2 sonuçtan 1 ile 2 arası

Konu: Ehl-I SÜnnet MezheplerI

    Share
  1. #1
    ***
    DIŞARDA
    Points: 155.310, Level: 100
    Points: 155.310, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Konyevi Nisa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    Dünyadan !!
    Mesajlar
    20.631
    Points
    155.310
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    38

    Standart Ehl-I SÜnnet MezheplerI

    EHL-I SÜNNET MEZHEPLERI
    Itikadi (inanç ve imani) Açidan Mezhepler

    Itikadi açidan mezhepler iki tanedir.
    1) Maturidi mezhebi; Imam Maturidi tarafindan kurulmustur.
    2) Es'ariyye mezhebi; Imam Es'ari tarafindan kurulmustur.
    Bu iki mezhep temelde birdir. Ancak aralarinda teferruata ait kirka yakin konuda fikir ayriligi vardir. Fikir ayriligina düstükleri konular sadece ayrintilardan ibarettir.

    Maturidi Mezhebi
    Maturidi mezhebinin kurucusu Imam Maturidi'dir. Asil adi Ebu Mansur Muhammed bin Mahmud el-Maturidi'dir. Hicri 238 yilinda Semerkant'ta dogmustur.
    Türk asilli olan Imam Maturidi, ilim tahsilini Imam-i Azam'in talebelerinden almistir. Çalismalarinda akil ile nakil arasinda güzel bir baglanti kurmustur. Ehl-i Sünnet inancina siki sikiya bagli talebeler yetistirerek sapkin firkalarin karsisinda yikilmaz bir set olusturmustur. Ehl-i Sünnet inancinin kendinden sonraki nesillere ulastirilmasinda büyük katkisi vardir.
    Imam Maturidi, fikihta Hanefi mezhebine bagli olan Müslümanlarin itikatta imamidir. Maturidi mezhebi basta Türkler olmak üzere pek çok Müslüman tarafindan kabul edilmistir.
    Maturidi'nin günümüze kadar ulasan eserlerinden bazilari sunlardir: Kitabü't Tevhid, Te'vilatü'l Kuran.
    Bizim için Ehl-i Sünnet itikadinin temelini olusturan inanç kaidelerinden bazilari sunlardir:
    - Allah (cc) vardir ve birdir. Zati ve fiilleriyle bir olan Allah (cc)'a imanla mükellefiz. Allah (cc)'in Zati ve fiili sifatlari vardir. Bunlar Allah (cc)'in Zati'yla beraber vardir. Allah (cc)'in kelam sifati kendi Zati'yla kaimdir.
    - Iman, dil ile ikrar ve kalp ile tasdikten ibarettir. Dil ile ikrar eden fakat kalp ile tasdik etmeyen kimse mümin degildir. Imanin yeri kalptir. Kalbe yer eden imana zorla da olsa kimsenin gücü yetmez.
    Iman eden birinin Müslüman olmadigini söylemek nasil dogru degilse, Islam'in sartlarini yerine getiren birinin mümin olmadigini söylemek de dogru ve caiz degildir. Amel imana dahil degildir.
    - Ahirette Allah (cc)'i görmek mümkündür. Ancak O'nu görmek keyfiyetsiz olacaktir.
    - Insan bir seyi islemeye karar verdiginde Allah (cc) onda bu fiili isleme kudretini yaratir. Bunun yaratilmasi fiille beraberdir. Insan fiil isledigi zaman sevap veya cezaya müstehak olmasi kasde baglidir.
    - Zina etmek, adam öldürmek, içki içmek gibi büyük günahlari islemesi insani imandan çikarmaz. Büyük günahi isleyen kimse tevbe ederse affa ugrar.
    - Günahkarlar için Peygamberimiz (sav)'in sefaat etmesi haktir. Bu Allah (cc)'in Peygamberimiz (sav)'e bir lütfudur. Peygamberimiz (sav) büyük günah sahibi müminlere sefaat edecektir.
    Es'ariyye Mezhebi
    Es'ariligin kurucusu Ebu'l Hasan El-Es'ari, Hicri 260 yilinda Basra'da dogdu. Kirk yasina kadar Mu'tezile alimlerinden Ebu Ali el Cübbai'den ders aldi.
    Imam Es'ari pek çok eser kaleme aldi. Ehl-i bid'at olan Mu'tezile'yi, filozoflari, tabiatçilari, dehrileri (Allah (cc)'a ve ahirete inanmayan imansiz kimseleri), Yahudi ve Hiristiyanlari hedef alan eserler yazdi. Risaletü'l-Iman, Makalatü'l-Islamiyyin ilk akla gelen eserleridir. Günümüze kadar ulasmis yirmiyi askin eseri vardir. Yirmi yil yatsi namazinin abdesti ile sabah namazi kildigi rivayet edilir. 324 yilinda Bagdat'ta vefat etmistir.
    Amelde safii ve Maliki mezhebine mensup olanlardan bir kismi itikatta Es'ariyye mezhebine baglidir. Es'ariyye mezhebi özellikle Irak, Suriye ve Misir'da yaygindir.
    Ehl-i Sünnet itikadinin olusmasinda Imam Es'ari'nin görüslerinin büyük önemi vardir. Maturidi ile irade konusunun disinda önemli bir konuda fikir ayriligina düsmemislerdir.
    Imamin bazi görüsleri sunlardir:
    - Kabir sorgusu, hasir, sirat ve mizan haktir. Edebi yönden Kuran bir mucizedir. Bir benzeri, insanlar tarafindan yazilamaz.
    - Peygamberin mucize göstermesi lazimdir. Velilerin de keramet göstermesi caizdir. Peygamberlerin mucizeleri kavimlerine peygamberliklerini isbat içindir. Veli ise kerameti ile üstünlük saglamamali, kerametini gizlemelidir.
    - Bir melek vasitasiyla kendisine Allah (cc) tarafindan vahiy gelen ve kainata konulmus olan adetleri bozacak sekilde mucize gösteren kimseye "nebi" denir.
    - Allah (cc)'in izni ile Peygamberimiz (sav)'in müminlere sefaati haktir. Allah (cc)'in ahirette müminler tarafindan görülmesi caizdir. Allah (cc) birdir ve esi benzeri yoktur. Hayir ve ser Allah (cc)'tandir. Insanlarin fiilleri Allah (cc) tarafindan yaratilir ve kullar tarafindan islenir. Insanlarin bir sey yapabilmeleri için gerekli olan güç, fiil ile beraber Allah (cc) tarafindan kendisine verilir.
    Ameli Açidan Mezhepler
    Ehl-i Sünnet itikadinda, ameli konularda dört mezhep vardir:
    1) Hanefi mezhebi; Imam-i Azam Ebu Hanife tarafindan kurulmustur.
    2) safii mezhebi; Imam safii tarafindan kurulmustur.
    3) Hanbeli mezhebi; Imam Hanbel tarafindan kurulmustur.
    4) Maliki mezhebi; Imam Malik tarafindan kurulmustur.

    Bu bölümde mezhep imamlarimiz ve onlarin görüsleri üzerinde duracagiz.
    Hanefi Mezhebi ve Imam-i Azam Ebu Hanife
    Imam-i Azam, Hicri 80 yilinda Küfe'de dogmustur. Asil adi Numan b. Sabit'tir. Yasadigi bölge itibariyle bazi rivayetlerde onun Türk asilli oldugu söylenmektedir. Ticaretle ugrasan varlikli bir insan olan babasi, Hz. Ali (r.a.)'nin halifeligi sirasinda onun hayir duasini almistir.
    Imam-i Azam genç yasta Kuran'i ezberledi. Arap dili ve edebiyati, fikih, hadis ve kelam ilimlerinde kendisini gelistirdi. Bulundugu yöredeki sapkin dini görüslere sahip olan insanlarla tartisarak birçogunu ikna etmeyi basardi. Böylece Ebu Hanife ismi duyulmaya basladi.
    Ilmi, zekâss, zühd ve takvass çok yüksekti. Ictihadsndaki yükseklik, mezhebindeki kolaylsk ve mükemmellik bütün Müslümanlar tarafsndan benimsenmistir.
    O dönemde fikih konusunda büyük bir ihtiyaç vardi. Imam-i Azam ticareti birakarak bu konulara yöneldi. Bu arada kendisini daha da gelistirerek Kuran ve sünnetten hüküm çikarmaya, hadis rivayetlerini arastirmaya, sahabenin ihtilafa düstügü konulari ögrenmeye koyuldu.
    30 yillik medrese hayati boyunca 4.000'den fazla ögrenci yetistirdi. Imam Ebu Yusuf, Imam Muhammed, Hasan b. Ziyad gibi her biri basli basina müçtehid olan ögrenciler yetistirmistir.
    Imam-i Azam, talebelerine su esaslari tatbik ettikleri takdirde ilimlerinin saglam temellere oturabilecegini söylemistir:
    1) Bir ilim meclisine devam etmek ve bu meclisin genel havasini teneffüs etmek.
    2) Alimlerle birlikte olmak ve bulunduklari çagdaki her türlü fikir hareketiyle temasta bulunmak.
    3) Kendisine önemli ve üstü kapali meseleleri açiklayan üstadinin yanindan ayrilmamak.

    Imam-i Azam, bir çok Islam alimi ile biraraya geldikten sonra, çagin en büyük alimlerinden Hammad b. Ebu Süleyman'a baglanir. Çok sey ögrendigi hocasi vefat edince bütün gözler ona çevrilir.
    Irak valisi Yezid b. Hubeyre tarafindan Imam-i Azam'a kadilik teklif edilir. Imam-i Azam bu teklifi reddedince günlerce süren iskencelerden sonra hapsedilir. Fakat halkin tepkisinden korkuldugu için kisa bir süre sonra serbest birakilir.
    Uzun süre Hicaz'da yasayan Imam-i Azam, yönetim Abbasiler'e geçince tekrar Küfe'ye döndü. Fakat Abbasi yönetiminde de degisen pek bir sey olmamisti. Abbasi Halifesi El Mansur kendisine Bagdat kadiligi teklif ettiginde, onun cevabi söyle oldu: "Eger ben bu vazifeyi kabul etmedigim takdirde Firat nehrinde bogulmakla tehdit edilirsem, bogulmayi tercih ederim. Sizin etrafinizda ikrama ihtiyaci olan çoktur." Bu cevap üzerine Abbasi Halifesi El Mansur, onu fikirlerinden döndürmek için günlerce iskence yaptirdi. Iskence sirasinda sagligi bozulunca Imam-i Azam, Hicri 150 yilinda Bagdat'ta vefat etti. Türbesi hala her yil yüzbinlerce Müslüman tarafindan ziyaret edilmektedir.
    Imam-i Azam'in ölümünden sonra talebeleri, onun içtihadlarini, rivayet ettigi hadisleri sistemli bir hale getirerek yeni eserler olusturdular. Imamlarinin görüslerinin isiginda yeni hükümler çikararak Islam cografyasina dagildilar. Böylece Imam-i Azam'in görüsleri bir mezhep halini aldi. Günümüzde, Türkiye, Balkanlar, Kafkasya, Sibirya, Çin, Pakistan, Arnavutluk, Misir, Filistin, Suriye ve Irak'ta yasayan Müslümanlar Hanefi mezhebine göre amel etmektedirler.
    Imam-i Azam'in günümüze ulasan eserlerinden bazilari sunlardir: El-Fskhu'l-Ekber, Kitâbü'l-Âlim ve'l-Müteallim, Kitâbü'r-Risâle, bes tane el-Hasiyye kitabs, el-Kasidetü'n-Nu'mâniyye, Ma'rifetü'l-Mezâhib,
    Imam-i Azam Ebu Hanife'nin eserlerinden bazi alintilar örnek vermek gerekirse;
    "Elinden geldigi kadar insanlara sevgi göster. Herkese selam ver, isterse asagi kimseler olsun. Baskalariyla bir mecliste toplanir, aranizda bazi meseleler münakasa edilirse ve senin bildigine muhalif bir sey söylenirse sen onlara muhalefet etme. sayet sana sorarlarsa onlara bildigin gibi haber ver, sonra bu hususta söyle söyle baska kavil de vardir, delili de sudur, diyerek kendi bildigini söyle, böylelikle seni dinlerler ve senin ilminden dereceni anlarlar.
    Sana gelenlerin hepsine baska baska bilgiler ver, her biri senden bir sey ögrensin. Onlara kiymetli seyler ver, ehemmiyetsiz seylerle ugrasma. Onlarla arkadas gibi ol, hatta saka yollu latifeler yap. Zira dostluk ve samimiyet ilme devami saglar. Onlara yumusak davran hos muamele et. Onlardan hiçbirine can sikintisi ve bezginlik gösterme. Kendini onlardan biri imis gibi tut.
    Denemedikçe kimsenin dostluguna güvenme. Alçak ve hasis olan kimseyle dost olma. Güzel ahlakli genis yürekli ve derya gönüllü ol. Elbisen temiz ve yeni olsun. Binek atin iyi olsun. Güzel kokular kullan. Yemek yedirmekte cömert ol ve herkesi doyur. Bir fitne fesad duydun mu onu islah için kos. Seni ziyaret edenleri de, etmeyenleri de sen ziyaret et. Sana ister iyilik yapsinlar, ister kötülük sen daima iyilik yap. Affet ve bazi seylere göz yum. Sana eziyet veren seyleri terket, hakki yerine getirmeye çalis. Arkadaslarindan hastalananlari ziyaret et, göremediklerinin durumunu sorustur. Sana gelmeyenlerle sen alakadar ol." (Ebu Hanife'nin Ögrencisi Yusuf'a vasiyetinden)
    Bilmis ol ki amel ilme uyar. Nasil ki aza gözün görmesi sayesinde hareket eder. Az dahi olsa amel ile ilim, çok amel ile cehaletten daha faydalidir. Bu suna benzer: Çölde bir adamin yaninda az miktar azik bulunsa bile dogru yolu biliyorsa kurtulur. Bu adamin durumu yaninda çok azik bulunup da yolu bilmeyen adamin durumundan daha hayirlidir. Cenab-i Hak söyle buyurur 'Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mus Bunu ancak akilli olanlar anlar.' (Osman Keskioglu, Ebu Hanife, M. Ebu Zehra, s. 177 )
    Imam-i Azam'in Ebu Yusuf'a ögütlerinin bir kismi Erzurumlu Ibrahim Hakki Hazretleri'nin Marifetname isimli eserinde geçmektedir. Asagidaki alintilar bu eserden alinmistir:
    "Insanlarin iyiligini isteyici ol ve onlara nasihat et. Halk, hareketlerini begenip seninle görüsmek istediginde onlarin sohbetlerine git. Meclislerinde insanlari ve kendini tevkir ile ilim müzakere edesin.
    Her taleben kendisini senin oglun bilsin. Ilme çalisma gayretleri her geçen gün çogalsin. Seni dinlemeyen avamla ve pazardakilerle konusma. Dogruyu söylemekte kimseden çekinmeyesin. Ibadetin avamdan çok olsun, az olmasin. Küfür ve bid'at ehl-i ile oturup konusma, müsait ortam olursa dine davet et. Bu nasihatleri bizden cani gönülden kabul et. Zira bunlari senin ve herkes için vasiyet ettim. Bu yolda gidesin, halki da Hak yoluna getiresin."


    Seni çok Özledim Annem

  2. #2
    ***
    DIŞARDA
    Points: 155.310, Level: 100
    Points: 155.310, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Konyevi Nisa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    Dünyadan !!
    Mesajlar
    20.631
    Points
    155.310
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    38

    Standart Cevap: Ehl-I SÜnnet MezheplerI

    Safii Mezhebi ve Imam safii
    Imam safii, Hicri 150 yilinda Gazze'de dogdu. Ebu Hanife'nin vefat ettigi sene dogmasi Islam alimlerince manidar karsilanmistir. Imam safii küçük yasta babasini kaybedince yoksulluk içerisinde bir çocukluk dönemi geçirdi.

    Mekke'ye gelerek hadis egitimi almaya basladi. Küçük yasta Kuran'i ezberledi. Daha sonra Imam Malik'in yanina gelerek kendini tamamen fikhi konulari ögrenmeye verdi.
    34 yasinda Yemen valisi tarafindan siilik propagandasi yaptigi iftirasi ile hapsedildi. safii'ye bagli dokuz kisi öldürüldü. safii'nin öldürülmesi ise nüfuz sahibi bazi sevenlerinin araya girmesi ile son anda önlendi.
    Iki yil Mekke'de inceleme ve arastirma yaptiktan sonra tekrar Bagdat'a geri döndü. Bu sirada safii'nin ünü Islam aleminde duyulmaya baslanmisti. Kendisine daha rahat bir çalisma ortami aradi ve Misir'i tercih etti.
    Misir valisi ve halki safii'nin ülkelerine gelisini sevinçle karsiladi. Vali tarafindan ömrünün sonuna kadar korunarak, peygamber soyuna ayrilan paydan hisse verildi. Ömrünü Islam yolunda geçiren, ardinda bir çok eser birakan, sayisiz talebe yetistiren, devrinde Mu'tezile ve diger sapkin firkalarla mücadele eden Imam safii, Hicri 204 yilinda Misir'da vefat etti. Ahkamül Kuran, Es-Sunen, Kitabu'l-üm, Müsned-i safii adli degerli eserler birakmistir. Irak, Dogu Anadolu, Hindistan, Filistin, Hicaz, Filipinler, Yemen, Misir ve Suriye'den bir çok Müslüman safii mezhebi ile amel etmektedir. Imam safii, olusturdugu mezhebinin kaynagini söyle açiklamistir: "Herkes peygamberlerimizin hadislerini bilmeyebilir. Ben Resulullah'in sünnetine muhalif olarak bilmeden herhangi bir fikir ileri sürersem veya bir esas ortaya koyarsam, uyulmasi gereken Resulullah'in sözüdür. Iste benim mezhebim budur. Resulullah'tan bir hadis rivayet ettigim halde onunla amel etmezsem, hangi yer beni tasir ve hangi gök gölgelendirir. Peygamberin hadisinin basim gözüm üzerinde yeri vardir."
    Imam safii söyle buyuruyor: "Içinizden biri bütün halki memnun etmek isterse; yapamaz. Kul ihlas sahibi olmaya dikkat etmeli. Yaptigi her iyi amel Allah ile arasinda kalmali."
    Ilim talebi, fazilet bakimindan nafile namazdan daha hayirlidir. Zira nafile namazin faydasi sahsa, ilmin faydasi ise umuma aittir.
    Bir kimse mümin kardesine gizli ögüt verirse; tesirli nasihatte bulunmus ve onu iyi huylarla süslemis olur. Açiktan halk arasinda ögüt vermeye kalkilirsa tesirsiz olur. Bir bakima ayiplamis, dolayisiyla utandirmis olur. Ahiretin saadetini isteyen, ilimde ihlas sahibi olsun. Yaptigi islerle ögüt vermeye çalisan da hidayetçi olur. Su üç hal, din kardesine dair sevgi isinde dogruluga alamettir:
    1) Bazi ufak hatalari hos görüp yüzüne vurmadan, oldugu gibi kabul etmek.
    2) Bazi açiktan yapilan yersiz hareketleri varsa, üzerini kapamak.
    3) Kendisine karsi yanlis harekette bulunursa bagislamak.

    Maliki Mezhebi ve Imam Malik
    Imam Malik bin Enes, en saglam rivayetlere göre Hicri 93 yilinda Medine'de dünyaya gelmistir. Hadis ilmiyle ugrasan, bilgili bir ailenin çocugu olmasi dolayisiyla kisa sürede bu konuda kendisini gelistirmistir. Küçük yasta ünlü alim Ibn-i Hürmüz'ün yanina verilmis ve 13 yil onun yaninda kalmistir. 17 yasinda ders vermeye baslayinca ona gösterilen alaka, hocalarina gösterilen alakadan fazla olmustur. Ebu Hanife, kendisinden 13 yas büyük oldugu halde onun önünde diz çökerek ders almistir.
    Imam Malik hakkinda yazilan eserlerde, genelde hafiza ve zekasinin çok üstün oldugu anlatilmakta, sabri, tahammülü, ihlasi, feraseti ve heybeti örnek verilmektedir.
    Hadis ilminde önemli bir yeri olan Imam Malik rivayetlerin sahihligi konusunda çok titizdi. Hadis rivayet edenleri iyice arastirir ve ancak güvenilir olanlarin rivayetlerini alirdi.
    Imam Malik fetva vermekte acele davranmazdi. Kendisine bir mesele soruldugunda, "Sen git ben bu meseleyi arastirayim" derdi. Bu davranisinin sebebini soranlara, "Ben fetvalarin hesabini verecegim. Çok çetin olan kiyamet gününden korkuyorum" derdi.
    Ebu Hanife gibi Imam Malik de halife El Mansur'un gazabina ugramis ve hapishanelerde günlerce iskence görmüstür. Fakat, El Mansur yillar sonra hatasini anlayarak Hicaz'da, Imam Malik'ten özür dilemistir.
    Ömrünün son yillarini rahatsizliklarla geçiren Imam Malik, Hicri 179'da Medine'de vefat etmistir.
    Günümüzde, Trablus, Libya, Tunus, Fas, Hicaz, Misir, Cezayir ve Afrika sahillerinde Maliki mezhebine mensup Müslümanlar mevcuttur.
    Imam Malik'in en önemli eseri 40 yilda yazdigi "Muvatta"dir. 100 binden fazla hadis üzerinde yaptigi çalismalar sonucu bu eserinde 1.720 hadise yer vermistir. Bediüzzaman Said-i Nursi, külliyatinda Imam-i Malik'ten ve büyük eseri Muvatta'dan övgü ile söz etmistir.
    Hanbeli Mezhebi ve Imam Ahmed b. Hanbel
    Imam Ahmed b. Hanbel, Hicri 164 yilinda Bagdat'ta dogdu. Hayati, Abbasi Devleti'nin en parlak dönemlerine rastlar. Babasini küçük yasta kaybetmesine ragmen çok parlak bir tahsil hayati geçirmistir. Birçok ünlü alimden ders almasina ragmen en fazla Imam-i safii'den etkilenmistir. Bu yüzden genç yasta memleket memleket dolasmayi gerektirecek zor bir ilim olan hadis ilmiyle ugrasmaya baslamistir.
    Kendisini yetistiren hocalarina karsi çok saygiliydi. Onlar hayatta iken hadisler konusunda kendisine ait hiçbir görüs açiklamadi ve olgunluk yasi olan kirk yasina gelene kadar hiçbir konuda fetva vermedi. Böylelikle ilmi ve tevazusu ile kisa sürede saygi duyulan bir alim olarak anilmaya baslandi.
    Onun sohbetlerini dinleyenler genelde üç hususa dikkat çekiyorlardi. Onun sohbetlerinde, vakar, ciddiyet, tevazu ve ruhi huzur hakimdi. Kimse ile alay etmeyi sevmezdi.
    Hadisleri, ancak rivayet etmesi istendiginde anlatirdi. Yanlislik yapmamak için hadisleri aklindan degil, kaynagindan okurdu.
    Talebelerine anlattigi hadislerin özellikle yazilmasini isterdi. Verdigi fetvalar yanlis anlasilir düsüncesiyle yazilarak anlatilmasini isterdi.
    Ömrünün sonuna kadar sapkin akimlarla mücadele etti. Bu yüzden Halife Mu'tasim ile basi derde girdi. Tutuklanarak Bagdat'ta hapishanede kaldi. Yasadigi zorluklar, onu halkin gözünde daha da yüksek bir konuma getirdi. Serbest birakildiktan sonra baskilar devam etti. Sohbetleri yasaklandi, namaz kilmak için camiye gitmesine bile izin verilmedi. Talebeleri birer birer zindana atildi. Ayaklari zincirlenerek Halifenin huzuruna çikarilmak üzere Bagdat'tan Tarsus'a dogru yola çikarildi ve Hicri 128'de yolda vefat etti.
    Hanbeli mezhebinin çikisi sirasinda Hanefi, Maliki, safii mezheplerinin Islam ülkelerinde yayginlasmis olmasi bu mezhebin yayilmasini engellemistir. Bu yüzden mezhebi sadece Suudi Arabistan'da yaygindir.
    Imam Ahmed b. Hanbel'in en önemli eseri "Müsned"idir. Hadîs ilminde üstün bir yetkiye sahibti. Ezberinde bir milyon hadis-i serif bulundugu rivayet edilir. "Müsned"de otuz bin hadis vardsr. Büyük alim Kuhistanî'nin sözüne göre, hadislerin saysss ellibin yedi yüzdür. Zühd ve takvass, yüksek ahlâks her türlü övgünün üstündedir.
    Mezhepler Arasinda Ihtilaf Sanilan Konular Aslinda Müslümanlar için Kolayliktir
    Ehl-i Sünnet ve'l Cemaat mezhepleri arasindaki farkliliklar Islam dünyasina zarar degil aksine büyük fayda saglamistir. Mezhep imamlarinin her biri kendi içtihadini anlatmis ama birbirlerini ortadan kaldirma gibi bir yola gitmemislerdir. Hadiste de belirtildigi gibi saygi içinde olusan bir ihtilafin rahmet olacagi açiktir ve tarih, bunun rahmet oldugunu göstermistir. Zaruri durumlarda bir mezhep mensubunun baska bir mezhebi taklit edebilmesi kolayligi bu rahmetin en açik göstergesidir.
    Zira Ömer b. Abdulaziz bu konu ile ilgili olarak söyle buyurmaktadir:
    "Resulullah'in ashabinin fikhi meselelerde ihtilafa düsmemesini istemezdim. Çünkü onlar bir görüste toplansalardi insanlar zora düserdi. Bir kimse onlardan birisinin sözüne sarilirsa, bu kendisi için sünnet olur." (Muhammed Ebu Zehra, Islam'da Siyasi, Itikadi ve Fikhi Mezhepler Tarihi, s. 21)
    Ehl-i Sünnet itikadi içerisinde, uygulama alanindaki her türlü samimi düsünce, içtihat ve yorumun Islam'in degisik çevre ve cografyalara yayilmasini kolaylastirdigi bilinen bir gerçektir.
    Sahabenin farkli yorumlarina zemin hazirlayan sebeplerin en basinda hadislerin degisik yorumlanmasi gelir. Islam'in, Kuran'dan sonra en önemli kaynagi sünnet, yani hadislerdir. Mezhep imamlari sünnete sarilmanin önemi üzerinde durmus ve sünnetten kopanlarin hüsrana ugrayacagini söylemislerdir.
    Mezhep imamlari, Sünnet-i Seniyye'ye uymanin önemini su sözleriyle vurgulamislardir.
    Imam-i Azam, "Içlerinde hadisle mesgul olanlar bulundugu müddetçe insanlar kurtulmuslardir. Ne zaman ilmi, hadisin disinda ararlarsa, o zaman bozulurlar. Allah'in dini ile ilgili bir konuda sahsi görüsünüze göre hüküm vermekten sakininiz, sünnete tabi olunuz. Kim sünnetten ayrilirsa sapitir." (Es-sa'rani, el-Mizanü'l Kübra, 1:51)
    Imam safii, "Resulullah'tan bir hadis rivayet ettigim halde o hadisten baska bir hükme varirsam, beni hangi gökyüzü gölgelendirir, hangi yeryüzü tasir."
    Imam Malik, "Sünnetler Nuh'un gemisi gibidir. Kim o gemiye binerse kurtulur, kim binmezse bogulur."
    Imam Ahmed bin Hanbel, "Bir çok bid'at ortaya çikti. Her kim hadis bilmiyorsa o bid'atlara düser."
    Ehl-i Sünnet mezhep imamlarinin, sünnetin fazileti konusunda aralarinda bir ayrilik yoktur. Ancak kimi zaman bu hadisleri anlamada birbirinden farkli görüsler ortaya çikmistir. Bunun yanisira mezhep imamlarinin hadis bilgisinin birbirinden fazla veya farkli olusu degisik hükümlerin çikmasina sebebiyet vermistir. Mezhep imamlari bir konu kendilerine ulastirildiginda ilk önce Kuran'a basvururlardi. Kuran'da o konu ile ilgili hükme rastlamadiklarinda Peygamberimiz (sav)'in sünnetine bakilirdi. Sünnette de bulunamazsa sahabenin o meseledeki tavrina bakilirdi. Bundan da bir sonuç alinamazsa, içtihat ile karar verilirdi. Içtihadlar farkli olabildigi için mezhepler arasinda bazi farkliliklar meydana gelmistir.
    Teknik olarak hadislerin tam olarak bir kisi tarafindan bilinebilmesi imkansizdir. Nitekim Imam safii söyle söylemistir.
    "Sünnetlerin hepsini bilen, bilmedigi hadis olmayan herhangi birisini bilmiyorum. Bütün hadis alimlerinin ilimleri bir araya getirilirse o zaman bütün sünnet bilinmis olur. Alimlerin hadisleri daginik olduguna göre, her alimin bilmedigi hadis elbette olacaktir. Birinin bilmedigi hadisleri bir baskasi bilmektedir."
    Peygamberimiz (sav)'in kimi zaman yaptigi fiiller bazilarina göre zorunlu ibadet kapsaminda görülmüs, bazilarina göre nafile olarak yorumlanmistir. Ehl-i Sünnet mezheplerinde bunun bir çok örnegi bulunmaktadir. Ayrica Peygamberimiz (sav)'in yaptigi bir hareketi tam anlayamamak ya da hareketin yarisindan itibaren sahit olmak bazi farkliliklara sebebiyet vermistir.
    Sahabelerin sözleri mezhepler arasindaki farkliliklarin diger bir unsurudur. Mesela Hanefi ve Malikiler sahabenin sözlerini kiyasa tercih ederlerken safiiler sahabe sözünü bazi durumlarda kabul etmezler. Bu durum farkli fetvalarin olusmasina neden olur.
    Bütün bunlarin yanisira farkli iklimin, cografi özelliklerin, örf ve adetlerin mezhepler arasindaki farkliligin olusmasinda büyük etken oldugu bir gerçektir.
    Mezhep imamlari, ihtilaflari sahsi arzularinin çok disinda tutmuslar ve yalnizca Allah (cc) rizasini gözetmislerdir. Hepsi de sadece kendi görüslerinin dogru oldugunu iddia etmemis, böyle olmasinin daha uygun olabilecegini söylemislerdir.
    Nitekim Imam-i Azam söyle söylemistir:
    "Bizim düsüncemiz bir görüsten ibarettir ve elde ettigimiz en güzel görüstür. Birisi bizim görüsümüzün daha güzelini ortaya koyarsa, bizden çok ona uyulmasi gerekir." (Muhammed Ebu Zehra, Islam'da Siyasi, Itikadi ve Fikhi Mezhepler Tarihi, s. 354)
    Mezhep imamlarinin hayatlari incelendiginde birbirlerini incitmek bir yana, daima birbirlerinden istifade ettikleri ve aralarinda saygi bagi oldugu görülür. Ömer Nasuhi Bilmen, Ilmihalinde bu sayginin Ehl-i Sünnet'in bir alameti oldugunu söyle bildirmektedir:
    ... Bu dört müçtehide ait dört mezhebden her birinin baglilari, kendi mezheblerinin daha dogru, daha isabetli, sünnet ve maslahata daha uygun ve daha elverisli olduguna inanir. Aksi halde o mezhebi seçmelerinin bir manasi kalmaz. Bununla beraber diger mezheblerin kiymetini azaltmak da akillarindan geçmez. Bu dört mezhebin dördüne de saygi duyarlar. Bu saygi Ehl-i Sünnet'in bir alâmetidir. (Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük Islam Ilmihali, s.42)
    Mezheplerin aralarindaki ihtilaf yikici degil yapicidir. Ayrica bu ihtilaf Allah (cc)'in "ayriliga düsmeyin" emriyle çelismez, çünkü daha önce de belirttigimiz gibi mezheplerin birden fazla olusu, inananlar için her zaman rahmet olmustur.


    Seni çok Özledim Annem

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •