Vezir Hanı
Çemberlitaş’da Vezir Hanı Caddesindedir. 1659/60 tarihli kitabesinde Sadrazam Fazıl Ahmet Paşa tarafından Köprülü Külliyesine dahil edilmek üzere yaptırıldığı yazılıdır. Sokak ve arsa durumuna uymak mecburiyetinden dolayı muntazam bir plânı yoktur. Taş ve tuğla karışımı olarak inşa edilmiş olan bu han iki avlulu ve iki katlıdır. Hanın taç kapılı girişi cadde üzerinde olup arazinin meyilinden dolayı bu kısım üç katlıdır. Cephede yuvarlak taş kemerli 8 adet dükkan kapının iki tarafında sıralanmıştır. Giriş kapısının üzerinde talik hatla yazılmış 1894-95 tarihli beş satırlık bir tamir kitabesi vardır. Buradan beşik tonozlu bir geçitle revaklı ,üçgen biçiminde birinci avluya geçilir. İkinci avlusu 70 x 45 m. ebadında yamuk biçiminde olup sivri kemerli revaklıdır. Üst kata revak altında karşılıklı iki yöndeki merdivenlerle çıkılır. Kapı ve pencereleri dikdörtgen ve taş hatıllıdır. İkinci avluda bugün fonksiyonunu kaybetmiş küçük bir mescit bulunmaktadır.
Yağcı Han
Kapalıçarşının güneyinde Kalpakçılar Caddesi ile Nuruosmaniye ve Tavukpazarı sokakları arasındaki adadadır. 18 inci yy. a ait olan bu han yamuk bir arsaya inşa edildiğinden plân şeması da bu asimetriye uydurulmuştur. Nuruosmaniye sokağındaki çok değişmiş olan giriş cephesi sivri bir kemer ve onu takip eden bir geçit ile ortadaki iki katlı revaklı avluya bağlanır. Revakların üst örtülerinin devrinin özelliği göz önüne alınacak olursa tonoz ile kaplı olmalı idi. Günümüzde ise son derece bozulmuş olan bu örtü sistemi betona dönüştürülmüştür. Odalar da özgün durumunu kaybetmiştir. Kalan izlerden cephenin tuğla hatıllı taştan inşa edildiği anlaşılmaktadır. Bugün zemin katı dışarıdan bir sıra dükkan çevrelemektedir.
Yaldızlı Han
Kapalıçarşı bölgesinde, Tığcılar Sokağındadır. Kitabesi olmadığından yaptıranı ve mimarı bilinmemektedir. İnşa tarihi ve civarındaki hanlarla birlikte 18. inci yy. olmalıdır. Etrafı tamamen binalarla kaplı olduğundan sadece girişteki cephesi görülmektedir. Tek avlulu ve iki katlı bir ticaret hanı olan bu yapının cephesinin ayakta kalan kısımlarından kesme taş ve tuğla hatıllı olduğunu anlamaktayız. Çok değişmiş olan girişi,bindirmeliksiz ve çıkıntısız olup taştan yapılmış yuvarlak bir kemerdir. Bu giriş, üzeri beşik tonozlu bir geçit ile ortadaki avluya, yuvarlak tuğla kemerli bir revak ile bağlanır. Bu kemerler diğer han mimarisinde görülmeyen bir tarzda biri geniş diğeri dar olarak devam eder. Zemindeki odalar yuvarlak birer taş kemerli kapı ile ortadaki revaklı avluya açılırlar. Üst kat odalarında ise hem kapı hem de pencere vardır. Zemin ve üst kattaki odaların üst örtüsü beşik tonoz olup revaklar çapraz tonozludur. Yukarıdaki kata üzeri beşik tonozlu bir merdivenle çıkılmaktadır.
Günümüze oldukça yozlaşmış ve orijinal yapısından çok kaybederek gelmiştir.
Yıldız Hanı
Mahmutpaşa yokuşunda, Sultan Odaları ve Yeşildirek sokakları arasındadır. Üzerindeki kitabede sadece inşa yılı olan 1817 yılı yazılıdır. Tek avlulu ve üç katlı bir ticaret hanı olan bu yapı bu bölgede inşa edilmiş son han olmalıdır. Zemin kat depolara diğer iki kat ise kullanım odaları olarak düşünülmüştür. 18.inci yy. hanlarında gördüğümüz klasik tuğla hatıllı taş cephe burada da devam etmektedir. Dikdörtgen şeklindeki avluya açılan revaklar yuvarlak kemerlidir. Bu kemerleri taşıyan payeler ise taştan olup kare şeklindedir. Zemin kattaki odalar revaklara bir kapı ile üst katlar ise birer pencere ve yuvarlak taş kemerli kapı ile açılır. Cephede günümüze son derecede değişerek gelmiş bir sıra dükkan vardır. Cephede taş konsolların taşıdığı çıkmalar ise bütün cephe boyunca katlar arasında yükselerek devam eder ve cephede bir hareketlilik sağlar.
Zincirli Han
Kapalıçarşının kuzeyinde Tığcılar Sokağındadır. İnşaat tekniği ve civarındaki hanlara bakarak 18.inci yy. sonlarına doğru yapıldığını anlamaktayız. Tek avlulu ve iki katlı bir ticaret hanıdır.Tığcılar Sokağındaki çok sade yuvarlak taş kemerli girişi avluya beşik tonozlu bir geçitle bağlanır. İki kata çıkan merdivenler bu geçittedir. Avluyu çevreleyen revaklar tuğladan yuvarlak kemerlidir. Kemerleri taşıyan kare payeler ise taştandır. Her iki katta da revaklara açılan odaların yuvarlak taş kemerli birer kapı. ve penceresi bulunmaktadır. Odalardaki izlerden burada ocaklar olduğu anlaşılmakta ise de bu ocakların hiçbiri günümüze gelmemiştir. Her iki katın da üstü çapraz tonoz ile örtülüdür. Zemin katı çok değişikliğe uğramış ve orijinal yapısını tamamen kaybederek günümüze gelmiştir.
Haliç-Galata-Beyoğlu bölgesindeki Hanlar:
Kurşunlu Han / Rüstem Paşa Hanı :
İstanbul’un ticari potansiyeli yüksek olan Eminönü-Beyazıd arasındaki yoğun han yapılaşmasına karşılık XVI. ıncı yy. da burada bu hanın yapılması buradaki ticari bir potansiyeli göstermesi bakımından önemlidir. Bu hanı daha çok hırıstiyan tüccarlar kullanmışlardır. Rüstem Paşa’nın 1561 tarihli vakfiyesinde “Kurşunlu Han” adı ile yazılıdır. Haliç kıyısına yakın olan Tersane Caddesinde ,Ceneviz kilisesi olan Saint Michel’in kalıntıları üzerine Sadrazam Rüstem Paşa tarafından 1561 de Mimar Sinan’a yaptırılmıştır. 65 x 35 m. ölçüsünde dikdörtgen plânlı olan bu bina sivri kemerli bir revakın çevrelediği avlunun etrafındaki iki katlı odalardan meydana gelmektedir. Zemin kattaki paye ve duvarlardaki derz ve tuğla tezyinat evvelce buradaki Saint Michel kilisesinin kalıntılarına aittir. Üst kısımdaki destek ve taşıyıcılar ise tamamen 16. ıncı yy. Osmanlı mimarisi tarzındadır. Avlunun ortasında, dört kollu olarak düzenlenmiş iki katı birbirine bağlayan merdivenler bulunmaktadır. Binaya giriş dar cephedeki sivri kemerli bir kapıdan sağlanmaktadır. Alt ve üst kattaki odalar beşik tonoz , revak ise kubbe ile örtülüdür. Pencereler dikdörtgen taş sövelidir. Avlunun üst kısmını dolaşan tuğla kirpi saçaktan günümüze bazı parçalar gelebilmiştir.
Saksı Han
Galata’da Perşembe Pazarı,Bekar ve Zencefil sokakların çevrelediği adadadır. Kitabesi olmayan bu hanın mimarı ve yaptıranı bilinmemektedir. Evvelce yerinde bir Ceneviz yapısının olduğu alt kademelerdeki derz ,tuğla ve taş işçiliğinden anlaşılmaktadır. Osmanlı devrinde mahkeme binası olarak kullanıldığını ileri sürülen bu yapı plan şeması bakımından bir han mimarisi göstermez. İki katlı kesme taş ve tuğladan inşa edilmiş olan binanın avlusu yoktur, ayrıca birbirine açılan odalar ve sofaları da bu da binanın han olarak yapılmadığının bir kanıtıdır. Perşembe Pazarı Sokağı köşesindeki dikdörtgen plânlı,üzeri beşik tonozlu fonksiyonu tam olarak anlaşılamayan yapının, bu bina ile ilişkili olarak hapishane olarak yapıldığı da ileri sürülmektedir. Bugünkü hali ile 18. inci yy. a aittir. Odaların üstleri tonoz ile örtülü olup aralarında geniş sofalar bulunmaktadır. Üst kata çıkış , alt kattaki koridorun sonundaki taş merdivenlerle sağlanmaktadır. Yuvarlak kemerli giriş kapısının üzerindeki iki sıra konsolların taşıdığı çıkma cephede bir hareketlilik sağlamaktadır. Üst kattaki pencereler sivri kemerleriyle cephe görünümünü hareketlendirir. Üç sıra testere dişli tuğla saçak cepheyi çatı altından çevrelemektedir.
Saint Pierre Hanı
Galata’da Bankalar Caddesi’ne paralel olarak uzanan Eski Banka Sokağındadır. 1768-1784 yılları arasında İstanbul’da Fransız elçisi olarak görev yapan Kont de Saint Priest tarafından Fransız tüccarlarının konaklamaları ve onların bankacılık hizmetlerini buradan yönetebilmeleri için yaptırılmıştır. Beş ayrı bölümden meydana gelmiş olan bu hanın tüccarların mallarını depolamaları için yaptırılan iki binası ile bunlara bitişik olan banka ve lojmanı 1771 de, Eski Banka Sokağı ile Galata kulesinin kesiştiği yerdeki bina 1772 de, Voyvoda caddesine dönen köşedeki bina da 1775 de inşa edilmiştir. Bu binaların hepsi kesme taştan karğir olarak inşa edilmiştir. Gayet sade olan ön cephelerde yuvarlak kemerli pencereler bulunmaktadır. Bu cephelere Saint Priest’in ait iki tane kontluk arması ile Fransa krallığına ait devlet arması mermer üzerine kabartma olarak işlenmiştir. 1863 de Osmanlı Bankası kurulunca ilk yönetim yeri burası olmuştur. Bu sırada binanın içinde ve dışında bazı değişiklikler yapılmış ve üçüncü bir kat eklenmiştir. Banka buradan kendi yeri olarak yaptırdığı Taksim’deki binasına taşınınca ona ait odalar büro olarak kullanılmıştır. Daha sonra “Constantinople Barosu” ve “İtalyan Ticaret Odası” olarak da kullanılan bu han günümüzde birtakım atölye ve imalathaneler tarafından kullanılmakta olup çok bakımsız ve harap bir durumdadır.
Hanın ön cephesindeki mermer bir levhada ünlü Fransız şairi Andrè Chènier’in burada doğduğu belirtiliyorsa, şairin doğduğu ev hanın yapımından önceki büyük Galata yangınında yanmış olup yangından kurtarılan bu levha sonradan buraya konulmuştur.