıştır. Pencerenin üzerinde tek satır halinde bir ayete yer verilmiştir. Girişin sağındaki üst pencere ise ondan biraz daha farklıdır. Burada yedi dilimli kemer iki ayrı mermer bloğun oyulmasından meydana getirilmiştir. Burada da basit bir düğümlü geçme dikkati çekmektedir. Bu pencerenin üzerinde yine tek satırlı bir başka ayete yer verilmiştir. Caminin bu cephesindeki en dikkati çeken nokta güney cephesi ile birleştiği yerdeki köşelere yerleştirilmiş devşirme arslan heykelidir. Dikdörtgen bir niş içerisinde bulunan bu arslan heykelinin yüz kısmının hatları belli olmayacak şekilde aşınmıştır.


Caminin doğu cephesinin ortasında giriş kapısı bulunmaktadır. Ahşap bir sundurma içerisine alınan ve yüksekliği çatı seviyesine kadar ulaşan bu kapıya birkaç basamaklı merdivenle çıkılmaktadır. Mermerden özenli bir işçilikle yapılan bu kapının yan duvarlarını üç sıra, çevresini de tek sıra halinde bir çerçeve çevirmiştir. Girişin üzeri geçmeli, basık bir kemer şeklinde olup, kilit taşının üzerine buket şeklinde bir palmet motifi ile küçük bir kabara, kemer köşelerine de küçük rozetler, çiçek motifleri işlenmiştir. Kemerin üzerinde tek satır halinde sülüs yazılı yapım kitabesi bunun üzerinde de yine bir ayetten alınma iki satırlık bir başka kitabe daha bulunmaktadır. Yapım kitabesinde ismi geçen (El Emiru’l Kebir) unvanı Aydınoğlu Mehmet Bey’in 1312–1313 yıllarında yöreye hâkim olduğunu yansıtmaktadır.

Caminin mermerden devşirme bloklarla kaplı olan güney cephesine üstte dört, altta da üst üste oturtulmuş ikişer pencere açılmıştır. Üstteki pencereler doğu yönündeki pencerelerin hemen hemen eşidir. Alt sıra pencereler ise yine iki kat halindedir. Bunların üzerlerine sivri kemerli daha küçük pencereler yerleştirilmiştir. Üst pencerelerin kenar köşelerinde görülen çarkıfelek ve çiçek dolgulu rozetler bu cephedeki tek süsleme unsurlarıdır.

Caminin batı cephesinin bütününde moloz taş duvar işçiliği görülmektedir. Ancak yapımından sonra bu kısmın değişik zamanlarda onarıldığını gösteren izler de görülmektedir.

Cami ile ilgili olarak Evliya Çelebi, Fuat Köprülü ve İbrahim Hakkı Uzunçarşılı ayrıntı vermemekle beraber üç kapısı olduğunu belirtmişlerdir. Konuyu araştıran Selda Kalfazade köylülerle yaptığı konuşmalarda 1930’lu yıllarda batı cephesinin güney köşesindeki pencerenin kapı olarak kullanıldığını öğrenmiştir. Böylece yapının üç kapılı olduğu da ortaya çıkmıştır.

Caminin kuzey girişi yapı işçiliği ve kompozisyon bakımından doğu girişinin hemen hemen bir tekrarıdır. Yalnızca giriş açıklığını geçmeli taş sivri bir kemer örtmektedir. Bu kemerdeki her taşın üzeri küçük rozetlerle süslenmiştir. Kilit taşının üzerinde bitkisel bir motif, köşelerde içleri dolgulu iri madalyonlar bulunmaktadır. Kapının üzerindeki kitabelik bölümünde de iki satır halindeki sülüs yazılı kitabe caminin yapımı ile ilgilidir. Burada Aydınoğlu Mehmet Bey’in 1312–1313 yıllarında bu camiyi yaptırdığı yazılıdır. Bunun dışında kapı üç yönden sülüs yazılı bir ayetle geniş bir çerçeve içerisine alınmıştır.


Ahşap sundurmadan birkaç basamak merdivenle inilen ibadet mekânı kuzey-güney doğrultusunda dört sıra halinde kemerlerle birbirine bağlı sütunların oluşturduğu beş nefli bir plan şekli göstermektedir. Bunlardan orta nef daha geniş tutulmuş ve özellikle mihrap önü kubbe ile örtülerek daha belirgin bir şekle sokulmuştur. Mihrap önündeki kubbeye pandantiflerle geçilmektedir. Doğudan batıya doğru dörderli olmak üzere üç sıra halindeki bu sütunlardan batıdaki dördüncü sırada üç tane sütun bulunmaktadır. Ancak orijinal yapıda on altı sütun olduğu Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nde belirtilmiştir. Tayin edilemeyen bir dönemde belki de deprem sonucu caminin iç düzeninde bir farklılık meydana gelmiştir.

Mihrap ve mihrap önü mekânı ile orta nefe yönelik kemerin üst bölümü mozaik çini ile kaplıdır. Kakma tekniğindeki bu çiniler koyu mor, firuze renklerinde olup, geometrik bezemelidir. Mihrabın yanındaki ceviz minber Muzaferiddin Bin Abdülvahid’in eseri olup, kündekâri tekniğinde yapılmıştır.

Caminin batı cephesinin güney köşesinde yer alan minare kesme taştan bir kaide üzerine oturtulmuştur. Silindirik gövdeli tuğla minarenin üzeri firuze renkte sırlı tuğlalarla kaplanmıştır. Minare gövdesinin alt kısmını sırlı ve sırsız tuğlaların zikzaklı bir örgü, şerefe altına rastlayan üst bölümün de firuze sırlı tuğlalardan baklavalı örgü şeklinde yapıldığı da dikkati çekmektedir. Buradaki baklavalı örgü minarenin petek kısmında da tekrarlanmışsa da günümüze yalnızca bezemenin alt kısmı gelebilmiştir.


Derviş Ağa Camisi (Ödemiş)


İzmir ili Ödemiş ilçesi Birgi Bucağı’nda bulunan bu cami, Derviş Ağa tarafından h.1074 (1663) tarihinde yaptırılmıştır. Evliya Çelebi’den öğrenildiğine göre caminin yanında 70 hücreli Derviş Ağa Medresesi ile 200 dükkân, iki han ve bir de hamam bulunuyordu. Giriş kapısı üzerinde de kitabesi bulunmaktadır.

Kitabe:
“Bu mâbedi tâ haşrederek ger hayrüşer a’mâlinâ
Makbûlü dergâh âmeden tâkı bülendi rûşinâ
Âkil odur hayrat idüb makdurini sarfeyliye
Sâdi merkûn der rûzü şeb bâki değil dâr-i fenâ
Âlid kisbile câmii şâdan iden Derviş ağa
Bâğı vücûdun sebzter lütfunla kıl Yârab teba
Dahî bunun emsâline vâsıl ide bâri Huda
Her ruz duâdır mâcerâ bî-iştibah subhu mesâ
Tûbâ bihişt-âsâ demek lâyıkdürür bu câmie
Zâri begüft târihini kalûbelâ hayrulbina Sene 1074 (1663).”

Cami kesme taştan kare planlı olup, üzeri pandantifli merkezi bir kubbe ile örtülüdür. Dört paye üzerine oturan sekizgen kasnaklı kubbe köşe kuleleri ile takviye edilmiştir. Caminin önünde iki sütunlu ve duvar uzantıları ile de üç bölüme ayrılan bir son cemaat yeri bulunmaktadır. Son cemaat yeri geç devirde yapılmış bir saçakla üzeri örtülmüştür. İbadet mekânı giriş kapısının iki yanında altlı üstlü birer, iki yan duvarda yine altlı üstlü ikişer, mihrabın iki yanında da birer pencere ile aydınlatılmıştır. Bunlardan alt sıra pencereler dikdörtgen söveli, üst sıra pencereler de yuvarlak kemerli alçı şebekelidir.

Mihrap niş şeklinde olup, XVIII. yüzyıl üslubunda bezelidir. Caminin yanındaki minaresi kesme taş kaide üzerinde, yuvarlak gövdeli ve tek şerefelidir.


Molla Arap Camisi (Tire)

İzmir ili Tire ilçesinin 5 km. kuzeybatısında, Yahşi Bey Ovası’nda bulunan bu camiyi Sultan II. Beyazıt’ın Molla Arap unvanlı Şeyhülislamı Zeynüddin Ali h.897 (1492) yılında yaptırmıştır. Caminin yanında bulunan medresesi, çarşısı ve hamamından günümüze herhangi bir iz gelememiştir. Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nde bu camiden “…kargir bina ve kubbe-i Ranaları serapa kurşunludur” diye söz etmiştir.

Günümüzde harap bir halde bulunan bu caminin kalıntılarından kare planlı, üzeri kubbeli olduğu ve medrese avlusuna açıldığı anlaşılmaktadır. Moloz taştan ve tuğladan yapılmış olan caminin ibadet mekânı 7.15x715 m. ölçüsündedir. Üzerinin Türk üçgenleri ile taşınan kasnaklı bir kubbe ile örtülü olduğu kalıntılarından anlaşılmaktadır. Caminin önünde dört sütunun yuvarlak kemerlerle birbirine bağlandığı üç kubbeli bir son cemaat yeri bulunmaktadır. Bu sütunlar günümüze gelememiştir. İbadet mekânı ile ilgili olarak yeterli bilgi bulunmamaktadır.

Son cemaat yerinin sağında bulunan minare kare kaideli olup, yuvarlak gövdeli ve tek şerefeli olduğu sanılmaktadır. Şerefe altı üç sıra stalaktitle bezenmiştir.


Doğan Bey Camisi (Tire)

İzmir ili Tire ilçesinin Kayalık Mevkii’ndeki tepelerden biri üzerinde bulunan bu cami, Aydınoğulları döneminde 1384 yılında Doğan Bey tarafından yaptırılmıştır.

Cami duvarları iki sıra tuğla, iki sıra taştan örülmüştür. Ayrıca pencere üstleri ile son cemaat yerinin kemerleri tuğladandır. Kubbenin dış örtüsü ise büyük ölçüde taş levhalarla kaplanmıştır.

Caminin ibadet mekânı 5.90x6.15 m. ölçüsünde kareye yakın dikdörtgen planlıdır. İbadet mekânının üzerini örten kubbe trompludur. Trompların içleri dört sıra halinde konsollarla süslü olup, ince şeritlerle hareketli bir görünümdedir. İbadet mekânının doğu ve batı cephelerinde nişler ve bunlardan batıdakinin içerisinde de bir pencere bulunmaktadır. Mihrabı oldukça bezelidir.

Son cemaat yerine üç basamakla çıkılmaktadır. Son cemaat yeri iki bölüm halinde olup, bu bölümlerden birinin ortasında bir sütunun taşıdığı kemerlerle mihrap eksenine paralel olarak ikiye bölünmüştür. Buradan ibadet mekânına giriş kapısı sivri kemerli olup, her iki yanında küçük birer mihrapçık vardır.

Cami içerisinden girilen minare doğu cephesindedir. Gövdesi oldukça küçük olduğundan Güdük Minare olarak da tanınmaktadır. Minarenin kaidesi taş ve tuğladan örülmüş, üzerine yuvarlak gövdeli ve tek şerefeli minare oturtulmuştur. Minare gövdesi tuğlalarla helezonik sıralar halinde hareketlendirilmiştir. Gövdenin üst kısmı sonraki dönemlerde yenilenmiştir.


Kazanoğlu Camisi (Tire)

İzmir ili Tire ilçesi, Duatepe Mahallesi’nde bulunan bu caminin kitabesi bulunmadığından, kaynaklarda da yeterli bilgiye rastlanmamıştır. Bu nedenle yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır. Kazanoğlu ismi ile tanınan bir kişinin yaptırdığı bu caminin mimari üslubuna dayanılarak XV. yüzyılın ortalarında yapıldığı sanılmaktadır.

Cami tuğla hatıllı moloz taşlardan yapılmış olup, taş sıraları iki sıra tuğla ile alternatifli olarak örülmüştür. Cami 7.25x7.25 m. ölçüsünde kare planlı olup, üzeri pandantifli bir kubbe ile örtülmüştür. Caminin son cemaat yerinde, doğu ve batı duvarlarında da altlı üstlü ikişer penceresi bulunmaktadır. Mihrap duvarı sağırdır. Yalnızca mihrap üzerinde yuvarlak bir pencere bulunmaktadır. Mihrap yarım daire şeklinde olup, 4.10 m. yüksekliğindedir. Üzeri yağlı boya ile boyanmış olup, stalaktitli olarak sonlanmaktadır.

Caminin son cemaat yeri duvar uzantılarının arasına iki sütun yerleştirilmiş ve ince uzun dikdörtgen şeklindedir. İki yandan caminin ibadet mekânından dışarıya 2.85 m. kadar kanat şeklinde taşmıştır. Bu bölümlerin üzeri girişte kubbe, onun iki yanında çapraz tonoz, iki uçta da yarım daire şeklinde tonozlarla örtülüdür.

Caminin ibadet mekânı içerisinden çıkılan minarenin kaidesi son cemaat yerinin batı duvarı ile birleştirilmiştir. Kaide son cemaat yerinin çatısına kadar devam etmekte olup, buradan yuvarlak minare gövdesine geçilmiştir. Minare tek şerefeli olup, tuğladan yapılmış, şerefe altı da stalaktitlidir.


Lütfi Paşa Camisi (Tire)

İzmir ili Tire ilçesinde bulunan bu camiyi Sultan I.Selim’in damadı, Sadrazam Lütfi Paşa Aydın’da 1500’lü yıllarda Sancak Beyi olarak bulunduğu sırada yaptırmıştır. Yapım tarihini belirten bir kitabesi bulunmadığından kesin bir tarih ileri sürülememektedir. Yalnızca Lütfi Paşa’nın 1543 tarihli vakfiyesinde caminin kurşun kubbeli ibadet mekânı olduğu, önünde de beş kubbeli, beş mermer sütunlu son cemaat yerinin yer aldığı yazılıdır. Buna göre cami XVI. yüzyılın ortalarında yapılmıştır. Vakfiyesinden caminin yanında on beş odalı medresesi ile on iki dükkânın bulunduğu da öğrenilmektedir. Lütfi Paşa bu yapı dışında Tire’de han, imarethane, şadırvan ve çeşme de yaptırmıştır.

Klasik Osmanlı mimarisinin tipik örneklerinden birisi olan bu yapı, kesme taştan kare planlıdır. İbadet mekânının üzerini mukarnaslı tromplarla geçiş sağlanan merkezi bir kubbe örtmüştür. Caminin önündeki avludan üç basamaklı bir merdivenle çıkılan son cemaat yeri beş bölümlü olup, altı sütun tarafından taşınmaktadır. Son cemaat yerinin ortasındaki camiye girişi sağlayan kapının önündeki bölüm kurşun kubbeli, diğer bölümler de kiremit örtülüdür. Mihrap yuvarlak bir niş şeklindedir. Caminin pencere kanatları ahşaptan ve kündekâri tekniğinde yapılmıştır. Minber ise ahşaptan olup, geçme tekniğinde bezemelerle kaplıdır.

Caminin batısında bulunan taş kaideli, yuvarlak gövdeli ve tek şerefeli minareye son cemaat yerinden çıkılmaktadır.


Yeni Cami (Tire)

İzmir ili Tire ilçesi Kurtuluş Mahallesi’nde bulunan bu cami, Yeniçeri Kethüdası Behram Paşa tarafından 1589 yılında yaptırılmıştır. Cami, medrese, dükkânlar, Bimarhane ve şadırvandan oluşan bir külliye şeklinde yapılmıştır. Yapı topluluğunun medresesi ile hastanesi 1914 yılında yanmış, günümüze yalnızca cami ile dükkânlar gelebilmiştir. Vakıf ve arşiv kayıtlarından caminin 1665, 1887 ve 1961 yılında onarıldığı anlaşılmaktadır.

Cami kesme taştan kare planlı bir yapı olup, Tire’deki ulu camiden sonra ibadet mekânı en geniş olan camidir. İbadet mekânını örten kubbe mukarnaslarla ve Türk üçgenleri ile sağlanmıştır. Ayrıca dıştan kurşunla kaplı olan kubbe payandalarla desteklenmiştir. Caminin önünde dört sütunun taşıdığı, üzerleri kubbeli üç bölümlü bir son cemaat yeri bulunmaktadır. Mihrap ve minberi mermerden olup, XVI. yüzyıl üslubunu yansıtan motiflerle bezenmiştir. İç kısmındaki kadınlar mahfili sütunlar üzerinde ahşaptandır.

Caminin içerisindeki bezemelerinin 1597 yılında Kasımpaşalı Osman tarafından yaptırıldığı, son cemaat yerindeki sütun bileziklerinden birisi üzerindeki yazıdan anlaşılmaktadır.

Caminin kuzeybatısında bulunan minaresi XX. yüzyılda yıldırım düşmesi nedeni ile zarar görmüş ve 1961 yılında onarılmıştır. Minare kesme taş kaide üzerinde, kesme taştan yuvarlak gövdeli ve tek şerefelidir.

Camiyi yaptıran Yeniçeri Kethüdası Behram Ağa’nın mezarı Mısır’da İmam-ı Şafi’nin yanındadır.


Ulu Cami (Tire)

İzmir ili Tire ilçesinde bulunan bu caminin kitabesi günümüze gelemediğinden yapım tarihi konusunda kesin bilgi bulunmamaktadır. Bununla beraber Aydınoğlu Cüneyt Bey zamanında, XV. yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır. Halk arasındaki söylentiye göre de kiliseden camiye çevrilmiştir. Ancak yapıda bunu belirtecek bir mimari parçaya rastlanmamıştır.

Evliya Çelebi’den öğrenildiğine göre, Birgili Derviş Ağa tarafından onarılmış, kubbesi kurşunla kaplanmıştır. Evliya Çelebi’den öğrenildiğine göre, caminin 1677’de yapılan onarım kitabesi:

İnayet irdi çün min indi Bâri
İdüp tamirini bir Pirî fâni
Ana Derviş Ağa hemnam olupdur
Bilâd içinde Bikri hem mekânı
Duası düştü şeyhin ana tarih
Ana tamir iden emri ilâhi
1088 (1677).

Kesme taştan yapılmış olan dikdörtgen planlı caminin ibadet mekânı oldukça geniştir. Bu yüzden de Ulu Cami olarak isimlendirilmiştir. İbadet mekânı mihraba dik, her sırada dörder tane olmak üzere on altı yığma ayakla beş sahna ayrılmıştır. Caminin önündeki son cemaat yerine altı basamakla avludan çıkılmaktadır. Son cemaat yeri onarımlar nedeni ile özgünlüğünden büyük ölçüde uzaklaşmıştır.

Caminin kuzeydoğusunda bulunan minareye son cemaat yerinden çıkılmaktadır. Taş kaide üzerinde yuvarlak gövdesi zencerek motifleri ile bezeli olup, tek şerefelidir. Minarenin değişik zamanlarda geçirdiği onarımlar nedeni ile bu bezemeler bozulmuştur.

Evliya Çelebi’ye göre, caminin avlusunun dört tarafında medresenin hücreleri bulunuyordu.


Kara Hasan Camisi (Tire)

İzmir ili Tire ilçesinde bulunan bu cami XV. yüzyılın ilk yarısında Aydınoğulları’ndan İbrahim Bahadır Bey’in oğlu Kara Hasan Bey tarafından yaptırılmıştır. Yanında bulunan medresesi yıkılmış ve günümüze gelememiştir.

Günümüze gelebilen cami orijinal olmayıp, eski temelleri üzerine yeniden yaptırılmıştır. Orijinal olarak yalnızca ahşap kapı kanatları ile yivli minaresi gelebilmiştir.


Yoğurtluoğlu (Yavukluoğlu) Camisi (Tire)


İzmir ili Tire ilçesinde, Turan Mahallesi, Beyler Deresi semtinde bulunan bu caminin yapım tarihini ve banisini belirten kitabesi günümüze gelememiştir. Vakıf kayıtlarında da vakfiyesine rastlanmayan bu caminin XV. yüzyılda Yoğurtluoğlu Mehmet Bey tarafından yapıldığı sanılmaktadır. Halk arasında Yavukluoğlu Camisi olarak anılan bu caminin doğusunda muvakkithane, doğu ve batısında medrese odaları, kuzeyinde de rasathanesi bulunmaktadır. Hamamından hiçbir iz günümüze gelememiştir.

Cami yakın tarihe kadar harap bir halde iken, restore edilmiş ve 2005 yılında törenle ibadete açılmıştır. Cami bu restorasyon sırasında kısmen de olsa orijinalliğinden uzaklaşmıştır.

Cami kesme taştan 10.50x10.50 m. ölçüsünde kare planlı olup, üzeri tromplu ve on ikigen kasnaklı bir kubbe ile örtülmüştür. Kubbe dışarıdan köşe kuleleri ile desteklenmiştir. Caminin önündeki son cemaat yeri altı yuvarlak sütunun yuvarlak kemerlerle birbirlerine bağlanması ile beş bölüm halindedir. Bunlardan ortadaki kubbe diğerlerinden daha yüksek ve daha da geniştir.

Giriş kapısı mermer söveli olup, yuvarlak kemerlidir. Taş ve tuğladan bezeme ile görkemli bir konuma getirilmiştir. Mihrap ve minber mermerden olup restorasyon sırasında buraya yerleştirilmiştir. Caminin yanındaki minare taş kaide üzerine yuvarlak gövdeli ve tek şerefelidir.



Rum Mehmet Paşa Camisi (Tire)

İzmir ili Tire ilçesinde bulunan bu cami, giriş kapısı üzerindeki kitabesinin ebcet hesabına göre h.876 (1472) yılında Aydınoğlu Mehmet Paşa tarafından yaptırılmıştır.

Caminin yapımında moloz taş ve tuğla kullanılmış olup, kare planlı ve üzeri pandantifli 7.30 m. çapında bir kubbe ile örtülüdür. Tire camileri arasında en küçük ölçüdeki yapıdır. Kuzey yönünden içerisine girilen ibadet mekânında dikkati çeken bir özellik görülmemektedir. Caminin son cemaat yeri iki köşede taş paye, bunların arasında iki sütundan oluşan üç bölüm halindedir. Bunlardan ortadaki bölüm daha dar beşik tonozla, iki yandakiler de daha geniş tonozlarla örtülüdür.

İbadet mekânı iki sıra halinde ikişer pencere ile aydınlatılmıştır. Bunlardan alt sıradakiler dikdörtgen çerçeve içerisine alınmış, sağır aynalıkları bulunan pencerelerdir. Mihrap mukarnaslı olup, oldukça yüksektir. Caminin kapı kanatları ve pencere kanatlarından dördü orijinaldir.

İbadet mekânından girilen tek şerefeli minare renkli tuğla ile kesme taş kaide üzerine adeta kilim desenlerini andıracak biçimdedir.

Rum Mehmet Paşa’nın İstanbul’da da yaptırdığı bir külliye bulunmaktadır.


Yalınayak Camisi (Tire)

İzmir ili Tire ilçesinde bulunan bu cami Hasan Çavuş isimli bir kişi tarafından yaptırılmıştır. Kitabesi bulunmadığından yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır. Bununla beraber yapı üslubundan ve vakfiyesinden XVI. yüzyılın ortalarında yapıldığı sanılmaktadır. Caminin yanındaki medresesi yıkılmış, hamam ve muvakkithane günümüze gelebilmiştir.

Cami kesme taştan kareye yakın dikdörtgen planlı olup, üzeri pandantifli merkezi bir kubbe ile örtülmüştür. İbadet mekânında mihrap yuvarlak bir niş şeklindedir. Cami içerisinde XIX. yüzyıla ait kalem işleri bulunmaktadır. Önündeki son cemaat yeri altı sütunun yuvarlak kemerlerle birbirine bağlandığı beş bölüm halindedir. Son cemaat yeri kalem işleri ile bezelidir.

Caminin batısında yer alan minare taş kaide üzerine, yuvarlak gövdeli ve tek şerefelidir.


Yeniceköy Camisi (Tire)

İzmir, Tire ilçesi Yeniceköy semtinde bulunan bu cami Hamza Ağa tarafından 1684 yılında yaptırılmıştır. Cami ile birlikte medrese, han, hamam, dergâh, sıbyan mektebi ve imaret gibi yapıların eklendiği kaynaklardan öğrenilmektedir.


Tahtakale Cami (Tire)

Click this bar to view the full image.
İzmir ili Tire ilçesinde bulunan bu cami kitabesinden öğrenildiğine göre Hoca Hacı Emir tarafından h.903 (1498–1499) yılında yaptırılmıştır. Kitabe iki satır halinde Farsça yazılı olup zamanla bozulmuştur.

Cami moloz taştan 7.10x7.25 m. ölçüsünde kare planlıdır. İbadet mekânının üzeri baklavalı bir kuşak üzerine oturmuş sekizgen kasnaklı bir kubbe ile örtülüdür. Bu kasnak üzerinde üç pencere bulunmaktadır. İbadet mekânı altta ikişer, ikinci sırada birer pencere ile aydınlatılmıştır. Mihrap kare planlı, minber oldukça basit olup, geç devirde yapılmıştır. Caminin önündeki son cemaat yeri dört bölümlüdür. Üzeri çapraz tonozla örtülmüştür.

Caminin yanındaki minaresi, kare kaideli, yuvarlak tuğla gövdeli ve tek şerefelidir. Şerefe altında mukarnaslar bulunmaktadır.

Cami değişik zamanlarda yapılan onarımlar nedeni ile orijinalliğinden oldukça uzaklaşmış durumdadır.





Rüstem Paşa Camisi (Urla)

İzmir ili Urla ilçesi, Rüstem Paşa Mahallesi’nde bulunan bu caminin kitabesi günümüze gelemediğinden yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır. Yapı üslubundan XVI. yüzyılda yaptırıldığı sanılmaktadır.

Cami kesme taştan kare planlı olup, ibadet mekânının üzerini sekizgen kasnak üzerine oturtulmuş merkezi bir kubbe örtmektedir. İçten pandantifli olan kubbenin kasnağı sivri kemerlerle hareketli bir konuma getirilmiştir. Caminin önünde üç sütunlu, iki kubbeli bir son cemaat yeri bulunmaktadır. Son cemaat yerindeki mimari parçalar ve özellikle özengi taşları antik dönem kalıntılarından buraya getirilmiştir.

Mihrap kendine özgü konumu ile günümüze gelememiş, XIX. yüzyılda yenilenmiştir. Caminin doğusundaki minaresi kesme taş kaide üzerinde yuvarlak gövdeli olarak tuğladan yapılmıştır. Ancak bu gövde XIX. yüzyılda bir deprem sonucu yıkılmış ve sonradan taştan ve tek şerefeli olarak yapılmıştır.


Fatih İbrahim Bey Camisi (Urla)

İzmir ili Urla ilçesi Cami-i Atik Mahallesi, Algan Sokak’ta bulunan bu caminin kitabesi günümüze gelemediğinden yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır. Kaynaklarda caminin İbrahim Bey tarafından yaptırıldığı ve 1828 yılında onarıldığı belirtilmektedir. Cami 1982 yılında onarılmıştır. Cami kesme taş ve tuğladan yapılmıştır.


Hacı Turan Camisi (Kapan Camisi) (Urla)

Click this bar to view the full image.
İzmir ili Urla ilçesi Yenice Mahallesi, Kapan Sokak’ta bulunan bu cami Hacı Turan isimli bir kişi tarafından 1554 yılında yapılmıştır.

Kesme taş ve moloz taştan yapılan cami kare planlı ve sekizgen kasnak üzerine oturan tek kubbelidir. İbadet mekânı duvarlarından kubbe kasnağına geçiş trompların yardımı iledir. İbadet mekânı alt sırada üçer, mihrap yanında birer, dikdörtgen söveli pencere ile aydınlatılmıştır. Ayrıca yan duvarlarda ikinci sırada birer pencere daha bulunmaktadır. Mihrap yuvarlak bir niş şeklindedir. Caminin önünde üç bölüm halinde üzeri kiremitli bir son cemaat yeri bulunmaktadır.

Değişik zamanlarda yapılan onarımlar nedeni ile günümüze orijinalliğinden oldukça uzaklaşmış olarak gelebilmiştir. Caminin yanındaki minarenin kaidesi kubbe kasnağına kadar yükselmektedir. Minare gövdesi silindirik olup, tek şerefelidir.

Caminin avlusu önünde açılan yol ve meydandan ötürü yıkılmış ve şadırvan yolun kenarında kalmıştır. XIX. yüzyıl üslubundaki şadırvan sekiz sütunu birbirine bağlayan kemerler Bursa kemerlerine benzemektedir. Şadırvanın üzeri ahşap bir çatı ile örtülüdür.



Kılıç Ali Paşa Camisi (Urla)

İzmir, Urla ilçesi bu caminin kitabesi günümüze gelemediğinden yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır. Yapı üslubundan XVI. yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır. XIX. yüzyılda yapılan onarım sırasında özelliğini büyük ölçüde yitirmiştir. Vakıflar Genel Müdürlüğü 1975 yılında camiyi onarmış, ancak 1992 depreminde büyük hasar görmüştür.

Evliya Çelebi bu camiden “…çarşı içerisinde teferrucgâh çınarı âliler ile hamamı müzeyyen olmuş kurşunlu ve kargir kubbeli bir müferrih camii zıbadır” diye söz etmiştir.

Cami kesme taş ve tuğladan kareye yakın dikdörtgen planlı olarak yapılmış, üzeri merkezi bir kubbe ile örtülmüştür. Önünde son cemaat yeri bulunmaktadır. Mihrap ve minberi özgünlüğünden oldukça uzaklaşmıştır.

Kesme taş kaide üzerinde yuvarlak gövdeli, tek şerefeli minaresi bulunmaktadır.

Urla’da bu camiler dışında Denizli Mahallesi’nde Denizli Camisi, Yenice Mahallesi’nde Koca Mehmet Bin Abdullah’ın 1730 yılında yaptırdığı Kütük Minare Mescidi, Kamanlı Mahallesi’nde Kamanlı Camisi, Rüstem Mahallesi’nde Rüstem Paşa (Pir Ahmet) Camisi bulunmaktadır. Bu camiler ile ilgili olarak kaynaklarda yeterli bir bilgiye rastlanmamıştır.


Emet Bey (Çarşı) Camisi (Kemalpaşa)

İzmir ili Kemalpaşa ilçesinde bulunan bu cami halk arasında Emet Cami olarak da tanınmaktadır. Cami giriş kapısı üzerindeki kitabesinden öğrenildiğine göre XIV. yüzyılda yaptırılmıştır. Saruhanoğullarından Emet Bey tarafından yaptırıldığı sanılan cami 1884 yılında yanmış, 1885 yılında, XIX. yüzyıl üslubuna uygun biçimde yeniden yaptırılmıştır.

Cami kesme taş, moloz taş ve tuğladan dikdörtgen planlı olarak yapılmıştır. Üst örtü içten antik başlıklı sütunların desteklediği tavan, üstten de kiremitli çatı ile örtülüdür. Cami içerisinde orijinal bir bezemeye rastlanmamaktadır.


Halil Ağa Camisi (Kemalpaşa)

İzmir ili Kemalpaşa ilçesinde bulunan bu cami Yukarı Kızılca halkının yardımları ile Hacı Halil Ağa tarafından 1311 yılında yaptırılmıştır. Camiyi Talip isimli bir ustanın yaptırdığı söylenmektedir. Cami XX. yüzyılda yapılan onarımlarla kısmen de olsa özelliğinden uzaklaşmıştır.

Cami kesme taş, moloz taş ve tuğladan dikdörtgen planlı olarak oldukça yüksek bir bodrum üzerine yapılmıştır. İki katlı olan caminin önünde beş bölümlü son cemaat yeri bulunmaktadır. İbadet mekânının üzeri ahşap bir çatı ile örtülüdür. Mihrap yuvarlak bir niş şeklindedir. İçerisinde bezeme yönünden dikkat çeken bezeme unsuru bulunmamaktadır.

Caminin yanında taş kaide üzerine yuvarlak gövdeli tek şerefeli minaresi bulunmaktadır.