1546) "... Aişe (Radtyallâhü anhâ)'dan; Şöyle demiştir:
Ben bir defa Onu —yâni Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'i evde— bulamadım da (aradım.) Baktım ki Bakî' mezarlığın-dadır. Şöyle buyurdu:
= «Selâm sizlere ey mü'mîn bir kavmin kabristan (halk)ı! Siz bizim için faratlarsınız (23) ve biz muhakkak size iltihak edicileriz. Allah'ım! Bizi onların sevabından mahrum etme. Ve bizi onlardan sonra hak yoldan saptırma.»
Farat: Yola çıkacak bir kavmin varacağı yerde gerekli hazırlığı yapmak üzere oraya gidecek öncülere denilir.

1547) ... Büreyde (Radıyallâhü anh)'den; Şöyle demiştir: Rcsûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) sahâbilerine, kabristana çıkacakları zaman (ne söyleyeceklerini) öğretirdi. (Onlardan mezarlığa gideni) şöyle derdi:

= «Selâm sizlere ey bu diyarın mü'min ve müslüman halkı! Biz de inşâallah sizlere iltihak edicileriz. Allah'tan kendimize ve sizlere afiyet dileriz.»"
1629. Enes bin Mâlik (Radtyallâkü att/r/den; Şöyle demiştir : Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) (vefat edeceği gün) ölüm ızdırabını duyunca (kızı) Fâtıma (Radıyallâhü anhâ) : Vay babamın ızdırabına! dedi. Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
-Bu günden sonra babanın üzerinde hiç ızdırap olmayacaktır. Kıyamete kadar hiç bir canlıyı bırakmıyacak olan ölüm şüphesiz, babana yaklaşmıştır.» buyurdu."

1630) "... Enes bin Mâlik (Radtyallâhü «w/r)'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir.
(Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Seüem)'in kızı) Fâtıma (Ra-dıyallâhü anhâ) bana :
Yâ Enes! Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) in üstüne top rak »açmaya gönülleriniz nasıl razı oldu? dedi.
Sabit (Radıyallâhü anh) in Enes (Radıyallâhü anh)den bize tan-dis ettiğine göre Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in vefat ettiği zaman Fâtıma (Radıyallâhü anhâ); Ey Cebrail'e vefatım haber verdiğimiz baba! Ey. şaşılacak derecede Rabbine yaklaşmış olan babam! Ey makamı Cennetü'l-Firdevs olan babam! Ey Rabbinin dâvetine icabet eden babam, diye üzüntüsünü açıklamıştır.
Hammâd demiştir ki; ben Sabit (Radıyallâhü anh)'ı bu hadisi anlattığı zaman gördüm. O kadar ağladı ki kaburgalarının gidip geldiğini gördüm."

1631) -... Enes bin .Mâlik (RadtyaUâhii anh)'ı\en; Şöyle demiştir ; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in Medine'ye girdiği gün Medine'nin her şeyi parladı. Sonra Onun vefat ettiği gün olunca Medine'nin her şeyi kapkaranlık oldu. Ve biz Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve SellemKin defin işini henüz bitirmemiş iken gönüllerimizi eski durum üzerinde bulmadık."

1632) "... Abdullah bin Ömer (Radtyallâkii ankümâ)'dan; Şöyle demiştir :
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) hayatta iken hakkımızda Kur'an (âyeti) nin indirileceği korkusuyla biz, hanımlarımıza açılmaktan ve konuşmaktan sakınırdık. Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) vefat edince (onlarla serbestçe) konuştuk/'

1633 ... I bey bin Ka'b (RıuhyaUâhü unh)'ı\en; Şöyle demiştir : Biz, Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) ile beraber iken hedef ve gayemiz tek idi. O, vefat edince biz şöyle baktık, böyle baktık. (Hedeflerimiz ayrıldı.)"
Not : Zevâid'de şöyle denmiştir : Bunun isnadı Müslim'in şartı üzerine sahihtir, Ancak el-Hasan ile Ubey bin Ka'b (R.A.)'nın arasında inkıta (kopukluk) vardır. Bunlar arasına Yahya bin Damre girer. -

1634) "... Peygamber (Sallallahü Aleyfii ve Sellem)'in muhterem eşi İ'm-mü Selemi* binti Ebî t'meyye (Radıyallâhü anhâ)'ânn; Şöyle demiştir :
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) hayatta iken insanlar namaza kalktıkları zaman hiç birisinin gözü kendi ayaklarının olduğu yerden öteye geçmezdi. Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sel lem> vefat edince insanlardan birisi namaza kalktığı zaman hiç birisinin gözü (secdede) alnını koyduğu yerin ötesine geçmezdi. Son ra halife Ebû Bekir (Radıyallâhü anh) vefat etti. Ve Ömer (Radıyal lâhü anh) (devri) oldu. Artık insanlardan birisi namaza durduğu zaman hiç birisinin gözü kıble yönünden sapmazdı. Osman bin Affan (Radıyallâhü anh) (devri) oldu. (Bu devirde) fitne oldu. İnsanlar ziyadesiyle sağa, sola baktılar."

1635) "... Enes (Radtyallâhü anh)'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir :
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in vefatından sonra Ebû Bekir (Radıyalâhü anh), Ömer (Radıyallâhü anh)'a:
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) nasıl Ümmü Eymen (50) (Radıyallâhü anhâJ'mn ziyaretine gidiyorduysa, gel beraberce biz de onun ziyaretine gidelim, dedi. Enes (Radıyallâhü anh) demiştir ki: Hepimiz O (Ümmü Eymen) (Radıyallâhü anhâ)'nın yanma vardığımız zaman Ümmü Eymen (Radıyallâhü anhâ) (Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in vefatı üzüntüsüyle) ağladı. Ebû Bekir ve Ömer (Radıyallâhü anhümâ) Ona :
Niçin ağlıyorsun? Allah katındaki saadet, Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) için (dünyadan) hayırlıdır, dediler. O:
Allah katındaki saadetin resulü için daha iyi olduğunu şüphesiz bilirim. Lâkin gökten vahyin kesilmiş olmasından dolayı ağlıyorum, dedi. Enes (Radıyallâhü anh) demiştir ki:
Ümmü Eymen (Radıyallâhü anhâ) Ebû Bekir ile Ömer (Radıyal-lâhü anhümâ) nın ağlamalarına sebep oldu. Onlar da kendisiyle beraber ağlamaya başladılar."

1636) "... Evs bin Evs (es-Sakafî) (Radıyallâhü a«A)'den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir :
«Şüphesiz Cuma günü en faziletli günlerinizdendir. Âdem (Aley-hisselâm) onda yaratılmıştır. Nafha (ikinci sûr üfürülmesi) ondadır. Ve Sa'ka (birinci sûr üfürülmesi) ondadır. Artık onda benim üzerime bol bol salâvat getiriniz. Çünkü (o günkü) salâvatınız bana sunulur.» Bir adam •.
— Yâ Resûlallah! Senin bedenin yer tarafından yenmişken (Şed-dâd (Radıyallâhü anh), dedi ki) yâni çürümüşken bizim s al a vatı m iz nasıl sana sunulur? diye sordu. O :
— «Allah, Peygamberlerin cesedlerini yemesini yere yasak etmiştir.» buyurdu."

1637) "... Ebü'd-Derdâ' (Radıyallâhü ınıh)\ier\ rivayet edildiğine göre: Resûhıllah (Sallallahü Aleyhi vı: StUem) şöyle buyurdu, demiştir :
-Cuma günü benim üzerime bol salavât getiriniz. Çünkü o sala-vatta melekler hazır buiunur. Ve şüphesiz, her hangi (mümin) bir kimse benim üzerime salavât getireceği zaman behemehal onun sa-lavâtı bitinceye kadar (aynı anda) bana sunulur.» Ebü'd-Derdâ* (Ra-dıyallâhü anh) demiştir ki: Ve ölümünüzden sonra da (böyle mi)? dedim. Efendimiz ■.
-Ölümümden sonra da. Şüphesiz Allah Teâlâ, Peygamberlerin cesedlerini yemesini yere yasak etmiştir. Allah'ın peygamberi diridir, rızıklanır.» buyurdu."