4264... Ebû Hureyre (r.a)'den rivayet edildiğine göre;
Rasûlullah (s.a) şöyle buyurmuştur:
"İleride sağır, dilsiz ve kör fitneler olacak. Kim fitnelere yaklaşır*sa, onlar da o şahsı kendilerine çekerler. Dilin fitnelere dalması kılıç darbesi gibidir."
Açıklama
Bu hadis-i şerifte fitne, fitnecilerin özellikleri ile nitelenmiştir. Maksat, fitne anında fitnecinin hakkı işitmesi, hakkı bilmesi ve hakkı batıldan ayıramamasıdır.
Aliyyü'I Kârî bu konuda şöyle der "Fitneciler, fitne anında hakkı ba*tıldan ayıramazlar. Nasihat, emr-i bi'l maruf ve nehy-i ani'l münker din*lemezler. Aksine, o ortamda hakkı konuşana eziyet edilir".
Rasûlullah Efendimiz, fitneler zuhur ettiği zaman, ona yaklaşanın ken*disini fitnenin içerisinde bulacağını, onun yakınında kalmanın mümkün olmadığını ifâde etmiştir. 4262 no'lu hadiste geçen, fitne zamanında in*sanların hayırlı oluşlarının fitneye ve fitneciye uzaklığına göre oluşu, bu mânâyı teyid etmektedir.
Metnin sonunda fitneye dil ile karışmanın, kılıçla karışmak gibi oldu*ğu bildirilmektedir. O halde müslüman, fitne zuhur ettiğinde hiç karışma*malı kendi halinde kalmalıdır.
4265... Abdullah b. Amr (r.a)'den rivayet edildiğine göre Rasûlullah (s.a) şöyle buyurmuştur:
"İleride Arapları kaplayan bir fitne olacaktır. O fitnede öldürülen*ler cehennemdedir. O fitnede dil kılıç darbesinden daha şiddetlidir."
Ebû davûd der ki:
Bu hadisi, Sevri, Leys'ten, Tâvus'tan, o da A'cemMen rivayet etmiştir.
Açıklama
Daha önce geçen benzeri hadislerde olduğu gibi, bu hadiste de çıkacak olan fitnede öldürülenlerin cehennemlik oldukları bildirilmektedir. Çünkü bu tür savaşlarda, tarafla*rın maksadı, ya mevki ve makam elde etmek veya mal mülk edinmektir. Ya da maksadı böyle olanlara yardım etmektir. Halbuki İslâm'ın arzu et*tiği savaş, İlây-i Kelimetûllah için olandır. Ancak bu mânâya yönelik olan savaşlarda ölenler şehiddirler.
Peygamber Efendimiz, o fitne esnasında dilin, kılıç darbesinden daha şiddetli olduğunu ifade buyurmuştur, el, KevkebuM - DürrîMe dilin kılıç darbesinden şiddetli oluşu şu iki şekilde izah edilmiştir:
1- Hak söz, kılıçtan daha şiddetlidir.
2- Dillerin tesiri, kılıçların tesirinden daha fazladır.
3- Fitnecileri kötülemek ve onlar aleyhinde konuşmak, bu fitneye katılmaktan daha şiddetlidir.
Burada bir de şu söylenebilir: Kişi, bizzat savaşa katılmasa bile, taraf*lardan birisini över, Öbürünü yererse fitne iyice alevlenir. Kurtubî'ye gö*re ise bu sözün mânâsı şudur: Fitne zamanında zalim idarecilerin yanında dedikodu etmek, yalan söylemek, onlara bilgi toplamak, kılıç darbesi ka*dar zararlıdır. Çünkü bu tür hareketler kin ve düşmanlık doğurur ve fitne*nin iyice kabarmasına sebep olur.
Mişkat Haşiyesi'nde es-Seyyid'de Kurtubî'nin yukarıdaki izahına ben*zer şeyler söylemiştir.
4266... Bize Muhammed b. İsa b. Tıbâ haber verdi, bize Abdullah b. Kuddüs haber verdi, Abdullah (ziyad denilen bir adam, sozunun yerine) Zıyad; ısımın kuş dedi.
Açıklama
Bu haber, yukarıdaki hadisin isnasındaki bir şahıs hakkında açıklama*dır. O hadiste râvîlerden Tavus hadisi kendisine nakleden şahsın Ziyad denilen birisi olduğunu söylemektedir. Abdullah b. Abdi Kuddüs ise bu zatın "Ziyad Sîmîn kûş" olduğunu söyler.
"Sîmîn kûş" farsça bir lâfızdır. Beyaz kulaklı mânâsına gelmektedir.
4. Fitne Esnasında Çöle Çekilmeye Ruhsat
4267... Ebû Said el Hudri (r.a)'den,
Rasûlullah (s.a)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
"Yakın bir gelecekte Müslüman'ının en hayırlı malı, dağ başında ve yağmur suyu (birikintileri) başında güttüğü davarlar olacaktır.
(böylece) Dinini fitnelerden korumuş olur."
Açıklama
Hadis-i şerif, fitneden korunmak, dinini muhafaza etmek, günaha dalmamak maksadıyla ıssız yerlere çekilmenin efdâl olduğuna delâlet etmektedir. Ancak bu, başka çare kalmadığı takdirdedir. Esas olan tenhalarda İslâm'ı yaşamak değil, top*lum içerisinde yaşamak ve yaşatmaktır.
Ama toplum içerisinde İslâm'ı yaşamak mümkün olmaz ise dinden ta*viz vererek yaşamaktansa, malı mülkü bir tarafa bırakıp, dağ başlarına çe*kilip çobanlık yapmak daha iyidir.
Rasûlullah Efendimiz, fitneler zuhur ettiğinde, kişinin en hayırlı malı*nın dağ başlarındaki güttüğü davarlar olduğunu söylemiştir. Allah'u âlem bundan maksadı şudur: İnsanoğlu tab'an mala düşkündür. Kolay kolay malından ayrılmak istemez. Bulunduğu çevre ne kadar bozuk olursa ol*sun, malını mülkünü bırakıp dinine zararsız bir çevreye çekilmek istemez. İşte Efendimiz, bunu bildiği için, gerekirse köydeki şehirde ki mallarını bırakıp çöllere, dağlara, vahalara çekilmeyi teşvik etmiştir. Buradaki ko*yunların, fitne dolu toplum içerisindeki mallardan daha hayırlı olduğunu beyan buyurmuştur.