17-.......Enes ibn Mâlik (R) şöyle demiştir: Peygamber (S) –bir da'vet üzerine Kur'ân bilenlerden- yetmiş kişilik bir topluluğu Suleym oğulları'ndan bâzı soylara ve Âmir oğulları'na (dîn öğretmek için) göndermişti. Bunlar Maûne Kuyusu'na vardıkları zaman, dayım (Ha*ram ibn Milhân) arkadaşlarına:
— Sizden önce ben (Suleym oğulları'na) varayım da, eğer onlar bana Rasûlullah'tan kendilerine tebliğ edinceye kadar emân verirler*se, ben tebliğ edeyim. Emân vermezlerse sizler bana yakın bir yerde bulunmuş olursunuz, dedi ve ilerledi.
Suleym oğullan evvelâ dayıma emân verdiler. O da Peygamber'-den onlara hadîs ve teblîğ söylerken,onlar ansızın aralarından (Amir ibnu't-Tufeyl isminde) bir adama işaret ettiler. O da dayıma (arkasın*dan şiddetle) mızrak sapladı ve mızrağı göğsünden çıkardı. Bu ölüm darbesi üzerine dayım Haram, (göğsünden fışkıran kanları ellerine bu-layıp yüzüne ve başına sürerek):
— Allâhu ekber ( = Allah en büyüktür). Ka'be'nin sahibine ye*min ederim ki, ben (şehîdlik rütbesi) kazandım! diye bağırdı.
Sonra (bu gaddar) Suleym oğulları dayımın geri kalan arkadaş*larına döndüler. Ve dağa kaçan (Ka'b ibn Zeyd denilen) topal bir ki-! siden başka, onları da öldürdüler. Râvî Hemmâm: Bunun beraberinde (bulunan Amr ibnu Umeyye ed-Demrî isminde) diğer bir adamı da söylediğini sanıyorum, demiştir.
O anda Cibril aleyhi's-selâm bu faciayı Peygamber'e:
— Seriyyedeki bütün sahâbîler Rabb'lerine kavuştular. Allah on*lardan razı oldu; onları da razı etti! diye haber verdi.
O zamanlar biz Cibril'in bu haberini (Kur'ân olarak): "Bizi kav*mimize haber veriniz: Biz Rabb'imize kavuştuk. O bizden razı oldu; bizi de razı kıldı" diye okurduk. Bir zaman sonra (tilâveti) nesh olundu.
Bu facia üzerine Peygamber; Allah'a ve Rasülü'ne isyan eden şu Rı'l, Zekvân, Lıhyân oğullan ve Usayya oğulları aleyhine kırk sa*bah la'net duası yaptı .
18- Bize Mûsâ ibn İsmâîl tahdîs edip şöyle dedi: Bize Ebû Ava-ne, el-Esved ibn Kays'tan; o da Cundeb ibn Sufyân'dan tahdîs etti ki, Rasûlullah (S)'ın şehîd olma yerlerinin birinde ayak parmağı (ya*ralanıp) kanamış idi. Bunun üzerine Rasûlullah:
"Hel enti illâ ısbaun demîti Ve sebîiillâhî mâ lakıyti" (Sen ancak bir parmaksın ki kanadın Allah yolundadır bütün de çattığın) recezini söyledi.