188- (2519) Bana Züheyr b. Harb rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Ye-zid (bu zât İbni Harun'dur) rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Ebû Mâlik El-Eşcaî, Musa b. Tâlha'dan, jo da Ebû Eyyub'dan naklen haber verdi, (Şöyle demiş) : Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem):
«Ensâr, Müzeyne, Cülıeyne, Gtfar, Eşca' ve Benî AbdİHah kabilesinden olanlar benim yardımcılahmdir. Başkaları değil! Allah ve Resulü de onla*rın yardımcılarıdır.» buyurdular.

189- (2520) Bize Muhammed b. Abdillah b. Nümeyr rivayet etti. (Dedi ki) : Bize babam rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Süîyân, Sa'd b. İbrâhim'den, o da Afcdurrahman h. Hürmüz El-A'rac'dan, o da Ebû Hüreyre'-den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş) : ResûlüIIah (Saliallahü Aleyhi ve Seilem):
«Kureyş, Ensâr, Müzeyne, Cüheyne, Eşlem, Gıfar vg Eşca' benim yar-dımcılarımdır. Onların Allah ve Resulünden başka yardımcısı yoktur.» buyurdular.

(...) Bize Ubeydullah b. Muâz rivayet etti. (Dedi ki) : Bize batanı rivayet etti, (Dedi ki) : Bize Şube, Sa'd b. İbrahim'den, bu isnadla bu ha*dîsin mislini rivayet etti. Yalnız bu hadîsde : «Benim bildiğime göre bun*ların bazısı hakkında Sa'd dedi ki...» ibaresi vardır.

190- (2521) Bize Muhammed b. Müsennâ ile Muhammed b. Beşsâr rivayet ettiler. İbnü Müsennâ dedi ki : Bize Muhammed b. Ca'fer rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Şu'be, Sa'd b. İbrahim'den rivayet etti. (Demiş ki) : Ben Ebû Seleme'yi Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (Saliallahü Aleyhi ve Sellemyden naklen rivayet ederken dinledim. Şöyle buyurmuşlar :
«Eşlem, Gıfâr, Müzeyne ve Cühoyne'dsn olanlar yahut Cüheyne, Benî Temİm'le Benî Âmir'den ve iki müttefik olan Esed'llo Ğatafan'dan daha ha*yırlıdırlar.»

191- (...) Bize Kuteybe b. Saîd rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Muğî-ra (yâni El-Hızâmî) Ebû'z-Zinad'dan, o da A'rac'dan, o da Ebû Hüreyre'*den naklen rivayet etti. (Demiş ki) : Resûlüllah (Saliallahü Aleyhi ve Seilem) şöyle buyurdular... H.
Bize Amru'n-Nâkıd ile Hasan El-Hulvânî ve Abd b. Humeyd dahi ri*vayet ettiler. Abd : Ahberanî, ötekiler: Haddesenâ tâbirlerini kullandılar. (Dediler ki) : Bize Ya'kub b, İbrahim b. Sa'd rivayet etti. (Dedi ki) : Bize babam, Sâlih'den, o da A'rac'dan naklen rivayet etti. (Demiş ki) ; Ebû Hüreyre şunu söyledi: Resûlüllah (Saliallahü Aleyhi ve Seilem):
«Muhammed'in nefsi yed-i kudretinde olan Allah'a ygmin ederim ki : Ğifâr, Eşlem, Müzeyne, Cüheyne'den olanlar (yahut Cüheyne demiştir) ve Müzeyne'den olanlar kıyamet gününde Allah nezdinde Esed, Tayyİ' ve Ğa-tafan kabilelerinden daha hayırlıdırlar.» buyurdular.

192- (...) Bana Züheyr b. Harb ile Ya'kûb, Devrakî rivayet ettiler.
(Dediler ki) : Bize İsmail (yâni İbni Uleyye) rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Eyyûb, Muhammed'den, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivayet etti. (Şöy*le demiş) : Resûlüllah (Saliallahü Aleyhi ve Seilem):
«Eşlem, Ğifâr, Müzeyne ile Cüheyne'den bir kısmı (yahut Çüneyne ile Müzeyne'den bir kısmı) Allah indinde —Râvi : Zannederim kıyamet gü*nünde buyurdu demiş— Esed, Ğatafan, Hevâzin ve Temîm kabilelerinden daha hayırlı olacaklardır.» buyurdular.

193- (2522) Bize Ebû Bekr h. Ebi Şeyfae rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Gunder, Şu'be'den, rivayet etti. H.
Bize Muhammed b. Müsennâ ile İbni Beşşâr da rivayet ettiler. (De*diler ki) : Bize Muhammed b. Ca'fer rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Şu'be, Muhammed b. Ebî Yakub'dan, rivayet etti. (Demiş ki) : Ben Abdurrah-man b. Ebî Bekr'eyi babasından rivayet ederken dinledim ki, Akra' fa. Habis, ResûlüIIah (Sailallahü Aleyhi ve Sellem)'e gelerek:
— Sana ancak Eşlem, Gıfâr ve Müzeyne'den hacıların hırsızları bey'at etti, demiş. Cüheyne'yi de söyledi zannederim. (Şekkeden râvi Muham-med'dir.) Bunun üzerine ResûlüIIah (Sailallahü Aleyhi ve SeUetn) :
«Şayet Eşlem, Ğıfar ve Müzeyne —zannederim Cüheyne de dedi— Benî Temim ile Benî Âmir, Esed ve Ğaîafan'dan daha hayırlı İseler, bunlar haybet ve hüsrana uğramışlar mıdır ne dersin?» buyurmuşlar. Akra':
— Evet! cevâtını yermiş. Peygamber (Sailallahü Aleyhi ve Sellem):
«O halde nefsim yed-i kudretinde olan Allah'a yemin ederim ki, on*lar bunlardan daha hayırlıdır.» buyurmuşlar. îbnü Ebî ŞeyWnin hadî*sinde «Şekkeden râvi Muhammed'dir.» cümlesi yoktur.

(...) Bana Harun b. Abdillah rivayet etti, (Dedi ki) : Bize Abdü's-Samed rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Şu'be rivayet etti. (Dedi ki) : Bana Benî Temîm'in reisi Muhammed b. Abdillah b. Ebî Ya'kub Ed-Dabbî bu isnadla bu hadîsin mislini rivayet etti ve : «Bir de Cüheyne» dedi. «Zan*nederim» demedi.

(...) Bize Nasr b. Alî El-Cehdamî rivayet etti. (Dedi ki).: Bize babam rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Şu'be, Ebû Bişr'den, o da Abdurrahman b. Ebî Bekra'dan, o da babasından, o da ResûlüIIah (Sailallahü Aleyhi ve Sellem)Jden naklen rivayet etti, (Şöyle buyurmuşlar) :
«Eşlem, Ğıfâr, Müzeyne ve Cüheyne, Benî Temim ile Benî Âmir'den ve iki müttefik olan Benî Esed ile Ğatafan'dan daha hayırlıdırlar.»

(...) Bize Muhammed b. Müsennâ ile Harun b. Abdullah rivayet etti*ler. (Dediler ki) : Bize Abdüssamed rivayet etti, H.
Bu hadîsi bana Amru'n-Nâkıd dahî rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Şe-baba b. Sevvâr rivayet etti.
Her iki râvi: Bize Şu'be, Ebû Bişr'den bu isnadla rivayette bulundu,
demişler.

195- (...) Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Ebû Küreyb rivayet et*tiler. Lâfız Ebû Bekr'indir. (Dediler ki) : Bize Vekî' Süfyân'dan, o da Abdü'l-Melik b. Umeyr'den, o da Abdurrahman b, Ebî Bekra'dan, 6 da babasından naklen rivayet etti. (Şöyle demiş) : ResûlüIIah (Sailallahü Aleyhi ve Stllem);
«Şayet Cüheyne, Eşlem ve Ğıfâr (kabileleri) Benî Temîm ve Benî Abdil*lah b. Ğatafan ve Âmİr b. Sa'saa'dan daha hayırlı ise ne dersiniz?»buyur*du. Ve bunu sesini uzatarak söyledi. Derken ashab :
— Yâ Resûlallah! .Onlar haybet ¥e hüsrana uğramışlardır, demişler. (O da) :
«Hakîkaten onlar daha hayırlıdır.» buyurdu. Ebû KüreyVin rivaye*tinde : «Şayet Cüheyne, Müzeyne, Eşlem ve Ğıfâr.., ise ne dersiniz?» cüm*lesi vardır.
Ebû Hüreyre rivâyetleriyle -Akra' h. Habis riva*yetini Buharı «Kitâbu'l-Menâkıb»'de tahric etmiştir.
Eıısar: Evs/ve Hazrec kabileleridir. Benî Abdul*lah 'dan murad Gatafan kabilesinin bir kolu olan Benî A b -di/1-.-Uzzâ 'dır.. Peygamber (Sailallahü Aleyhi ve Sellem) onların bu is*mini değiştirerek kendilerine Benî Abdillah adım vermiştir.
Bundan dolayı Arablar onlara Benî Muhavvele demişlerdir. Mevâli: Mevlâmn cem'idir. Burada ondan murad Peygamber (Sailallahü Aleyhı\ve Sellem)'e yardım eden ve onunla hususiyeti olan zevattır.
Görülüyor ki, Peygamber (Sailallahü Aleyhi ve Sellem) her kabileye hak ettiği mevkiyi tanımaktadır. Hz. Akra' b. Habis Peygamberi*mize bey'at edenlerin Eşlem, Ğifâr ve Müzeyne kabile*lerinden olduklarını, bu kabilelerin ise İslâmiyetten önce İlacıların mal*larını çalmakla şöhret bulduklarını söylemişse de", Resûlüllah (SaîlaHahü Aleyhi ve Selltm) mezkûr kabilelerin Benî Temim, Benî Amir, Esed ve Ğatafan kabilelerinden daha hayırlı olduğunu bildir*miştir. Çünkü bir kimse müslüman olunca Cenâb-ı Hak küfür hâlindeki suçlarını bağışlar. Bunların suçlan da bağışlanmıştır.
Benî Temîm ve onun kolları olan Benî Esed, Benî Âmir vesâireye gelince; bunlar müslüman olduktan sonra Peygamber (Sailallahü Aleyh'1, ve Sellem) 'in vefatını müteakip birçokları irtidat etmiş-
lerdir.

196- (2523) Bana Züheyr b, Harb rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Ah-med b. İshâk rivayet etti, (Dedi ki) : Bize Ebû Avâne, Muğîra'dan, o fa Amir'den, o da Adiy b. Hâtİm'den naklen rivayet etti. Adiy şöyle demiş: Ömer b. Hattab'a geldim. Bana şunu söyledi: Resûlüllah (Sailallahü A leyhi veSellemy'm ve ashabının yüzlerini ağartan ilk sadaka senin Resûlüllah (Sailallahü Aleyhi ve Sellem)'e getirdiğin Tay yi' kabilesinin sadakasidir.
Bu hadîs Hz. Adiy b. Hatim ile Beni Tayyi' kabi*lesinin faziletlerine delildir.
Hz. Adiy Arablarm meşhur cömerdi Hâtem-i Tâî'nin torunlarındandır. Hicretin dokuzuncu veya onuncu senesinde müslüman olmuştur. Evvelce hıristiyanmış. Birçok müslümanlann irtidat ettiği hen*gâmede müslümanlığı muhafaza etmiş ve kavminin zekâtını getirerek Hz. Ebû Bekr'e teslim etmiştir, Irak'in fethinde bulunmuş, sonra Küfe 'ye yerleşmiştir. Sıffın harbinde Hz. Ali tarafında bu*lunmuş, bir rivayete göre yüzyirmi, diğer bir rivayete göre yüzseksen se*ne yaşamıştır.
«Ben müslüman olalı ahdestsiz bir namaz vakti geç irmemişimdil.» dediği rivayet olunur.
Şa'bî'nin rivayetine göre Hz. Adiy şunları söylemiştir: «Ömer'in karşısına çıktım ve :
— Beni tanıyor musun? diye sordum.
__ Evet! Onîar küfrettikleri zaman, sen iman ettin. Onlar inkâr etti,
sen bilgi gösterdin. Onlar gadrettiklerinde, sen vefakârlık ettin. Onlar geri gittiklerinde, sen beri geldin. Hiç şüphe yok ki, Resûlüllah (Sailallahü Aleyhi ve SelUmy'm ashabının yüzlerim ağartan sadaka, Tayyi' kabilesinin sadakasıdır, dedi.»
Yüzünü ağartmak tâbiri sevindirmekten kinayedir. Bunun zıddı yü*zünü kara etmektir ki; o da mahzun etmekten kinayedir.

197- (2524) Bize Yahya t. Yahya rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Mu-ğîra b. Abdirrahman, Ebû'z-Zinâd'dan, o da A'rac'dan, o da Ebû Hürey-re'den naklen haber verdi. Şöyle demiş : Tufeyl ve arkadaşları gelerek :
__Yâ Resûlallah! Gerçekten Devs kabilesi küfür ve imtina etmiştir.
Sen de onlara beddua eyle! dediler. Bunun üzerine: Devs helak olsun diyenler oldu. Resûlüllah (Sailallahü Aleyhi ve Sellem) ise:
«Allah'ım! Sen Deys'e hidâyet ver; vg onları getir!» diye duâ etti.
Bu hadîsi Buhârî «Kitâhu'I-Cihâd»'da tahric etmiştir.
Devs : Hz. Ebû Hüreyre 'nin kabîlesidir.
Tufeyl (Radiyallahu anh) kendilerini İslâm'a davet etmiş, fakat on*lar sözünü dinlememişlerdir. Bunun üzerine Hz, Tufeyl onların zina ettiklerini, faiz yediklerini Resûlüllah .(Sailallahü Aleyhi ve Sellem)'e şikâyet ederek aleyhlerine beddua etmesini istemiş. Resûlülîah (Sailallahü Aleyhi ve Sellem) ise bunun tam aksine olarak Allah'dan onlara hidâyet niyaz et*miştir. Bu hal Peygamber (Sailallahü Aleyhi ve Sellem} ıin kemâl ahlâkının ve âlemlere rahmet oluşunun delilidir.
Hz. Tufeyl b.' Amr , Devs kabîlesindendir. Mekke'de müslüman olmuş, sonra memleketine dönerek Medîne'ye hic*ret edinceye kadar kavm-ü kabilesini irşada çalışmıştır.
Bir rivayette Yemâme harbinde, başka bir rivayete göre de Yermuk harbinde şehid edilmiştir.
Bize Kuteybe b. Saîd rivayet etti, (Dedi ki) : Bize Cerîr Muğîre'den, o da Hâris'den, o da Ebû Zür'a'dan naklen rivayet etti. (Demiş ki) : Ebû Hüreyre şunlara söyledi : Resûlüllalı (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'den işittiğim üç hasletten dolayı Benî Temîm'i sevmeye devam ederim, Resûlüllalı (Sallallahii Aleyhi ve Sellem)'i;
«Onlar Deccal'a karşı ümmeîimin en şiddetlileri olacaklar.» buyurur*ken işittim. Sadakaları geldi de Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem):
«Bunlar bizim kavmimizin sadakalarıdır.» buyurdular. Aişe'nin yanın*da onlardan bir esir kadın vardı. Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) (Âişe'ye) ;
«Onu âzâd et! Çünkü o ismail'in nesündendir.» buyurdular.

(...) Bana bu hadîsi Züheyr b. Hârb da rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Cerîr, Umâra'dan, o da Ebû Zür'a'dan, o da Ebû Hüreyre'den naklen ri*vayet etti. (Şöyle demiş) : Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'Atn işit*tiğim üç hasletten sonra Benî Temîm'i sevmeye devam ediyorum; bunları onlar hakkında söylerdi. Ve râvi yukarki hadîsin mislini zikretmiştir.

(...) Bize Hâmid b. Ömer El-Bekrâvî de rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Dâvud mescidinin imamı Mesleme b, Alkame'te'l-Mazini rivayet etti. (De*di ki) : Bize Dâvud, Şa'bî'den, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivayet etth
(Şöyle demiş) : Üç haslet var ki, ben bunları Benî Temîm hakkında Re*sûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'fen işittim. Artık onları sevmekte de*vam ediyorum. Ve râvi hadîsi bu mânâ ile nakletmiş. Yalnız o :
«Onlar harblerde insanların en şiddetli çarpışanlarıdır.» demiş; Dec-cal'ı anmamıştır.
Bu hadîsi Buhârî «Kitâbu'1-Itk» ve «Kitâbu'I-Meğazî»'de tahric etmiştir.
Ebû Zür'a'nm rivayetine göre, Hz. Ebû Hüreyre: «Benim için kabilelerden bunlar kadar hoşlanmadığım bir kavm yoktu. Ama artık onları sevdim.» demiştir. Bunun sebebi câhüiyyet devrinde ka*bilelerinin birbirlerine düşman olmalarıdır. Resûlüllah [Sallallahü Aleyhi ve Sellem), Benî Temîm hakkında üç şey söylemiştir. Bunlardan birincisi DeccaHa en şiddetli bir surette onların harb edeceklerini haber vermesi; ikincisi zekâtları hakkında :
«Bunlar bizim kavmimizin sadakalarıdır» buyurması; üçüncüsü de Hz. Âişe'nin elinde bulunan esîr cariyenin İsmail (Aleyhisselâm) süîâesinden olduğunu söyleyerek azadını emir buyurmasıdir. Sadakaları hakkında :
«Bizim kavmimizin...» tâbirini kullanması Benî Temîm, îlyaş b. Mudar-dâ Peygamber (Sallallahü A leyhi ve Sellem) 'in nese-biyle birleştiği içindir.
Hz. Âişe'nin elinde bulunan kadının ismi malûm değildir. Bu hu-sûsdaki rivayetler muhteliftir. Bir rivayette «Sebiyye» yerine «Neşeme» denilmiştir. Neşeme, insan demektir. Tabarânî'nin rivayetine göre Hz. Âişe : «Yâ NebiyyeHah, ben İsmail (Aleyhisselâm) sülâlesinden bir köle âzâd etmeyi adadım.» demiş. Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem):
«Sabret de yarın Benî Ahber'İn ganimetleri gelsin!» buyurmuş. Erte*si gün Benî Anber 'in ganimeti gelince ona Rudeyh, Zübeyb, Zühay ve Semûra namlarında dört köle vermiş; kö*lelerin başlarını meshederek bereket duasında bulunmuş ve bunların Hz. İsmail neslinden olduğunu bildirmiş. Zehebî 'nin beyânına göre Hz. Âişe bunlardan Rudeyh'i azad etmiştir.

Bu Hadisden Çıkarılan Hükümler:


1- Şâir insanlar gibi Arablardan da köle olur. Ancak onları azâd etmek ef daldır. İbnü Battâ1'a göre Benî Temîm kabi*lesi zekât için mallarının en iyisini ayırırlarmış. Bu halleri Peygamber (SallaHahü Aleyhi ve Sel!em)'in hoşuna gittiği için, onlar hakkında sitâyişkâr sözler söylemiştir.
2- Hadîs-i şerif Benî Temîm'in faziletine delildir. Bu kabi*lenin içinde gerek câhiliyyet, gerekse İslâmiyet devirlerinde birçok eşraf ve reisler yetişmiştir.
3- Hadîs-i şerif âhir zamanda olacak bazı halleri haber vermektedir.