Resulullah'a (as) atların bu husustaki durumları sorulunca şöyle buyur*du: "Atlar (at sürüsü) üç türlüdür: îlki; sahibi için bir günah ve yük olanıdır.
ikincisi; sahibi için bir örtü, bir kalkan oluşturandır, üçüncüsü ise; sahibi i-çin sevap ve hayır olandır. Sahibi için sevap ve hayır olan atları sahibi Allah Azze yoluna hazırlar, iplerini biraz geniş tutarak otlağa veya bağa salar. At*ların onun otlağından ve bağından (yiyerek veya çiğneyerek) yokettiklerine karşılık ona yalnızca hasenat (sevap ve ecir) verilir. Eğer o kimse bu alların yüzünden bir kıtlığa yahut bir kuraklığa uğrarsa, bundan dolayı (Allah ka*tındaki) derecesi anar, şerefine şeref eklenir. Atların geride bıraktıkları ve tersleri (dışkıları, tezekleri) nedeniyle de Allah Azze ona ecirler (hasenat ve sevap) verir. Atlar (sürü halinde) bir nehire veya akar suya gidip oradan su içmek istediklerinde onları su içmekten alıkoymazsa ona sevap (hasenat ve ecir) verilir. Bunlardan dolayı bir at sürüsüne sahip olan kişiye bol sevap fe*cir ve hasenat) vardır. Allar onun için bir hasenat vesilesidir. Bir diğer kimse ise atlarını bir zenginlik ve iffet vesilesi olarak besler, sonra da bu sürüden dolayı kendine düşen Allah Azze'nin hakkını verir. Bundan dolayı bu sürü böyle bir kimse için (düşmanlara yahut cehenneme karşı) bir kalkan ve bir korunak oluşturur. Bir diğer kimse de riya (gösteriş), övünme vesilesi ve Müs*lümanlar için bir düşmanlık aracı olarak al yetiştirir. îşte bu atlar onun bu amaçlan nedeniyle bir günah ve yük vesilesi olup çıkarlar".