71-.......Beyân ibn Bişr ile İsmâîl ibn Ebî Hâlid, ikisi de şöyle demişlerdir; Biz Kays ibn Ebî Hâzım'dan işittik, şöyle diyordu: Ben Habbâb ibn Erett'ten işittim, şöyle diyordu: Peygamber (S) Ka'be'*nin gölesinde kaftanını yastık yaparak dayandığı bir sırada yanına geldim. Biz (İslâm'ın o ilk günlerinde) müşriklerden şiddetle karşı*lanmış hâldeydik. Peygamber'e:
— (Bunların zulmünden kurtulmamız için) Allah'a duâ edemez misin? dedim.
Peygamber, yüzü öfkeden kıpkırmızı olduğu hâlde hemen otur*du ve şöyle buyurdu:
— "Yemin olsun sizden önceki ümmetler içinde öyle kimse bu*lunmuştur ki, müşrikler tarafından kemiklerinin üstündeki eti ve si*niri demir tarakla taranırdı da bu işkence o mü'mini dîninden çeviremezdi. Yine mü'minin başının ortasına büyük testere konulur başı ikiye bölünürdü de, bu testere işkencesi o mü'mini dîninden çe*viremezdi. Yeminle söylüyorum ki, Allah bu İslâm Dîni işini muhak*kak surette tamamlayıp kemâle erdirecektir. O derece ki, bir süvârî (yalnız başına) San'â'dan Hadramevt'e kadar, Allah'tan başka hiç-birşeyden korkmayarak (selâmetle) gidecektir".
Râvî Beyân kendi rivayetinde: "Bir de sürüsü üzerine kurttan başka birşeyden korkmayarak" fıkrasını ziyâde etmiştir .

72-.......Abdullah ibn Mes'ûd (R) şöyle demiştir: Peygamber (S) -Mekke'de iken- en-Necm Sûresi'ni okudu da sonunda secde yaptı. Orada bulunanlardan (mü'min müşrik) hiçbir kimse hâriç kalmayıp, hep secde yaptılar. Yalnız bir ihtiyar secde etmedi. Ben onun bir avuç toprak aldığını, onu alnına kadar kaldırıp onun üzerine secde ettiği*ni gördüm. Ve o ihtiyar:
— Bu kadarı bana yeter, dedi.
Yemîn olsun, ben o ihtiyarı sonra (Bedir'de) Allah'a kâfir ola*rak, öldürülmüş gördüm .

73-.......Abdullah ibn Mes'ûd (R) şöyle demiştir: Peygamber (S) -Ka'be yanında- secde yapıyordu. Etrafında da Kureyş'ten birta*kım insanlar oturuyorlardı. Bu sırada Ukbe ibn Ebî Muayt, yeni bo*ğazlanan bir devenin döl yerini getirdi de, onu Peygamber'in sırtının üzerine attı. Peygamber secdeden başını kaldırmadı. Hemen Fâtıma aleyhi's-selâm geldi ve Peygamber'in sırtından o döl yatağını aldı ve bunu yapana beddua etti. Peygamber (secdeden kalkıp namazı biti*rince):
— "Yâ Allah! Kureyş'ten şu zümreyi sana havale ederim: Ebû Cehl, İbn Hişâm, Utbe ibnu Rabîa, Şeybe ibn Rabîa, Umeyye ibn Halef yâhud Ubeyy ibn Halef".
Şübhe eden râvî, Şu'be ibnu'1-Haccâc'dır.
ibn Mes'ûd dedi ki: Ben bunların hepsim Bedir günü öldürül*müşler gördüm, hepsi orada bir kuyuya atıldılar. Yalnız Umeyye ibn Halefin yâhud Ubeyy ibn Halefin eklemleri parça parça olmuş bu*lunduğu için, kuyuya atılmadı

74-.......Saîd ibn Cubeyr şöyle demiştir: Abdurrahmân ibn Ebzâ bana: İbn Abbâs'tan şu iki âyeti sor, bunların işi nedir (yânî bunlar arasını uyuşturma nasıldır)? diye emretti:
a. "Ve onlar ki Allah'ın beraberinde diğer bir tanrıya duâ et*mezler, Allah *m haram kıldığı nefsi haksız öldürmezler ve zina yap*mazlar. Her kim bunları yaparsa, ağır cezaya çarpar" (ei-Furkaan: 68);
b. "Kim bir mü 'mini kasden öldürürse cezası, içinde devâmh ka*lıcı olmak üzere, cehennemdir" (en-Nisâ: 93).
Ben İbn Abbâs'a sordum. îbn Abbâs şöyle dedi: el-Furkaan Sû*resi 'ndeki âyet inince Mekke ahâlîsinin müşrikleri:
— Biz Allah'ın haram kıldığı nefsi öldürdük, Allah'ın berabe*rinde diğer tanrıya duâ ettik ve bütün fahişelikleri de İşledik (artık İslâm bize fayda vermez), dediler.
Bunun üzerine Allah "Ancak tevbe ve îmân edip iyi amelde bu*lunanlar başka. İşte Allah bunların kötülüklerini iyiliklere çevirir ve Allah gafur, rahim 'dir..." (ei-Furkaan: 70) âyetini indirdi. İşte bu âyet, o sıfattaki müşrikler içindir. Amma en-Nisâ Sûresi'ndeki âyete ge*lince, İslâm Dîni'ni ve onun kaanûnlarını tanıdığı (katlin haram kı*lındığını bildiği) zaman, müslümân kişi bundan sonra insan öldürürse, işte onun cezası, içinde ebedî kalmak üzere, cehennemdir (tevbesi yok*tur), dedi.
Abdurrahmân ibn Ebzâ dedi ki: Ben İbn Abbâs'm bu sözünü Mucâhid ibn Cebr'e söyledim. O: Pişmanlık duyup tevbe eden (ce*hennemde ebedî kalmaktan) müstesnadır, dedi .

75-.......Bana Urve ibnu'z-Zubeyr tahdîs edip şöyle dedi: Ben Abdullah ibn Amr ibni'I-Âs'a sorup:
— Müşriklerin Peygamber'e yaptıkları en şiddetli işi bana ha*ber ver, dedim.
Abdullah (R) şöyle anlattı:
— Peygamber (S) Ka'be'nin Hıcr'ında namaz kıldığı sırada Uk-be ibn Ebî Muayt yönelip geldi. Ukbe, Peygamber'in ridâsını (üst el*bisesini) toparlayıp onu boynuna koydu ve Peygamber'i şiddetli bir şekilde boğmaya başladı. Tam bu sırada Ebû Bekr karşı geldi. Niha*yet Ukbe'nin omuzunu tuttu ve onun saldırısını Peygamber'den def etti. Ve şu âyeti söyledi: "... Siz bir adamı Rabb'im Allah'tır deme*siyle Öldürür müsünüz? Hâlbuki O, size Rabb Hnizden apaçık mu di*zeler de getirmiştir. Bununla beraber eğer o, bir yalancı ise yalanı kendine. Eğer doğrucu ise, sizi tehdîd edegeldiği azabın bir kısmı olsun sizi çarpar, Şübhesiz Allah» haddi aşan, yalancı olan kimseyi mu*vaffak etmez" (el-Mii'min: 28).
Bu hadîsi rivayet etmekte Muhammed ibn İshâk, Ayyaş ibnu'l-Velîd'e mutâbaat etmiştir .

76- (Muhammed ibn İshâk dedi ki Bana Yahya ibn Urve, babası Urve'den tahdîs etti. O: Ben Abdullah ibn Amr'a şöyle dedim.., demiştir. Ve Abde ibnu Süleyman, Hişâm'dan; o da babası Urve ibnu'z-Zubeyr'den söyledi ki, o, Abdullah ibn Amr'a denildi ki... demiştir.
Muhammed ibn Amr ibn Alkame de Ebû Seleme'den söyledi. O:' Bana Amr ibnu'1-Âs tahdîs etti, demiştir.