Amasya Müzesi (Merkez)


Cumhuriyetin ilanından sonra Maarif Müdürlüğü’ne bağlı olarak II.Beyazıt Külliyesinin medresesinin iki odasında mumyalar, arkeolojik ve etnoğrafik eserlerin bir araya getirilmesi ile 1925 yılında müze deposu kurulmuştur. Müzedeki eserlerin çoğalması ile, 1961 yılında eserler Gökmedreseye nakledilmiştir. 1977 yılında da yeni kurulan müzeye taşınmıştır.

Amasya Müzesinde Kalkolitik, Eski Tunç Çağı, Hitit, Frig, Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerine ait eserler bulunmaktadır.

Müzenin tarihi çağlara ait eserleri arasında çeşitli keramikler, sikkeler, lahitler, steller, mimari parçalar ve heykeller bulunmaktadır. Ayrıca yöresel halı, kilim, yazma eserler ve etnoğrafik malzemeler de müze koleksiyonları içerisinde yer almaktadır.

Müze bahçesinde de Sultan I.Mesut Türbesi içerisinde İlhanlı dönemine ait mumyalar bulunmaktadır. Bu mumyalar 1929 yılında satın alınarak müze envanterine kaydedilmiştir.

Müze kayıtlarına altı adet olarak geçen bu mumyaların, daha sonra yapılan incelemede altıdan fazla olduğu görülmüştür. Bu mumyalar Yeşilırmak’ın 1952 yılında taşması sonucunda sular altında kalarak zarar görmüştür.


Hazeranlar Konağı Etnoğrafya Müzesi (Merkez)


Amasya’da XIX.yüzyıl sivil mimari örneklerinden Amasya Defterdarı Hasan Talat Efendi’nin yaptırmış olduğu Hazeranlar Konağı 1984 yılında Amasya Müzesine bağlı olarak Etnoğrafik eserlerin sergilendiği Müze-Ev olarak ziyarete açılmıştır.

Hatuniye Mahallesi, Yeşilırmak kenarında yer alan Hazeranlar Konağı 1976 yılında Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nce satın alınarak restore edilmiş ve ziyarete açılmıştır.Bu müze 1988 yılında yeniden restore edilmiş 12 Kasım 2001 tarihinde de ikinci kez ziyarete açılmıştır.

Bu konağın ismi, Hasan Talat Bey’in kızı olan ve uzun süre bu konağın sahipliğini yapan Hazeran Hanım’dan gelmektedir. Hazeranlar Konağı Kastamonu, Safranbolu ve Kula evleri ile mimari yönden benzerlik göstermektedir. Kuzey-güney doğrultusunda, bodrum dahil üç katlı, açık avlulu iki ana girişli olan bu konak haremlik ve selamlık olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır. İkinci ve üçüncü katlarda orta sofanın çevresinde dört eyvanlı, köşeleri pahlı, toplam 11 oda sıralanmıştır.

Konak MS.II.yüzyıla ait antik moloz taşlardan yapılmış temeller üzerine ve 3 m. kalınlığındaki sur duvarları üzerine oturtulmuştur. Ahşap kalasların yardımı ile bindirme tekniğinde hımışlı olan yapıda özellikle doğu cephesi dışında kalan bölümler tümü ile cumbalı ve dizi halinde pencerelidir. Dışa kapalı olan batı duvarında büyük bir ocak yer almaktadır.

Konağın bodrum katı eski tarihlerde ahır olarak kullanılmış, günümüzde Devlet Güzel sanatlar galerisi olarak düzenlenmiştir.

Konağın selamlık bölümündeki, Oturma Odası, Anı Odası ve Baş Oda etnoğrafik malzeme ile düzenlenmiştir. İkinci kattaki çift kapı ile geçilen Harem kısmı, Mabeyn Odası, Hizmetçi Odası, Çeyiz Odası ve eyvanlar bulunmaktadır. Müzenin bu bölümleri XIX.yüzyıl Amasya yaşantısını günümüze yansıtacak şekilde düzenlenmiştir.


Alpaslan Müzesi (Taşova)

Taşova İlçesi, Alpaslan Belediyesi tarafından 1994 yılında ziyarete açılmıştır. Müzede çevreden toplanan Eski Tunç çağı, Hitit, Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait keramikler, bronz ve altın sikkeler bulunmaktadır. Ayrıca yörede ele geçen fosiller, etnoğrafik eserler, Selçuklu ve Osmanlı dönemine tarihlenen ahşap eserler sergilenmektedir.


Sultan II.Beyazıt Anıtı

Amasya Beşikdüzü’nde Ordu Evi önündeki bahçede Sultan II.Beyazıt’ın anıtı bulunmaktadır. Sultan II.Beyazıt padişah olmadan önce 25 yıl Amasya’da valilik yapmıştır. Bu nedenle de Sultan II.Beyazıt anıtı 1916 yılında yapılmıştır.

Dört köşe mermer bir sütun olup, Osmanlıca ve Türkçe yazılarla padişah olmadan önce Sultan II.Beyazıt’ın burada yaşadığı belirtilmiştir.

Kral Mezarları





Helenistik dönemde, Amasya’yı İÖ.333’den İÖ.26’ya kadar başkent olarak kullanan Pontus Krallarına ait olan Kral kaya Mezarları, Harşena Dağı’nın güney eteklerine, kalker kayalara oyularak yapılmıştır.

Hatuniye Mahallesi’nin dar sokaklarından ve tren yolunu geçerek çıkılan mezarların arasında, kayaya oyulmuş yollar ve merdivenler bulunmaktadır. Yeşilırmak Vadisi boyunca, irili ufaklı 21 mezar olduğu bilinmekle birlikte bunlardan sadece birkaç tanesi günümüze gelebilmiştir. Kaya Mezarlarının içlerinden çok, arkalarına oyulmuş geçitler dikkat çekicidir. Bu bölgedeki büyük mezarlardan birinin yanında, nehre kadar uzandığına inanılan bir tünelin başlangıcı bulunmaktadır. Kalker kayalara oyularak yapılan bu mezarlar yapı ve büyüklükleri itibarıyla kente hakim bir noktadadırlar.

Kral Kaya Mezarlarının en büyüğü, galeri ve merdivenlerle çıkılan, batı yönündeki en son mezardır. Bu mağaranın yüksekliği 15m, genişliği 8m, derinliği ise 6m’dir. Mezar odasına girişi, diğer mezarlardaki kapılardan daha yüksektir. "Büyük Kral Mezarı" olarak da adlandırılan mağara, cephe itibariyle pek çok tahribata uğramıştır.


Kızlar Sarayı üzerinde yer alan üçlü kral mezarı birbirine çok yakın oyulmuştur. En solda yer alan mezar, ortadaki mezar sahibini gölgede bırakmak amacıyla ön plana çıkarılmıştır. Kızlar Sarayı’nın alt kısmında ve Demiryolu tünelinin hemen üzerinde bulunan mezar da, diğerleri gibi, blok kaya oyularak yapılmıştır. Diğer kaya mezarlarından farklı olarak, etrafı oyulmamıştır. Ayrıca mezar odasına çıkmayı kolaylaştıracak taş merdivenler de yapılmamıştır. Mezar odasının sağ ve sol kenarlarında yapılan sütunlar daha sonra kırılmıştır.

Mağaraların bütününde görülen kapaksız, 2-3 metre arasında değişen yükseklikte, kapıya benzeyen girişler, bu mağaraların ortak özelliğidir. Mağaraların etrafı geniş biçimde boş bırakılmasının amacı da, bazı mezarların tavaf edilmesi, bazılarında da kayalardan sızan suların hava ile temasını ve mezar odasının korunmasını sağlamaktır.

Kral Kaya Mezarları bazı dönemlerde hapishane ve cezalandırma mekanı olarak da kullanılmışlardı. Örneğin VI. Mithridates, kendisi ile yapılan barış görüşmelerinde zorluk çıkaran Romalı elçileri, Demiryolu geçidinin hemen üzerinde yer alan mezara hapsetmiştir.

1075’te Amasya’yı fetheden Melik Ahmed Danişmend Gazi, mezarların içindeki Pontus devrinden kalma gömüleri kaldırtmış. Yine o dönemde, Hıristiyan keşişlerin bu mağaralarda inzivaya çekildikleri bilinmektedir.


Aynalı Mağara


Amasya çevre yolunun Samsun yönünden sağa ayrılan Ziyaret Beldesi yolu üzerinde şehir merkezine 3,3 km. uzaklıktadır. Kral Kaya Mezarlarının en iyi işlenmiş ve tamamlanmış olanıdır.

Yerden dört basamakla çıkılan 1.65 m. yüksekliğindeki mezar düz bir kayaya oyulmuştur. Genişliği 9.8 m. Yüksekliği 13 m. dir. Dış cepheden bakıldığı zaman usta bir taş işçiliği ile yapıldığı görülebilir. Mağaranın tamamı parlatılmıştır. Buraya "Aynalı Mağara" denmesinin nedeni de, güneş vurduğu zaman mağaranın cephesinin parlamasıdır. Büyük bir ihtimalle burası, mezar olarak değil de yerleşim ve ibadet amacıyla oyulmuşdur. Nitekim, mağaranın içinin çok geniş olması ve duvarlarda yer alan renkli resimler ve mağaranın alınlığında yazan "Büyük Rahip Tes" yazısı bu düşünceyi destekler.

Mağaranın içinde, biri dikdörtgen, diğeri kare biçiminde iki oda vardır. Dikdörtgen olanı asıl mezar odasıdır. Kare şeklindeki odada ise, XI.yüzyılda. Bizanslılar tarafında yapıldığı tahmin edilen renkli duvar resimleri bulunmaktadır. Tonoz kısmında altısı sağda, altısı solda olmak üzere on iki havari tasvirleri vardır. Kuzey ve güney duvarlarında ise bir takım kadınlı erkekli figürler bulunmaktadır. Doğu cephesinde ise Hz. İsa, Hz. Meryem ve Iohannes’ten oluşan Deisis kompozisyonu görülmektedir. Hz. İsa’nın on iki havarisinden birinin, Hıristiyanlığı bu mağarada yaydığı söylenmektedir.