1422) Ferve îbn Sa'îd'in dedesi şunu anlattı: Peygamber'in (s,a.v.) yanmdaydık. O'na, Yemen heyeti geldi ve:
-Ya Rasulellah! Allah, bizi İmruu'l-Kays'm iki beytiyle diriltti, de*diler. Rasulullah (s.a.v.):
-"Nedir onlar?" dedi.
-Seninle buluşmak üzere geliyorduk. Şöyle şöyle yerde bulundu*ğumuz sırada, su bizi yanılttı. Onu' bulamadık. Sonunda muğlayan a-ğaçlarmın bulunduğu bir yere vardık. Her birimiz, dibinde ölmek için bir ağaç gölgesine gitti. Ölmek üzere olduğumuz bir sırada bir süvari çıka geldi. Süvari bazımızı görünce şu şiiri okudu:
Eşekler, su arkını aradıklarında, kendilerine ok atanlardan bir zarar gelmesinden ve onların attıkları okların böğürlerini kanatmasın*dan korkarak, oradaki pınarın başında okçular bulunmadığı için Daric'e doğru yöneldiler:
Süvari:
-Bu şiiri kim söyledi? diye sordu. Bazımız:
-îmruulkays, dedi. Süvari:
-İşte, Vallahi, Daric önünüzdedir, dedi. O, bizim yorgunluğumuzu görmüştü. Hemen dönüp Daric'e vardı. Aramızdaki mesafe elli zira (ar*şın) kadardı. Imruulkays'ın tarif ettiği gibi su yosunu, o suyun üzerine gölge yapmaktaydı.
Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
"Dünyada meşhur olan bu kişi, ahirette meşhur olmayan birisidir. Kıyamet günü, o, beraberinde kendilerini cehenneme götüren şairlerin sancağı olduğu halde gelir.