76-.......Bize Ebu'l-Mütevekkil en-Nâcî tahdîs edip şöyle dedi:
Ben Câbir ibn Abdillah el-Ensârî'ye geldim de ona: Rasûlullah'tan işittiklerini bize tahdîs et, dedim. Câbir şöyle dedi: Ben, seferlerinin birinde Rasûlullah'ın beraberinde yolculuk ettim. -Râvî Ebû Akıl: Ebu'l-Mütevekkil'in gazve mi yâhud umre mi dediğini bilmiyorum, demiştir.- Seferden döndüğümüz zaman Peygamber (S):
— "Kim ailesine acele gitmek isterse yürüyüşünü çabuklaştırsın" buyurdu.
Câbir dedi ki: Ben kül renkli devem üzerine binmiş olarak dön*düm. Bu devede başka renk yoktu (yânî rengine başka renk karışma*mıştı). İnsanlar benim arkamda idiler. İşte ben böyle herkesin önünde yol aldığım sırada devem yorgunluktan dolayı birden durdu. Bunun üzerine Peygamber bana:
— "Ya Câbir! Deveni sıkı tut!" buyurdu ve kamçısıyle ona bir kerre vurdu. Vurmasıyle beraber deve yerinden sıçrayıp hareket etti. Müteakiben Peygamber:
— "Deveyi satar mısın?" dedi. Ben:
— Evet, dedim.
Nihayet Medine'ye geldiğimizde ve Peygamber de sahâbîlerinin grupları içinde Mescid'e girdiğinde ben de devemi Mescid'in kena*rındaki taş döşemeliğe bağlayarak yanına girdim. Ve kendisine:
— İşte (benden satın aldığın) deven buradadır, dedim. Peygamber Mescid'den çıktı ve:
— "Bu deve bizim devemizdir" diyerek, devenin etrafında do*laşmaya başladı.
Akabinde Peygamber birkaç ûkıyye altın yolladı da:
— "Bunu Câbir'e verin" buyurdu. Bundan sonra Peygamber bana:
— "Devenin bedelini tastamam aldın mı?" dedi. Ben;
— Evet aldım, dedim.
Peygamber (S):
— "O bedel de, o deve de (hibe olarak) senindir" buyurdu.