***
DIŞARDA
Points: 155.310, Level: 100
Level completed: 0%,
Points required for next Level: 0
Overall activity: 0%
Achievements


Diyarbakır Mağara, Bedesten ve Çarşıları
Hasuni Mağaraları (Silvan)
Diyarbakır Silvan ilçesinin 7 km. doğusunda bulunan Hasuni Mağaraları Malabadi Köprüsü ile Hasankeyf yakınındadır. Anadolu’nun en eski mağara yerleşim yerlerinden biri olan Hasuni Mağaraları Prof.Dr.İ.Kılıç Kökten tarafından araştırılmıştır. Aynı zamanda Prof.Dr.Kılıç Kökten Diyarbakır çevresinde 1.161’i yapay, 2.418’i doğal olmak üzere toplam 3.579 mağara ve kaya sığınağını tespit etmiştir.
Hasuni Mağaraları Mezolitik dönemde ilk defa yerleşime sahne olmuş, daha sonra Hıristiyanlığın ilk yıllarında ve Ortaçağda da yerleşim özelliğini sürdürmüştür. Bu mağaraların aralarındaki kayalar düzleştirilerek yollar ve merdivenler yapılmıştır. Ayrıca sarnıçlar, su havuzları, kaya kiliseleri ile atölye gibi yapılarla da burada yaşayanların sosyal yaşamları kolaylaştırılmıştır.
Hasuni Mağaraları Kültür ve Tabiat Varlıkları Kurulunca koruma altına alınmıştır.
Bırkleyn Mağaraları (Lice)
Diyarbakır Lice ilçesinde Diyarbakır-Bingöl yolunun doğusundadır. Dicle Nehri’nin iki ana kolundan biri bu mağaranın olduğu yerdedir. Bırkleyn Suyu’ndan Anadolu ile Kuzey Mezopotamya arasındaki yollardan biri geçmektedir. Bırkleyn Suyu bu antik yol ile birleşmeden önce yerin altında akar ve doğal bir tünelden sonra yeniden yukarıya çıkar. Bu özel oluşumdan ötürü buradaki mağaraya Bırkleyn Mağaraları veya Dicle Tüneli ismi verilmiştir.
Antik çağlarda bu suyun kaybolduğu, toprağın altına indiği yere Dünyanın Bittiği Yer olarak tanımlanmıştır. Plinius bu geçide ölülerin yer altı dünyasına giriş yeri olarak tanımlamıştır. Alman tarihçi C.F.Lehmann Haupt 1899 yılında mağaralarda inceleme yapmış, buradaki stelleri yayınlamıştır.
Birbirine paralel olarak uzanan bu kayalığın içerisinde üç mağara bulunmaktadır. Bunlardan güneydeki kayalığın altında ve içerisinden akan Bırkleyn Suyu’nun bulunduğu mağaraya Asur kralı I.Tiglatpileser (MÖ.1114-1076) kabartma çivi yazılı bir kitabe; III. Salmanassar da (MÖ.859-828) kabartma iki çivi yazılı kitabe koydurmuştur. İkinci mağaranın girişinde Antik çağa ait yapı kalıntıları ile III.Salmansar’a ait kabartma yazılı iki kitabe ve bir kabartma bulunmaktadır. Bu mağara birincinin devamı niteliğinde olup, 15 m. yüksekliğinde, 12 m. genişliğindedir. Oldukça derin olan mağara birkaç km. uzunluğundadır. Üçüncü mağara diğerlerinden daha büyük olup, burası sarkıt ve dikitleri ile yöre halkı tarafından astım tedavisinde yararlanılmaktadır.
Bu mağarada Kuzey Mezopotamya’ya özgü, Hassuna-Samarra seramikleri bulunmuştur.
Eshab-ül Kehf Mağarası (Lice)
Diyarbakır Lice ilçesine 15 km. uzaklıkta Derkam Köyü’nün kuzeyindeki İnceburun Dağları’nda Eshab-ı Kehf Mağarası bulunmaktadır. Mağaranın biraz aşağısında Eshab-ı Kehf adına yaptırılmış ve “Der-i Rakim” denilen bir de kilise kalıntısı bulunmaktadır. Eshab-ül Kehf’in Ephesos, Afşin-Elbistan, Eskişehir ve Tarsus’ta da makamları bulunmaktadır.
Ayrıca Diyarbakır Ergani ilçesinin 7 km. güneybatısında Hillar Mağaraları, Kulp ve Eğil Mağaraları, Kocaköy’de Karaz Mağaraları, Diyarbakır Terkan bölgesinde Zoğnin Mağaraları, Merkez ilçeye bağlı Ekünciler Köyü’ndeki mağaralar bulunmaktadır.
Diyarbakır Güneydoğu ve Doğu Anadolu’nun önemli bir ticaret merkezi olma özelliğini tarih boyunca sürdürmüştür. Anadolu’dan Mezopotamya bölgesine giden kervan yoları bu bölgeden geçmiştir. Bu bakımdan da şehirde ticaret merkezleri, özellikle bedesten ve çarşılar yapılmıştır.
Evliya Çelebi Seyahatnamesine Diyarbakır bedesten ve çarşılarına değinmiştir;
“Evvela Hasan Paşa Pazarı, Sipahi Pazarı, Attaran Pazarı, ayende ve revendenin dimağını muattar eder. Kuyumcular Pazarı, Çarşuyi Ahengeran, Pazarı Çilengiran, Pazarı Cevarciyan, Pazarı Zengeran, Pazarı Bezzazan, elhasıl 66 esnafın dükkanları mevcuttur. Amma Sipah Pazarında bezzazistanı gayet mamurdur. İki tarafı demir kapılı kargir bina olup anka bezirganlar ile malamaldır. Cümle büldan, kalayı garanbahaları ve zıkıymet cevahir makuleleri hep bu pazadadır.”
Diyarbakır’a 1660 yılında gelen gezgin M. Poullet şehri anlattıktan sonra çarşı ve pazarlara da değinmiştir:
“Diyarbakır’ın çarşı ve pazarı o kadar büyük ve o kadar güzeldir ki Türkiye’de eşine rastlanmaz. İran’dan, Moğolistan’dan Polonya ve Moskova’dan buraya kadar gelip kendi memleketlerine ipek, pamuk ve fevkalade güzel çeşitli deri mamulleri götüren tacirlerin sayısı çok kabarıktır.”
Polonyalı Simeon da l619 yılında Diyar bakıra gelmiş buradaki çarşılardan söz etmiştir:
“Bursa’daki gelincik, ve Edirne’deki Ali Paşa hanları gibi kemerli, güzel Kuyumcu hanında emsali, yalnız İstanbul’da bulunan çok usta kuyumcular, zernişancılar, bıçakçılar, papuçcular, çizmeciler ve diğer zenaat erbabı çalışırlar.”
Evliya Çelebi’nin sözünü ettiği bu pazarların bazıları günümüzde de Pazar işlevini sürdürüyorsa da Osmanlı mimarisinde önemli bir yeri olan Diyarbakır Bedesteni yıkılmış ve günümüze gelememiştir.
Diyarbakır Bedesteni (Merkez)
Diyarbakır Kasaplar Çarşısı yakınında yer alan Diyarbakır Bedesteni XVI.yüzyılda yapılmıştır. Osmanlı Bedestenleri arasında mimarisi ve plan düzeni olarak önde gelen bir eserdi. Ancak Diyarbakır’ın l894 yangınında büyük zarar görmüş, l914 yangınında da tamamen ortadan kalkmıştır. Bugün planı ile ilgili yeterli bir bilgi bulunmamakla beraber avlulu ve çevresinde dükkanların sıralandığı bir yapı olduğu sanılmaktadır.
Buğday Pazarı (Merkez)
Diyarbakır Buğday Pazarı’nın ne zaman yapıldığı bilinmemektedir. Büyük olasılıkta XVI.yüzyıldan önceki yıllarda yapılmıştır. Pazarın ortasında geniş bir avlu olup bunun etrafı revaklarla çevrilmiştir. Revakların arkasında depo olarak kullanılan mekanlar vardı. Bedestenin üzeri kubbelerle örtülmüştür.
Diyarbakır’daki Hasan Paşa Hanına bitişik olan çarşı günümüzde de çarşı işlevini sürdürmektedir.