156- Hafs b. Ömer bize anlatarak dedi ki: Yezîd b. İbrahim bize Mu-hammed'den, o Ebû Hüreyre'den (ra) şunu nakletti:
Allah Resulü (sav) gün ortası namazlarından birini iki rekat olarak kıldırdı. (Muhammed der ki: Zanm gâlibimce ikindi namazıydı.) Sonra selam verdi. Mescidin ön tarafındaki kütüğün yanına vardı ve ona yas*landı. Elini üzerine koydu. Tez canlılar mescidin kapılarından çıktılar ve "Namaz kısaldı mı?" dediler. Ebu Bekir (ra) ve Ömer de (ra) cemaa*tin arasında bulunuyordu. O ikisi, O'nunla (bu konuda) konuşmaktan çekindiler. Allah Resûlü'nün (sav) Zül-yedeyn diye çağırdığı biri O'na (sav) sordu:
Ey Allah Resulü! Sen mi unuttun, yoksa namaz mı kısaldı?
Allah Resulü (sav) şöyle buyurdu:
Ne ben unuttum, ne (namaz) kısaldı! Bunun üzerine:
Evet unuttun, dedi.
Bunun üzerine iki rekat daha kıldırdı. Sonra selam verip tekbir ge*tirdi ve her zamanki secdesi gibi yahut daha uzun bir secdeye kapandı. Sonra başını kaldırdı, tekbir getirdi, sonra tekrar tekbir getirdi ve ilk secdesi gibi daha uzun secdede kaldı. Sonra başını kaldırdı ve tekbir getirdi.
Şerh
Yezîd b. İbrahim" et-Tüsterî'dir. Muhammed ise, îbni Şîrîn'dir.
Zarını gâlibimce ikindi namazıydı" ifadesi Muhara-med b. Sîrîn'e aittir. Kendisi, İmrân'ın aynı hadisle ilgili rivayetinde kesin olarak ikindi namazını zikretmesinden dolayı böyle bir tercihte bulunma ihtiyacı hissetmiştir.
"Sonra mescidin ön tarafındaki kütüğün yanında durdu" ifadesinde kastedilen kütük, kıble tarafında önde bulunan kütüktür.
Ve tez canlılar çıktılar" ifadesinde anlatılan grup mescitten ilk çıkanlardır. Bunlar çıkar çıkmaz kendi aralarında "Acaba na*maz mı kısaltıldı?" diye konuşmaya başlamışlardır.
Allah Resûlü'nün (sav) Zül-yedeyn diye çağırdığı bir adam" ifadesinde geçen Zül-yedeyn'in Bedir şehit*leri arasında yer alan Züş-şimâleyn olmadığı kesinleşmiştir. Aynı hadisin İmrân b. Husayn tarafından rivayet edilen laftında onun adı Hirbâk olarak zikredilmektedir. Bize göre tercih edilen görüş de budur.
"Ne ben unuttum, ne (namaz) kısaldı, buyurdu" ifadesinde Allah Resûlü'nün (sav) bunu bilinçli olarak yaptığına dair bir îmâ mevcuttur. Bu ifadede, unutma da, namazın kısalması da kesin bir dille red*dedilmektedir. Çünkü her ikisi de peygamberler hakkında tasavvur edilme*yen fiillerdir. Onlar, ancak dinî konularda cemaati eğitmek için bu tür hata ve unutma gibi görünen fiillerde bulunabilirler.
Hüküm
Hanefî mezhebine göre sehiv secdesinde tahiyyâttan sonraki salâvat ve dualarla secdedeki tekbir ve teşbihler sünnettir.
Ders
Bu hadisten çıkarabileceğimiz bir çok dersten biri de her hangi bir toplu*luktan bir kişi bir şey söylediği zaman, onu diğerlerine sorarak teyit etme kuralıdır. Hadis-i şerifte görüldüğü üzere Allah Resulü (sav) Zül-yedeyn'in sözünü cemaate sorarak teyit ettirmiştir. O, gerçekten de her sözü ve davra*nışı hikmetlerle süslü bir insandır. Bu yüzden O'nun hadisleri incelenirken, bir nokta üzerinde durup kalmamak, ondan çıkacak başka yönler aramak gerekir.