103- (1876) Bana Züheyr b. Harb rivayet etti. (Dedi ki): Bize Cerîr Umâre'den (ki bu zât İbnü'l-Ka'kaa'dır.) o da Ebû ZürVdan, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivayet etti. Şöyle demiş: Resûlüllah (SaUallahü Aleyhi ve Sellem) :
«Allah kendi yolunda (gazaya) çıkan kimseye kefil olmuştur: (Buyu*rur ki): Onu (çıkaran) ancak benim yolumda cihâd etmek, bana inanmak ve Peygamberlerimi tasdîk eylemek için çıkarmıştır. Şu halde o, kendisini cennete koymamı yahud alabildiği kadar ecir veya ganimet olarak içinden çıktığı evine döndürmemi benim üzerime garantilemiştir.
Muhammed'in nefsi yed-i kudretinde olan Allah'a yemîn ederim ki, şayet bir yara Allah yolunda acıtırsa kıyamet gününde açıldığı zamanki kı*lığında gelecek, rengi kan rengi, kokusu misk olacaktır. Muhammed'in nefsi yed-î kudretinde olan Allah'a yemîn olsun ki eğer müslümanlara zor gelmese, Allah yolunda gaza eden bir seriyyenİn ardından ebediyyen otur*mazdım! Lâkin varlık bulamıyorum ki, onları (hayvan üzerinde) taşıyayım! Onlar da varlık bulamıyorlar. Kendilerine benden geri kalmak zor geliyor! Muhammed'in nefsi yed-İ kudretinde olan Allah'a yemin ederim kî, ben Allah yolunda gaza ederek Öldürülmeyi, sonra yine gaza ederek Öldürül*meyi, sonra yine gaza ederek öldürülmeyi pek arzu ederim!» buyurdular.
(...) Bize bu hadîsi Ebû Bekir b. Ebi Şeybe ile Ebû Küreyb de riva*yet ettiler. (Dediler ki): Bize İbni Fudayl, Umâre'den bu isnâdla riva*yette bulundu.
104- (...) Bize Yahya b. Yahya da rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Muğîrc b. Abdirrahmân EI-Hizâmî, Ebu'z- Zinâd'dan, o da A'rac'dan, o da Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (SaUallahü Aleyhi ve Sellem) 'den naklen haber verdi:
«Allah, kendî yolunda cihâd eden, evinden kendisini onun yolunda cihâdla onun kelimesini tasdıkde başka hiç bir şey çıkaramayan, kimseyi cennete koyacağına yahud İçinden çıktığı evine, kazandığı ecir veya gani*metle beraber döndüreceğine kefîl olmuştur!» buyurmuşlar.
105- (...) Bize Amru'n - Nâkid ile Züheyr b. Harb rivayet ettiler. (Dediler ki): Bize Süfyâıı b. Uyeyne, Ebu'z - Zinâd'dan, o da A'rac'dan, o da Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'den naklen rivayet etti :
«Eğer bir kimse Allah yolunda yaralanırsa —ki Allah kendi yolunda yaralananı pekâlâ bilir— kıyamet gününde yarası fışkırarak gelir. Honk kan rengi, koku da misk kokusu!..» buyurmuşlar.
106- (...) Bize Muhammed b. Râfi' de rivayet etti. (Dedi ki): Bize Abdürrazzâk rivayet etti. (Dedi ki): Bize Ma'mer, Hemmâm b. Mimeb-bih'den naklen rivayet etti. Hemmâm: Bize Ebû Hüreyre'nin Resûlüllah
(Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'den rivayet ettikleri şudur: diyerek bir ta*kım hadîsler zikretmiştir ki, onlardan biri de şudur: Resûlüllah (Sallal*lahü Aleyhi ve Sellem) :
«Müslümanın aldığı her yara Allah yolundadır. Sonra Kıyamet gününda bu yara, vurulduğu günkü kılığında olacak, kan fışkıracaktır. Renk kan rengi, koku misk kokusu!» buyurdu. Ve Resûlüllah (Sailallahü Aleyhi ve Sellem) (sözüne devamla) :
«Muhammed'in nefsi yed-i kudretinde olan Allah'a yemîn ederim ki, mü'minlere meşakkat vermiş olmasam Allah yolunda gaza eden hiç bir se-riyyenîn ardında oturmazdım! Ve lâkin varlık bulamıyorum kî, onları (hayvan üzerinde) taşıyayım! Onlar da varlık bulamıyorlar ki, benim arkam*dan gelebilsinler. Benîm ardımdan olurup kalmaya da gönülleri razı olmu*yor.» buyurdular.
(...) Bize İbni Ebî Ömer de rivayet elti. (Dedi ki) : Bize Süfyân, Ebu'z-Zinâd'dan, o da A'rac'dan, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivayet etti. Şöyle demiş: Ben Resûlülîah (Sailallahü Aleyhi ve Sellem)'i :
«Mü'minlere meşakkat vermiş olmasam hiç bîr seriyyenİn arkasında oturmazdım!...» buyururken işittim. Râvî hadîsi yukarıkilerin hadîsi gibi ve bu isnâdîa: «Nefsim yed-i kudretinde olan Allah'a yemîn ederim kî Allah yolunda öldürülüp sonra diriltümeyi pek arzu ederdim...» şeklin*de Ebû ZürVnm, Ebû Hüreyre'den naklettiği hadîs gibi rivayette bu*lunmuştur.
(...) Bize Muhammed b. Müscnnâ da rivayet etti. (Dedi ki): Bize Ab-dülvehhâb (yânı Sekafî) rivayet etti. H.
Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe dahî rivayet etti. (Dedi ki): Bize Ebû Muâviye rivayet etti. H.
Bize îbni Ebî Ömer de rivayet etti. (Dedi ki): Bize Mervân b. Muâ-viye rivayet etti. Bu râvîlerin hepsi Yahya h. Saîd'den, o da Ebû Sâlih'-den, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivayet etti. Şöyle demiş: Kesûlüllah
(Sallallahü Aleyhi ve Selîem) :
«Ümmetime meşakkat vermiş olmasam hiçbir seriyyeden geri kalma*mak isterdim...» buyurdular.
Râvî yukarıkilerin hadîsi gibi rivayette bulunmuştur.
107- ( ..) Bana Züheyr b. Harb rivayet etti. (Dedi ki): Bize Cerîr, Süheyl'den, o da babasından, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivayet etti. Şöyle demiş: Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
«Allah kendi yolunda (gazaya) çıkan kimseye kefîl olmuştur...» bu*yurdu. Râvî hadîsi «Allah feâlâ yolunda gaza eden hiç bir seriyyeden geri kalmazdım!» ifâdesine kadar rivayet etmiştir.
Bu hadîsin muhtelif rivayetlerini Buhârî: «İmân», «Vudû'» ve «Fardu'l-Humüs» bahislerinde tahrîc etmiştir.
Hak yolunda gazaya çıkan kimseye Allah'ın kefil olması: lütf-u ke*reminden ona cennetini nasib etmesidir. Bu kefalet, Teâlâ hazretlerinin:
«Şüphesiz ki Allah mü'minlerden cennet karşılığında canlarım ve mal*larını satın almıştır.» [25] âyeH kerîmesine uygundur.
İkinci rivayetteki «Onun kelimesini tasdik» den murâd: Kelime-i şe-hâdettir. Bâzıları: «Bundan murâd: mücahide va'dedüen büyük sevabı haber veren Allah kelâmını tasdik etmektir.» demişlerdir.
Allah yolunda can veren mücâhidin cennete konması hususunda Kaadi Iyâz şunları söylemiştir «İhtimâl Allah o kimseyi öldüğü anda cennetine koyar. Nitekim Teâlâ Hazretleri şehîdler hakkında: On*lar diridirler; Rableri katında onlar rızık verilir. Buyurmuştur. Hadisdede: şehîdlerîn ruhları cennettedir. denilmiştir. Bir ihtimâl de cennete hesabsiz, azâbsız, soruşuz sualsiz giren ilk bahtiyarlar ve mukarrebîn gurubu ile birlikte girmesidir. Ve sahih hadîsde de açıklandığı vecihle şehîdlik günahlarına keffâret olur.»
«Yâhud alabildiği kadar ecir veya ganimet alarak evine döndürme*mi...» cümlesinin mânâsı şudur: Henüz ganimet alınmamışsa mücâhid sadece kazandığı sevabı alarak evine döner. Düşmandan ganimet alınmış*sa ecirle beraber ganimetten hissesini de alır. Bu cümledeki «ev» edatı «yahud>> mânâsına değil mecazen «ve» mânâsında kullanılmıştır. Nitekim hadîsin bâzı rivayetlerinde buradaki «ev» yerinde «vav» edatı bulunmak*tadır. Hadîsden murâd: cihâda çıkan bir kimseye Allah Teâlâ her hâl-ü kârda hayır vereceğini tekeffül etmiştir. Bu hayır ya şehîd olarak cen*nete girmekle, ya ecir kazanarak evine dönmekle, yahud hem ecir hem de ganimet alarak dönmekle tahakkuk edecektir; demektir.
Kaadî lyâz: «Bu hadîsde geçen yed gelimesi kudret ve mülk manasınadır.» diyor. Yerinde de görüldüğü vecihle yed: el demek*tir. Ancak Allah Teâlâ'ya nisbet edildi mi bu keilme müteşabihâttan olur. (Mânâsını Allah bilir. Ümmet bu dünyada bilemez. Selefin ulemâsı bu gibi kelime ve cümlelere mânâ vermeye kalkışmamış. Hak olduğuna inanır; mânâsını Allah'a havale eyleriz; demişlerdir. Onlardan sonra ge*len bâzı âlimler müteşâbihleri yerine göre te'vîl etmişlerdir. İşte yed ke*limesini kudret ve mülk diye te'vîl etmişlerdir. îşte yed kelimesini kud*ret ve mülk diye te'vîl bu kabildendir.)
Bu hadîsin üçüncü rivâyetindeki :
«Allah kendi yolunda yaralananı pekâlâ bilir!» cümlesi harb ve gazada ihlâs ve samimiyet gerektiğine tenbihtir. Gazada verilecek sevâb bu ihlâs ve samimiyete göre olacaktır. Şu halde Allah için, dîni için harbedenler ölseler de kalsalar da kazanacak, ganimet veya şan kazanmak yahud düşman milletten öc almak gibi maksadlarla gazaya çıkanlar sevabtan mahrum kalacaklardır. Bu cihet Mecelle'de «Bir işten maksad ne ise hü*küm ona göredir.» kaidesi ile hulâsa edilmiştir.
Hadîsin zahiri, bu hükmün kâfirlerle yapılan harblere mahsus oldu*ğunu gösteriyorsa da âsî ve bâgîler, yol kesenler ve benzerleri ile yapılan çarpışmalar da ayni hükümde dahildir.
Şehidin kıyamet gününde yarasından kan fışkırarak gelmesinin hik*meti, faziletine ve canını feda ettiğine şahidi bulunmaktır.
Bu Rivayetlerden Çıkarılan Hükümler :
1- Hadîs-i Şerif cihadın ve Allah yolunda şehîd olmanın faziletine delildir.
2- Şehîd olmayı ve keza kudreti hâricinde bir hayrı temenni etmek caizdir.
3- îki maslahat çatıştığı zaman daha mühim olanı tercih edilir.
4- Cihâd farz-ı kifâyedir.
5- Müslümanlardan kötülüğün ve meşakkatin giderilmesine çalışılır.
6- Nefsim yed-i kudretinde olan Allah'a., diye yemin etmen caizdir.
7- Hadîs-i Şerif Peygamber (Sailalîahü Aleyhi ve Seîlem) 'in ümme*tine karşı beslediği şefekat ve merhamete delildir.