86- (2333) Bize Ebû Küreyb Muhammed b. Ala1 rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Ebû Üsâme, Hişam'dan, o da babasından, o da Âişe'den naklen rivayet etti. Âişe şöyle demiş: Hakikaten Resûlüllah (SallaUahü Aleyhi ve Sellem) 'in üzerine soğuk bir sabanda vahiy indirilir. Yine yüzünden ter boşanırdı.
87- (...) Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe de rivayet etti. ize Süfyan b. Uyeyne rivayet etti. H. (Dedi ki) :
Bize Ebû Küreyb de rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Ebû Üsâme ile İbni Bişr hep birden Hişam'dan rivayet ettiler. H.
Bize Muhammed b. Abdillah b. Nümeyr dahi rivayet etti. Lâfız onun*dur. (Dedi ki) : Bize Muhammed b. Bişr rivayet etti. (Dedi ki) ; Bize Hi-şâm babasından, o da Âişe'den naklen rivayet etti ki: Haris b. Hişam, Peygamber (SallaUahü Aleyhi ve Sellem) 'e:
— Sana vahy nasxl geliyor? diye sormuş da :
«Bazan bana çan sesi gibi gelir. Bu benim için en şiddetli olandır. Son*ra açılırım ve o vahyi bellemiş olurum. Bâzan da adam suretinde bir me*lek gelir. Ve onun söylediğini bellerim.» buyurmuşlar.
88- (2334) Bize Muhammed b. Müsennâ rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Abdû'1-Âla rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Saîd Katâde'den, o da Ha-san'dan, o da Hıttan b. Abdillah'dan, o da Ubade b. Sâmit'ten naklen ri*vayet etti. (ŞÖyle demiş) : Nebiyyullah (SallaUahü Aleyhi ve Sellem), üzerine vahy indirildiği vakit bundan dolayı gussalamr ve yüzünün rengi uçardı.
89- (2335) Bize Muhammed b. Beşşar rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Muâz b. Hişâm rivayet etti. (Dedi ki) : Bize babam Katade'den, o da Ha-sen'den, o da Hıttan b. Abdillah Er-Rakâşî'den, o da übâde b. Sâmid'den naklen rivayet etti. (ŞÖyle demiş) : Üzerine vahy indirildiği vakit Pey*gamber (SallaUahü Aleyhi ve Sellem) başını eğer; ashabı da-başlarım eğerlerdi. Vahy kalktığı zaman başını kaldırırdı.
Hz, Âişe rivayetini Buhârî «Bed'ül-Vahy» bahsinde tahric etmiştir.
Vahy hakkında evvelce tafsilât vermiştik. Ulemâdan bazılarına göre Peygamber (Sallalîahü Aleyhi ve Sellem) 'in vahy gelirken işittiği çan sesine benzer ses meleğin sesidir. Bir takımları meleğin değil, kanatlarının sesi olduğunu söylemişlerdir. Bundaki hikmet Resûlüllah (Sallalîahü Aleyhi ve Sellem)in kulaklarının başka şeylerden boşaltılması tâki kulağında ve kal*binde meleğin sesinden başka bir şeye yer kalmamasıdır.
Bu rivayetlerde vahyin hallerinden yalnız çan sesiyle meleğin insan kılığında gelmesi zikredilmiş. Rü'ya halindeki vahyden bahsedilmemiştir. Bunun sebebi vahy soran zâtın Peygamber (SaUalîahü Aleyhi ve Sellem) 'e mahsus olan şeklini anlamak istemesidir. Rü'ya ise ona mahsus değil, müş-terekdir. Bu hadîsde Peygamber (Saîhllahü Aleyhi ve Sellem)'in vahy esna-suıda rengi uçardı denilmektedir. Halbuki hac bahsinde Ya’la b. Ümeyye'nin vahy inerken onun yüzünün kıpkırmızı olduğunu gör*düğünden bahsedilmişti. Bu iki rivayetin arasım bulmak için yüzü evvelâ kül rengi olmuş, sonra kızarmıştır. Yahut evvelâ kızarmış, sonra kül ren*gi olmuştur, denilir.
Bu Rivayetlerden Çıkarılan Hükümler:
1- Melekler vardır. Mülhidlerle feylesoflar meleklerin varlığım in*kâr ederler. Bu hadîsler onlara red cevabı teşkil etmektedir.
2- Melekler istedikleri şekillere girebilirler.
3- Ashab-ı kiram birçok şeylerin manâsını Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e sorarlardı.O da kendilerini bir yere toplar talimatta bulunurdu.Ashabın bazıları meseleleri sorar, diğerleri beller ve bilme*yenlere öğretirlerdi. Allah dînini tamamlayıncaya kadar bu böyle devam etti.