27- (2840) Bize Haccac b. Şâir rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Ebû'n-Nadr Hâşim b. Kaâsım EI-Leysî rivayet etti. (Dedi ki) : Bize İbrahim (yâni; İbni Sa'd) rivayet etti. (Dedi ki) : Bize tabam, Ehû Seleme'den, o da Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (SallaUahü Aleyhi ve Sellcm?den nak*len rivayet etti. (Şöyle buyurmuşlar) :
«Cennete kalbleri kuş kalbi gîbi olan bir takım kavimler girecektir.» Buradaki insan kalblerinin ne cihetle kuş kalbine benzetildiğinde ih*tilâf edilmiştir. Bazılarına göre incelik, zayıflık ve zarafet hususunda kuş kalbine benzetilmişlerdir. Nitekim bir hadîsde Yemenlilerin ince kalbli yâni; nâzik insanlar olduğundan bahsedilmiştir. Bâzıları bu teşbihin kor*ku ve ürkeklik itibariyle yapıldığını söylemişlerdir. Zira kuş, hayvanların en ürkeğidir. Bu takdirde hadîsten murad; kalblerini Allah korkusu kap*layan ve kuş gibi ürkek olan bir takım mü'minlerin cennete girmesidir. Hadîs-i şerif den Allah'a tevekkül edenler kastedildiğini söyleyenler de. vardır.
28- (2841) Bize Muhammed b. Râfi' rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Abdürrdzzak rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Ma'mer, Hemmam b. Müneb-bih'den naklen haber verdi. Hemmam : Bize Ebû Hüreyre'nin, Resûlüllah
(Süllallahü Aleyhi ve Selle m) den rivayet ettikleri şunlardır... diyerek bir ta*kım hadîsler nakletmiştir. Onlardan biri de şudur : Resûlüllah (Satlallahü Aleyhi ve Sellem):
«Allah (Azze ve Celle) Âdem'i kendi suretinde yarattı. Onun uzunluğu altmış arşındır. Âdem'i yaratınca (ona) : Git de şu cemaata selâm ver, bu*yurdu. Bunlar meleklerden bir cemaat olup, oturuyorlardı. Sana ne cevap vereceklerini dinle, çünkü bu senin ve zürriyetin için selâm olacaktır, dedi. Âdem de giderek : Selâm size, dedi. Melekler : Selâm sana, Allah'ın rah*meti de sana, dediler. Ve ona Allah'ın rahmeti sözünü ziyade ettiler, imdi cennete her giren kimse Âdem'in suretinde ve uzunluğu altmış arşın ola*caktır. Ama Âdem'den sonra halk tâ şimdiye kadar eksilmekte devam et*miştir.» buyurdular.
Bu hadîsi Buharı «Kitâbu'l-Enbiya» ile «Kitâbu'I-lstîzan>da tahric etmiştir.
Hadîsin şerhini evvelce görmüştük. Bu rivayet hadîsdeki zamirin Hz. Âdem'e ait olduğu hususunda zahirdir. Hadîsden murad: Allah Teâlâ, Âlem (Aleyh>sse!âm)'i yaşayıp vefat ettiği sureti üzerine yaratmıştır. O zürriyeti gibi şekil değiştirmemiştir. Yeryüzündeki sureti ne ise cennet*teki sureti de odur, demektir.
Hadîsdeki arşından murad; bizim arşımmızdır. Hz. Âdem'in uzun*luğu altmış arşın olduğu gibi, genişliğinin de yedi arşın olduğu rivayet olunmuştur.
Kurtubî diyor ki : «Allah Teâlâ cennetlikleri asılları olan Âdem (Aleyhisselâm) 'in hilkatine iade edecek, cennette onun sıfatında ve onun uzunluğunda olacaklardır.» Yâni; cennete giren bahtiyarlar boy pos gü*zelliği itibariyle Hz. Âdem kılığında olacaklar dünyadaki sakatlık ve kusurlarından eser kalmayacaktır.
Hadîs-i şerîf oturan bir kimsenin yanma varanın «Esselâmü-aleyküm» diye selâm vermesinin efdal olduğuna delildir. Maamafih «Se-lamünaleyküm» demek de kâfidir. Selâmı alırken, verenin sözüne ziyâde etmek müstehabdır.
Bu hadîs selâm alırken de Esselâmu aleyküm demenin caiz olduğuna işaret etmektedir. Ve aleykümüsselam demek efdal ise de şart değildir.
Anlaşılıyor ki: Âdem (Aleyhisselâm)'m zürriyeti asırlar boyunca kısala kısala bugünkü hâle gelmişlerdir.