129- (2357) Bize Kuteybe b. Saîd rivayet etti. (Dedi ki) ; Bize Leys rivayet etti, H.
Bize Muhammed b. Rumh da rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Leys, İbni JŞih&b'dan, o da Urve b. Zübeyr'den naklen haber verdi. Ona da Abdullah î. Zübeyr haber vermiş ki, Ensar'dan bir adam Resûlüllah (Saliaîlahü Aleyhi ve Sellem)’in huzurunda hurma suladıkları Harra su yolları hakkında Zübeyr'den davacı olmuş. Ensar'dan olan zât:
— Suyu sal da geçsin! demiş. Zübeyr ise onların bu teklifine razı olmamış. Derken Resûlüllah (Saliaîlahü Aleyhi ve Selle m) 'in huzurunda^ da*vaya çıkmışlar. Resûlüllah (SallaİlahU Aleyhi ve Sellem) Zübeyir'e :
«Yâ Zübeyr! Sen şuta; sonra suyu komşuna sal!» demiş. Ensârî' kız*mış ve:
— Yâ Resûlallah, bu adam halan oğludur diye mi? (Böyle yapıyor*sun?) demiş. Bunun üzerine Nehiyyullah (Saliaîlahü Aleyhi ve Sellem) 'in yü*zünün rengi değişmiş. Sonra :
«Yâ Zübeyr! Sula, sonra suyu tıka! Tâ duvara kadar geri dönsün.» buyurmuşlar.
Zübeyr demiş kî :
— Vallahi ben şu âyetin bu husûsda indiğini sanırım:
«Hayır! Rabbine yemin olsun ki, aralarında çıkan kavgada seni hakem yapıncaya kadar inanmazlar. Sonra nefislerinde bir şüphe ve darlık da bulmazlar.
Bu hadîsi Buharı «Kitâbu'l-MüsâkâU'da; Ebû Dâvud «Kadâyâ»'da; Tirmizî «Ahkâm» ve «Teisir»'de; Nesâî «Kada» ve «Tefsn de İbni Mâce «Sünnet» ve «Ahkâm» bahislerinde muh*telif râvilerden tahric etmişlerdir.
Hz. Zübeyr 'den davacı olan ensârînin kim olduğu belli değil*dir. İhtimal yaptığı hakaret yolsuz olduğu için râviler tarafından ismi gizli tutulmuştur. Dâvûdî'nin rivayetine göre bu adam münafıkmış. Gerçi hadîste ensardan olduğu bildiriliyorsa da Nevevî ensardan oluşunu münafıklığına muhalif görmemiş : «Müslüman ensardan değil de o kabi*leden biri olabilir.» demiştir.
Hz. Zübeyr sağlığında cennetle müjdelenen on zâttan biridir. Ensârînin verilen hükme kızarak «Yâ Resûlallah! Zübeyr halan oğlu ol*duğu için mi böyle yapıyorsun?» demesi Peygamber (Sallaliahü Aleyhi ve Sellem) 'in hürmetini ayaklar altına alan çirkin bir sözdür. Ulemânın be*yânına göre böyle bir sözü bugün söyleyen kimse kâfir olur, kendisine mürted hükümleri tatbik edilir. Peygamber (Saliaîlahü A leyhi ve Sellemj 'in ona bir şey yapmaması hâdise İslâm'ın ilk zamanlarına tesadüf ettiği için*dir. O devirde müellefe-i kulûb vardı. Resûlüllah (Saliaîlahü Aleyhi ve Sellem) bir taraftan bunları İslâm'a yatıştırmaya çalışır, bir taraftan münafıkların eziyetlerine sabır gösterir ve sabrı tavsiye eder : Muhammed arkadaşla*rını öldürüyor demesinler, buyurarak böyleîerini affederdi.
Hz. Zübeyr'in kuvvetli tahminine göre hadîste bahsedilen âyet-i kerîme bu hâdise hakkında nazil olmuştur. Ulemâdan bazılarına göre ise âyetin sebebi nüzulü çok garib bir hâdisedir. îbni Ebî Hatim'in rivayet ettiği bir hadîse göre vak'a şudur : İki adam Resûlüllah (Sallalhhii Aleyhi ve SeUem)'m huzurunda davaya çıkmışlar, o da davalarını görmüş. Fakat dâvayı kaybeden adam verilen hükme razı olmayarak : Bizi Ömer b. Hattâb'a gönder! demiş. Eesûlüllah (SatlaUahii Aleyhi ve Sellem) de:
«Pekala ona gidini» demiş. Hz. Ömer'e vardıklarında dâvayı kazanan şöyle demiş :
— Ey Hattab oğlu! Resûlüllah fSaUaUahü Aleyhi ve Sellem) benim lehi*me şu adamın aleyhine hüküm verdi. Ama hu adam : Bizi Ömer'e gön*der! dedi, o da bizi sana gönderdi. Bunun üzerine Hz. Ömer (Radiyallahu anh):
— öyle mi? diye sormuş. Adam:
— Evet! demiş. Ömer (Radiyallahu anlı):
— Ben yanınıza çıkıp aranızda hükmümü verinceye kadar yeriniz*den ayrılmayın! diyerek içeri girmiş. Az sonra kılıcını kuşanmış olarak yanlarına çıkmış ve hemen «Bizi Ömer'e gönder...» diyeni vurarak öl*dürmüş. Öteki gerileyerek Resûlüllah (Saİlailahü Aleyhi ve Sellem) 'in yanı*na kaçmış ve: .
— Yâ Resûîallah! Vallahi Ömer arkadaşımı öldürdü. Kaçmasam mut*laka beni de öldürecekti, demiş. Resûlülîah (Sailallahü Aleyhi ve Scl'cm):
«Ben Ömer'in mü'min bir adamı öldürmek cür'etinde bulunacağını zan*netmezdim.» buyurmuş. Bunun üzerine Allah âyeti indirmiş. Ve bu ada*mın kanını heder ederek Ömer'i kabahatsiz bulmuştur.
Bu hadîs zayıfdır. Fakat zayıf olmayan başka bir tarikle de rivayet olunmuştur. Bâzıları Âyeti kerîme'nin bir yahudi iîe münafık hakkında indirildiğini söylemişlerdir.

Bu Hadisten Çıkarılan Hükümler:


1- El emeği ile akıtılmıyan dere, sel ve ırmak sulan mubahtır. Kim evvel davranırsa o su üzerinde hak sahibi odur.
2- Sulama hususunda üst taraftaki tarla sahibi alt taraftaki tarla sahibinden önce gelir. Ve suyu bahçenin duvarına yükselinceye kadar hapsedebilir. Sonra alt taraftaki komşuya salar. Ve bütün komşular suyu bu minval üzere kullanırlar. Suyun duvara yükselmesinden murad insa-am topuklarına kadar çıkmasıdır.
3- Davaya çıkanlardan maksatlarını anlatacak kadar ifâde almak kâ*fidir. Dâvalarını yazmak ve iddia edilen malı bütün sıfatları iîe inceden ;nceye tahdid şart değildir.
4- Hadîs-i şerîf hâkimleri uzlaştırmaya irşad etmektedir.Cumhurun mezhebine göre hâkim tarafları uzlaştırmakta bir fayda görürse uzlaşma*larına işaret eder. İmam Mâlik bunu doğru bulmamıştır.
5- Hâkim veya hükümdara küstahlıkta bulunan kimseye ceza verilir.
6- Hükümdar ta'ziri tatbik ettiği gibi, affetmeye de selâhiyettardır.