Zulkelâ, Taif hükümdarlarından birisiydi. Adı, Sçmeyfa Ibn Hav-şeb'ti. O, kibirlenmeye başlamış hatta rab olduğunu iddia etmişti. Ra*sulullah (s.a.v.) Cerir İbn Abdullah vasıtasıyla ona mektup göndermiş ancak Cerir dönmeden vefat etmişti.

Zulkelâ Hz. Ömer zamanına kadar olduğu gibi kaldı sonra müs*lüman olmak istedi. Beraberindeki sekizyuz köleyle birlikte

Hz. Ömer'e geldi. Kendisi ve kölelerinin tamamı Müslüman oldu. Hz. Ömer!e şöyle dedi: Benim bir günahım var. Allah Tealâ'nm onu af*fedeceğini zannetmiyorum.

Hz. Ömer: Nedir o? dedi. Zulkelâ: Bir defasında, bana tapan kim*seleri gizlice yüksek bir yerden seyrettim. Yüzbin kadarı bana secde etti. Hz. Ömer de şu cevabı verdi: İhlasla (samimi olarak) yapılan tövbe se*bebiyle Allah'ın mağfireti umulur, dedi.

1415) Ulvan İbn Davud, kavminden bir adamdan şunu nakletti:

Cahiliye devrinde kavmim, beni, bir hediyeyle Zulkela'a gönderdi. Bir sene bekledim, onun yanma varamadım. Daha sonra saraydan baktı. Onu gören herkes yere kapandı. Sonra da onu, Müslüman olarak gör*düm. O, bir dirhemlik et satın aldı da, yanında onu taşıyacak birisi yoktu. Bundan dolayı eti atına yükledi ve şu şiiri söylemeğe başladı:

Of olsun dünyaya! Eğer dünya böyleyse, ben o dünya yüzünden her gün işkence içindeyim.

İnsanların en rahat yaşayanı, kimdir denildiğinde, budur denilen kimseydim ben.

Dünya benî, güçlü ve üstün iken bedbaht hale getirdi. Benim bed*bahtlığım senin hakkında ne iyi, ne iyi!